«H.K.D.~17/1

7.5K 545 35
                                    

Yazar: Meh-Pare
Bölüm:17(Umutsuz Vaka,Kıskançlık Krizleri...)

Media:Zümra'nın okulda Yiğit'in arkasından bakması..
Öncelikle bir şey söylemek istiyorum...
VOTE VE YORUMLARINIZA AŞIRI DERECEDE İHTİYACIM VAR LÜTFEN DESTEĞİNİZİ EKSİK ETMEYİN.. SINIR KOYMUYORUM ANCAK LÜTFEN O KÜÇÜCÜK YILDIZA DOKUNUN..

°°°°°°°°°°

Genç kız saatinin alarm sesiyle gözlerini açtı. Başında hissettiği ağrıyla kaşları çatıldı. Söylene söylene kalkıp banyoya girdi.
-'Aferin Zümra tabi kaç gündür üşütüyorsun şimdi de hasta olursun' hızlı bir duştan sonra kendini daha iyi hissettiğine karar verip hemen dolabının başına geçti. Üzerine kalın bir kazak ile siyah pantolon geçirdi. Montunu ve çantasını da alıp odadan çıktı. Mutfağa geçtiğinde Hülya, Rana, Hale ve Selin kahvaltı ediyorlardı.
-Günaydın hanımlar. Bakıyorum da her sabah kapağı buraya atıyorsunuz artık. Bence temelli taşının, dedi gülerek. Rana arkadaşını kolundan çekerek yanındaki sandalyeye oturmasını sağladı. Kendine çekip öptükten sonra,
-Sana da günaydın kuzu. Ama sabah sabah hiç çekilmiyor esprilerin. Dua et başında tepinerek uyandırmadım seni, dedi. Zümra arkadaşına bakıp,
-Sanki yapmadığın şey, dedi. Rana arkadaşını öperken hissettiği sıcaklık ile emin olmak için elini alnına yerleştirdi.
-Senin sanki ateşin var, dedi. Genç kız başını sallayarak arkadaşını onayladı.
-Ya evet üşüttüm herhalde biraz. Kahvaltıdan sonra ilaç alacağım, dedi. Üzerindeki kırıklık iştahını da kapatmıştı. Arkadaşlarının zoruyla az da olsa bir şeyler yeyip ilaç içti.
-Hadi çıkalım geç kalmayalım, dedi Rana ayağa kalkarken.
Kapının önüne çıktıklarında karşı dairenin de kapısı açıldı. Zümra her zaman olduğu gibi merdivene doğru giderken kapıda duran Yiğit'in annesi ve kardeşine gülümsemeye çalışarak,
-Günaydın, dedi.
-Günaydın kızım. Hayırdır yüzün çok solgun hasta mısın? Diye sordu Dicle Hanım.
Yiğit'in bakışları annesinin sorusuyla genç kızın üzerine döndü.
-Biraz soğuk almışım sanırım, dedi.
-Aman kızım dikkat et salgın var, dedi düşünceli ifadesiyle. Karşısındaki kadını başını sallayıp gülümseyerek yanıtladıktan sonra Yiğit'in önünden geçip merdivenlerden inmeye başladı. Yiğit Zümra'nın arkasından ineceği sırada Rana'nın koşup Zümra'nın koluna girmesiyle vazgeçip asansöre gitti. Kızlar indikten sonra gelen asansöre binip o ve arkadaşları da aşağı indiler. Kapıda bir tek Mücahit'in arabasını görünce sessizce bekledi genç adam. Rabia'yla geldiği için onun arabasına Hülya, Hale ve Rana binmişti. Doğan'ın arabasına ise Seyit, Devran ve Selin bindi. Kendisinin arabası serviste olduğu için motorla da gidemeyeceği için Doğan'ın arabasına bindi. Zümra kendisine ısrar eden kızları sıkıştırmamak için işi olduğunu söyleyip sokağın başına doğru yürümeye başladı. Yiğit Zümra'ya sinirlenmeye başladığını hissetti. Hasta olduğu halde kendisini düşünmemesine kızdı. Arabalar arka arkaya sokaktan çıktığında Zümra'da caddede yürüyordu. Kırmızı ışığa takılan arkadaşlarının yanından geçtiği sırada duyduğu korna sesiyle yola döndü. Yanında duran arabanın camı açıldığında içeride profesör William ve Semih'i gördü.
-Selam Zümra gelsene seni de götürelim, dedi Semih her zaman ki gibi gülümseyen yüz ifadesiyle. Genç kızın bakışları bir an hala kırmızı ışıkta duran arkadaşlarının arabalarına kaydı tekrar Semih'e dönüp,
-Yok teşekkür ederim ben biraz yürümek istiyorum, dedi.
Arka camı açan profesör William,
-Zümra bu havada yürüme kız başarılı bir öğrencimin hasta olmasını istemem, dedi. Genç kız reddedemeyip Semih'in eğilip açtığı ön tarafa oturdu. Yiğit'in kendisine yönelen öfkeli bakışlarından habersiz...

