***
Soundtrack: Klaus Badelt - Godspeed
***
Uzun yıllar önce...
Bulutların ötesinde, yıldızların kıyısında, zamanın içinde sessiz ve sadece izleyen sakin bir ırk yaşardı. Seması sadece yıldızlardan oluşurdu. Yıldızların ışığı bu diyarda hiç eksik olmazdı. Bu yüzden semasında bütün renkleri barındırırdı. Gökkuşağının altında yaşıyormuş gibi bir görüntü sunardı.
Hep durgun, sakin olan ve sonsuzluğa akan bir denizin üzerine kuruluydu. Yüzlerce ada bahçesi bulunurdu bu denizin üzerinde ve bu ırkın her ferdinin kendisine ait bir ada bahçesi vardı. Yaşamlarını orada geçirirlerdi. Doğan her bir ferd ile aynı anda bir ada bahçesi yoktan varolurdu ve bu ada bahçesi görevine göre şekillenirdi.
Bu yüzlerce ada bahçesinin tam ortasında pırıltılı bir şato vardı. Bu şatonun içinde bu ırkı binlerce yıldır yöneten bir konsey yaşardı. Bu ırkın düzeni hiç bozulmadan binlerce yıldır gözlerin göremediği bu yerde usulca devam ederdi.
Bu diyarda yaşayan ırkın her ferdinin ayrı bir görevi ayrı bir sorumluluğu vardı. Her ferd kendi görevini en layığı ile yerine getirir sorumlulukları bilinciyle üzerinde taşır ve buna göre yaşamını sürdürürdü.
Konsey şatosu Ab-ı Hayat denilen parlaklığından akışkanlığı görünmeyen bir suyun etrafına kuruluydu. Ab-ı Hayat, bu ırkın öz kaynağı olarak bilinirdi ve her doğan yeni ferd bu kaynaktan bir damla faydalanırdı.
Ab-ı Hayat'ın bir bekçisi vardı ve yeni ferd ritüelinde ondan başka kimse suya dokunamazdı. Bekçi de bu ritüel dışında suya hiçbir şekilde temas edemezdi. Ab-ı Hayat'ın bir damlası sonsuzlukla dolu hayatlar bahşediyordu.
Kutsal zamanlardan kalan bir efsaneleri vardı bir de bu ırkın. Binlerce yıl önce bu ırkın ilk ferdi bu suyun içinden çıkıp gelmişti ve kendi ırkını bu su sayesinde oluşturmuştu. Kendisi yitip gitmeden önce geride kurulu bir düzen bırakmıştı.
Durgun zamanlar bu diyarın semalarındayken görevi toprak olan bir baba, yıldızlar olan bir anne ve görevi rüzgar olan bir oğulla üç kişilik bir aile vardı ve bu ailenin yeni üyesi, bu ırkın yeni ferdi saniyeler içinde doğmak üzereydi.
Ada bahçesinin varolacağı yerde fokurdamalar başladığında bu yeni üye ilk soluğunu alarak ilk ağlamasını gerçekleştirdi. Aldığı ilk soluk evrenin bir köşesinde gizli gizli doğan ve bir kehanetin karanlık olarak nitelendirdiği bir başka bebeğin de ilk soluğuyla aynı andaydı.
İkinci soluğun alınışıyla bu sessiz ve sakin diyara bir anda bir karışılık doğdu. Konseyin toplanmasını gerektiren iki konu her yerden bu diyara giriş yaptı. Birinci konu, dehşet saçan Buz Yıldızı'nın Torn Galaksisi sınırlarına girmesi ve yaşamları tehdit etmesiydi. Görevi yıldızlar olan annenin, bebeğinin doğuşu nedeniyle güçsüz olması müdahale etmesini engelliyordu.
İkinci konuysa, birinciyi gölgede bırakacak kadar önemliydi. Torn Galaksisi'nin saygılı mensupları olan kahinlerden ölmek üzere olan bir kahinin son kehanetinin bu diyara ulaşmasıydı.
Konsey hiç vakit kaybetmeden üyelerine ve diyarlarında uzun yıllardır konuk olan Kahin Tivon ile beraber daha birkaç dakika önce ilk soluğunu almış olan bebeğin ailesine toplanma çağrısı gönderdi.
Anne daha bebeğini koklama fırsatı bulamadan kendisini bir anda konseyde bulduğunda içinde kötü hisler filizleniyordu.
"Acil bir konu üzerine toplanmış bulunmaktayız," dedi Yüce Başkan. "Siz Natal Ailesini ilgilendiren bir konu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galaxy of Torn: BETA
FantasyTorn Galaksisi'ne karanlık usul usul yayılmaya devam ediyorken dengeler değişmek üzereydi. ALFA'nın sonunda yeri bulunan Sultan Nersy yaşadıklarıyla kendisine bir yol çizecek ve bulunuşuyla önemli olaylara ön ayak olacaktı. Buz Yıldızı'nın araştırıl...