Otresed büyük ekran önünde bir ileri bir geri gidiyor bir yandan da "Ah Clara," diye söyleniyordu. Tüm birimler acil durum halindeydi.
"Karşılaşacağı bedeli düşünmemiz gerekiyor," dedi Aaron. "Nereye gittiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Şehzadem Hanedan sözü bozulunca ne gibi bedelle karşılaşabilir? Bu konuda bir fikriniz var mı?"
"Hiçbir fikrim yok," dedi Otresed. "Geliş yolu kapanabilir. Geri dönemeyebilir ya da kendini başka bir yerde bulabilir. Ya da hiçbir şey olmaz bedel kendini zamanla gösterir. Her şey olabilir."
Miles'ın aklı darma duman bir haldeydi. Yüzü bembeyaz Clara'nın gidişinin sarsıntısını yaşıyordu. Miles "Ya geri dönmeyi düşünmüyorsa?" diyerek bakışları üzerine çekerken kendi düşüncesinin korkunçluğu kalbine baskı yaptı.
"Öyle bir şey yapmış olamaz," dedi Otresed. "Böyle bir ihtimal yok. Geri gelecek."
Miles, ellerini saçlarından geçirip geri çekilirken aklına hep en kötü şeyler geliyordu. Aklında hep Clara'nın gittiği ve bir daha geri gelmeyeceği dolanıyordu. Ne kadar uzaklaştırmaya çalışırsa çalışsın bu düşünce uzaklaşmıyordu.
"Kahin Emilis 2 saate burada olacak," dedi Aaron. "Clara'dan o zamana kadar haber çıkmazsa ben Dünya'ya gideceğim."
Miles, kendisinin de gideceğini babasına gözleriyle anlatırken "Radarlar devrede," dedi Awert. "Galaksiye tekrardan girdiği an bileceğiz."
"Zaten geçiş ormanının kıyısında bir ekip bekliyor," dedi Aaron. "Ümit edelim de kısa sürede gelsin."
Esneyerek radarı kontrol eden Tetna başını sallarken köşede kendi düşünceleriyle kendini bitiren Miles'ın yanına Welo ilerledi. Aklındaki düşünceyi netleştirmek için Miles'ın üzerine gitmesi gerekiyordu.
"Sultan'ı neden yalnız bıraktın Miles?" diye sordu Welo. "En son seninleydi."
Miles sinirle soluyarak "Gideceğini bilsem bırakır mıydım?" dedi. "Odasına geçmek istedi, götürdüm. Nereden bilebilirdim gideceğini. Bilsem ayrılmazdım dibinden. Ya da nereye gidiyorsa onunla giderdim."
Miles, sinirle oradan ayrılıp çıkışa doğru ilerlerken James hızla davranarak onun peşinden ilerledi. Onların gidişini izleyen Aaron iç çekerken Welo ile ikisi göz göze geldi. İkisi de durumu anladıklarını birbirlerine belli ederlerken Clara'nın bir an önce gelerek Miles'ı kendi eziyetinden kurtarması gerekiyordu.
***
Soundtrack: Alexandre Desplat – At The Burrow
***
Clara yere düşüp gözlerini açtığında ilk başta her şey gözüne aynı göründü. Geçiş Ormanı'nın merkezindeki ağaçlardan gökyüzü görünmüyordu ve tam olarak Pinus aristata'nın altında uzanıyordu.
Doğrulup ayağa kalktığında üzerindeki tozları temizledi ve hızla ilerlemeye başladı. Kendisine çok kızılmamış olmasını umuyordu ama gidişinin Otresed tarafından kötü karşılanacağını da biliyordu.
Bunları düşünerek Geçiş Ormanı içinde ilerliyordu ve ilerledikçe yaprakların arasından sızan ışığın farkında değildi. Tek istediği verdiği hanedan sözünün kendisine bir bedel ödetme fırsatı vermeden bir an önce saraya dönmekti.
Ormanın kıyısına yaklaştıkça seyrelen ağaçların arasından görünen gökyüzü ona turuncuya yakın bir sarı olan gökyüzünü sunarken Clara kaşlarını çattı. Clara gece gittiğinin çok iyi hatırlıyordu ve Medu'da sabah olacak kadar da Dünya'da kalmamıştı. Zaman karışıklığı olabilme ihtimali aklına düştü. Sonuçta zaman iki gezegende de farklı şekilde işliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galaxy of Torn: BETA
FantasyTorn Galaksisi'ne karanlık usul usul yayılmaya devam ediyorken dengeler değişmek üzereydi. ALFA'nın sonunda yeri bulunan Sultan Nersy yaşadıklarıyla kendisine bir yol çizecek ve bulunuşuyla önemli olaylara ön ayak olacaktı. Buz Yıldızı'nın araştırıl...