Arabada kendisine dönen imalı bakışlara aldırmamaya çalıştı genç adam. Yol boyunca başını telefonundan kaldırmadı. Okula ulaştıklarında arabadan inip Devran ve Seyit'le birlikte yürümeye başladı. İleride bankta oturan Zümra'ya dikti sinirli bakışlarını. Arkadaşlarıyla konuşuyordu. Omzuna dolanan elle dikkatini yanındaki adamlara yöneltti.
-Bak koçum yanlış yapıyorsun benden söylemesi. Senin tepki göstermeye hakkın yok, dedi Devran babacan tavrıyla. Yiğit bu uyarıyla daha da sinirlendiğini hissetti. Ters bir bakış atıp,
-Kime güveneceğini bilmiyor, onu korumaya çalışıyorum, dedi.
Devran inanamazca bir bakış atıp gülümseyerek yürümeye devam etti.
-Sen ne dersen de o kıza karışmaya hakkın yok. İsteğiyle istediğini yapar. Sen kendi sevgilinle ilgilenmiyorsun onunla ilgilendiğin kadar, dedi Seyit.
İyice kızlara yaklaştıkları sırada Yiğit tekrar Zümra'ya baktı. Ancak onun yanında dikilen Semih'i görmesiyle kan beynine sıçradı. Yürümeyi bırakıp olduğu yerde dişlerini sıkarak durdu. İki genç adam da arkadaşlarının yüzüne endişeyle baktı. Yiğit gözlerini bir süre yumup tekrar açtığında karşıdan kendisine doğru yürüyen Yeşim'i gördü. Kendisini fark edip bakışlarını üzerine çeviren Zümra'nın gözlerinin içine bakarak,
-Haklısınız benim bir sevgilim var, onunla ilgilenmeliyim, dedi Seyit ve Devran'a. Birkaç adımla Yeşim'in yanına ulaşıp kolunu omzuna attı.
Arkadaşlarının arkasından bakıp üçü de kendi içinde aynı şeyi mırıldandı,
'Tam bir umutsuz vaka'
Birlikte okula doğru yürümeye başladılar. Yeşim şaşırsa da hemen toparlanıp kollarını Yiğit'e doladı.
Zümra karşısında gördüğü manzarayla neye uğradığını şaşırdı. Bir anda kulakları uğuldamaya başladı. Boğazına oturan yumru nefes almasını engelliyordu. Semih'in omzundan tutup sarsmasıyla kendine geldi.
-İyi misin? Dondun sanki? dedi endişeyle.
-Afedersin, b..ben dalmışım. Ne diyordun? diye sordu.
-Bana bir yemek borcun olsun diyorum, dedi. Zümra hala kelimeleri anlamakta zorlanıyordu. Neye onay verdiğini bilmeden,
-Tamam, dedi. Karşısında oturan arkadaşları şaşkın şaşkın Zümra'nın davranışlarını izliyordu. Semih aldığı yemek sözüyle gülümseyerek uzaklaştı.

Rana endişeyle arkadaşının yanına gidip oturdu,
-Zümra iyi misin sen? dedi.
Genç kız Yiğit ve Yeşim'in gözden kaybolduğu kapıdan bakışlarını arkadaşına çevirdi.
Dolan gözlerine engel olamayarak başını kucağında duran ellerine çevirip 'hayır' dercesine iki yana salladı. İyi değildi çünkü.
Onun yanında başkasını gördüğünde iyi olmuyordu. Omuzları çaresizce çöktü. Çaresizdi çünkü elinden bir şey gelmiyordu, onu sevmekten başka...

