H.K.D.-20

8K 462 107
                                    


Selamlar canlarım :) size biraz karışık bir bölümle geldim. her şeyin geçiş noktası olan bir bölüm bu. artık bu bölüm sonrasında her şeyin gidişatı değişebilir :)

Bu bölümü canım kuzencanlarım Esra'm ve Şule'me ithafediyorum :)


Media yiğit'in sinirli hali :) öyle hayal edin


Yazar: meh-pare

Bölüm: 20 (Mutluluk getiren kararlar...)

YİĞİT..

İkisinin yalnız başlarına gitmesi canımı sıkmıştı. Hep o Bahar cadısı yüzünden. Babama ısrar edince bana söyleyecek bir şey kalmıyordu tabi. Ben bu düşüncelerle odamda dört dönerken çalan telefonun sesiyle kendime gelip hemen cevapladım,

-Ne oldu?

-Yiğit Bey alış verişleri bitti sanırım. Şu anda dinleniyorlar çarşı girişindeki kafede, dedi onlarla gönderdiğim Salih.

-Tamam ben geliyorum birazdan, dedikten sonra telefonu kapatıp cebime sıkıştırdım. Arabanın anahtarlarını da alıp koşar adım merdivenlerden inerken önüme çıkan Peri'yle durmak zorunda kaldım. Aniden önüne çıktığım için korkmuş olacak ki elini kalbine götürdü. Açıkçası pekte umurumda değildi.

-Ay, Yiğit. Ödümü kopardın ya, dedikten sonra elini koluma sarıp bana yaklaştı.

-Nereye böyle? Sesindeki cıvık ton beni rahatsız etmeye yetti de arttı bile.

-Seni ilgilendirdiğini hiç sanmıyorum, dedikten sonra kolumu ondan kurtarıp evden çıktım.

O sırada çalan telefonu cebimden çıkarıp baktığımda ekrandaki 'Yeşim' yazısıyla sıkıntı dolu bir nefes verdim. Meşkule alıp arabayı çalıştırdım. Çarşıya doğru sürmeye başladım. Onlar gittiğinden beri içimde bir huzursuzluk vardı. Peşlerinden adam göndermiş olsam da tedirgin oluyordum. Sanki o yanımdan ayrıldığında başına bir şey gelecekmiş gibi hissediyordum. Sanırım bunun sebebi Samet'in ağır tehditleriydi. Hem onlara verdiğim iki saat dolmak üzereydi. Onları da alıp eve dönerdim. Akşam yola çıkmadan önce biraz dinlenmiş olurduk.

Bu düşüncelerle arabamı çarşının önündeki alana gelişi güzel bırakıp büyük kapıdan içeri girdim. Bir yandan da telefonla onları arayıp nerede olduklarını öğrenmeye çalışıyordum. Tam köşeyi döndüğüm sırada onun incecik narin sesini duymamla başımı kaldırdım. O anda gördüğüm şeyle damarlarımdan akan kan sanki beynime toplandı. Onun eline değen başka bir el görmek sanki beynim kısa devre yapmış gibi her yanımın alev alev yandığını hissettim. İstem dışı bağırarak ikisini de arabaya gönderdim. Sinirden ne yaptığımı farkında bile değildim. Hakan şerefsizinin karşısına geçip ona ne söylediğimi bile duymadan konuştum. Onun karşımda ağzını yayarak gülmesi yakasına yapışıp yüzüne geçirdiğim yumruğum. Hepsi bir anda olup bitti. Sonrasında ise daha fazla olay çıkmaması için hızlı adımlarla arabaya binip gaza bastım. Burası Van'dı. Trafik konusunda sıkıntı olmadığı için şu an arabanın zorladığım hız limiti sorun teşkil etmiyordu. Boş yolda son hızla arabayı sürerken sinirimi bir türlü yatıştıramıyordum. O şerefsiz nasıl ya, nasıl benim çevremdeki insanlara yaklaşabiliyordu?

-Lanet olsun!! Bu ağzımdan yüksek sesle döküldüğünde yumruğumu şiddetli bir biçimde direksiyona geçirdim. Yanımda oturan Zümra'nın korkuyla titrediğini görünce aynadan kardeşimi kontrol ettim. Benim kıyamadığım prensesimin gözünden inci taneleri süzülüyordu. Belli ki ikisi de çok korkmuştu. Şehrin doğusundaki boş arazilere doğru gittiğimi fark edince biraz daha ilerleyip arabayı yolun kenarında durdurdum. Başımı direksiyona dayayım birkaç derin nefes aldığımda aklıma Zümra'nın o şerefsiz herife gülümseyerek teşekkür ettiği zamanki görüntüsü geldi. Elini tutuyordu resmen. Bunları düşünmek sinirle çenemi sıkmama neden oldu. Şu an saldıracak yer arıyordum.

HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin