*** biraz geç olduğu için üzgünüm.. ancak bundan sonra böyle olmayacak her hafta bir bölüm yayımlayacağım..
media: Yiğitin tebessümü.. Çok sevimli gülüyor ama Zümra sevmesinde ne yapsın.. Neyse iyi okumalar.. Lütfen yorum bırakın.. :*
Yazar: Meh-Pare
Bölüm: 7(Kölelik Anlaşması, İşkence...)
Sabahın köründe kim bu densiz, düşüncesiyle telefonuna ulaşmaya çalıştı. İki seferdir çalan telefon zor yakaladığı uykusunun içine etmişti. Hala bulamadığı telefon susunca oflayarak yorganını tekmeledi. Gözleri hala kapalıyken yatağından kalkıp ayakları sürükleyerek banyoya girdi. Elini yüzünü soğuk suyla yıkayıp başını kaldırıp aynaya baktı. İstem dışı yüzünü ekşitti. Saçları dağılmış, uykusuzluk ve yorgunluktan gözleri kıpkırmızı olmuş, yüzü şişmişti. Duş almaya karar verip üzerindekileri çıkarıp duşa girdi. Yarım saat sonra çıktığında durumunun daha iyi olduğuna karar verdi.
Üzerine geçirdiği bornozla odaya döndüğünden yeniden çalan telefonu eline alıp arayanın Hülya olduğunu görünce cevapladı;
-efendim canım
-Uyandın mı kuzum benim
-yok hülya hala uyuyorum sen şu an sekreterimle konuşuyorsun. Saçma sapan soru sorma ya uyandım tabi.
Arkadaşının cevabıyla gülümsedi genç kız.
-Saçma espriler yaptığına göre gayet uyanıksın demek ki kahvaltı hazır mutfakta yemeden çıkma sakın dün akşam çok kötü oldun bu gün elimize kalırsın bak. Neyse hadi acele et, öptüm diyerek telefonu kapattı. Dolabına yönelip üzerine beyaz bir t shirt ve siyah deri tayt geçirdi aynanın karşısına geçip saçlarını kuruttuktan sonra salaş bir örgü yapıp sağ omzunun üzerine bıraktı. Siyah dizlerine kadar uzanan hırkasını giyinip çantasını alarak mutfağa geçti. Eksiksiz hazırlanmış masaya göz gezdirip hemen bir şeyler atıştırdı. Dün akşamki yarıştan sonra gece boyunca iki kez kusmuş bu yüzden bir türlü uyuyamamıştı. Birde şu iddia mevzusu çıkmıştı başına sanki çok az sıkıntısı varmış gibi. O bu düşüncelerle dalıp giderken odasından gelen telefon sesiyle tekrar oraya yöneldi. Arayanın Hülya olduğunu düşünürken ekrana bakmasıyla yanıldığını anladı. Ani bir panik tüm bedenini sararken titreyen elleriyle telefonu cevapladı.
-E..efendim, diyebildi. Sesinin çıktığına şükür ederek.
***
Genç adam güneş ışıklarına daha fazla direnemeyip uyandı. Yüz üstü yattığı yataktan kalkmadan elini uzatıp yan tarafındaki yastığın üzerinden telefonunu aldı. Saate baktığında hala zamanı olduğu için uyuşuk adımlarını banyoya çevirip elini yüzünü yıkadı. Yüzünü kuruladığı havluyu omzuna atarak dolabının karşısına geçti. Pek özendiği söylenemezdi. Eline gelen ilk şey gri renk uzun kollu bir kazak oldu. Hemen üzerine geçirip siyah kotlarından birini de giyindi. Deri ceketini alıp anahtar ve telefonunu cebine tıkıştırdıktan sonra kendini evden dışarı attı. Arabasına atlayıp tekerlekleri çığlık attırarak otoparktan çıktı. Çalan telefonun sesiyle cebinden çıkarıp cevapladı.
-Doğan, hayırdır kardeşim sabah sabah, dedi neşeli bir sesle. Karşıdan gelen gülme sesiyle arkadaşının da en az kendisi kadar neşeli olduğunu anladı.
-Günaydın kardeşim neredesin ?
-Yolda, diye cevapladı genç adam arkadaşını.
-Kölen ile durumlar nasıl kardeşim, diye sordu muzip sesiyle. Genç adam aklından çıkmış olan kazandığı iddiayı hatırlayınca keyifle gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamamlandı)
Romance01.06.17* Romantizm #36 * Aşk, edep ile güzeldir... ***** Uzun yıllardır sürüp giden bir arkadaşlık. Bu arkadaşlığın içinde büyüyen masum bir sevda kuşu ve bu sevda kuşunu yüreğine konduramayan bir adam... **** -Hani beni çok seviyordun ne o pes mi...