Rana arkadaşının halini anlayıp ayağa kalktı az ileride duran Mücahit'in yanına gidip,
-Arabanın anahtarını verir misin Zümra iyi değil, dedi. Ortamdaki endişeli bakışlar bir anda ileride bankta oturan başı önüne eğik kıza çevrildi.
-Hastaneye götürelim, dedi Mücahit endişeyle. Rana başını iki yana sallayıp anahtarı aldı.
-Ben onunla ilgilenirim merak etmeyin, dedi. Rana Zümra'yı da alıp arabaya bindirerek okuldan ayrıldı. Uzaklaşan arabanın arkasından bakan grup bir süre sessizce durdu,
-Geri zekalı herif senin beynine etsinler, dedi Seyit sessizliği bozup sinirle söylenirken. Mücahit ona ters bir bakış atıp kızlara döndü,
-Hadi hanımlar tıpış tıpış derse, dedi. Kızlar itiraz etmeden okula girdi. Seyit, Mücahit, Doğan ve Devran kızlar okula girince birbirlerine baktılar.
-Yemin ederim beynini s..keceksin bu ot beyinli herifin kendisine gelecek, dedi Devran sinirle. Mücahit onun omzuna vurup,
-Tamam sakin olun. Ne yapacağız bilmiyorum ama bu böyle devam etmez. Bu Yiğit ne yapmaya çalışıyor bilmiyorum ama artık bu işe el atmak lazım, dedi.
Seyit,
-Mücahit haklı. Bence Yiğit'i Zümra'dan uzaklaştıralım. Çünkü Yiğit' e yakın olmak onu incitiyor, dedi.
Doğan,
-Saçmalama. Bu senin, benim yapabileceğimiz bir şey değil. İkisi de yetişkin insanlar ne yapacaklarına onlar karar verecek yaşta. Biz sadece Yiğit'in kulağını çeksek yeter. Sırf Zümra Semih'in arabasına bindi diye onun gözüne soka soka Yeşim'le önünden sarmaş dolaş geçti. Onun karşısına dikilip ciddi ciddi konuşalım, dedi.
Mücahit, Doğan'ı onaylandı.

-Ne planı bu gençler, arkadan gelen sesle hepsi oraya doğru döndü. Kendilerine doğru gelen Mehmet ve Samet'i gördüler.

-Hiçbir şey kardeşim. Öylesine sohbet muhabbet işte, dedi Mücahit. Doğan onun Samet'in tepkisinden çekindiği için durumu gizlemeye çalıştığını anlayıp,

-ben diyorum ki bu akşam halı sahada bir kapışalım, diye ortaya konuştu. böylece de başarılı bir şekilde konuyu değiştirmiş oldu.

-Ben varım, dedi Samet.

-Bende varım, bir kapışma hiç fena olmaz yani, diye destek çıktı Mehmet. Böyle konuşarak okula doğru yürüyüp sınıflara dağıldılar.

--------------

Rana yanında sessizce yolu izleyen arkadaşına arada bir bakıp durumunu kontrol ediyordu. 'Ağlamadığına göre arabayla gezmek iyi geldi' diye düşündü. Sahil yolundan sessizce devam ederken Zümra,

-Beni sahilin aşağısındaki balık lokantasında bırak, dedi. Rana arkadaşına dönüp,

-Saçmalama Zümra seni yalnız bırakacağımı nasıl düşünürsün? Hayatta olmaz canım yanından bir saniye bile ayrılamam, dedi. Zümra arkadaşına buruk bir tebessümle bakıp,

-Anladık tamam kurtuluş yok senden, iyi beraber gidelim. Sür hadi sür, dedi. Rana onun gülümsemesiyle rahat bir nefes verdi. Aynı zamanda da Yiğit için kötü planlar dönüyordu kafasında. Artık fazla olmuştu çünkü. Arkadaşını üzdüğü için onu pişman edecekti..

°°°°°°°°°°°°
BU BİRİNCİ KISIM İKİNCİ KISIM SALI YADA ÇARŞAMBA GİBİ GELECEK.. BİRDE BUNDAN SONRA BÖLÜMLERİ PAZARTESİ GÜNÜ GELECEK.. BİLGİNİZE.. YORUM VE VOTELERİNİZİ BEKLİYORUM... :)

HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin