Nersy, sarayın üst tarafındaki dağın diğer tarafında bulunan ormandaki piknik alanında Tha ile piknik yaparak öğle yemeğini yiyordu. Sadece beyaz ağaçların bulunduğu bu piknik alanına Ak Bahçe deniyordu. Nersy artık gerçek bir misafir olduğu için istediğini yapabiliyordu. Ak Bahçe'de piknik yapmak sevdiği şeylerden biri olmuştu. Artık Suqe'de istediği her şeyi yapabilmesi Nersy'yi özgür hissettiriyordu.
Gero yanlarında yoktu. Gezegen kapılarındaki mühür muhafaza muhafızları arttırıldığı için o saray koruması görevine geri dönmüştü ama yinede Nersy'ye karşı da sorumlulukları vardı. Tha ile Nersy pikniğe çıkarlarken bunu Gero'ya bildirmişlerdi.
Piknik alanı ormanın girişinde ağaçların seyrek olduğu bir yere kuruluydu. Ağaçların boyları fazla uzun değildi. Bulundukları yerin az ötesinde orman aşağıya doğru eğim kazanıyor sarı topraklarla örtülü bir verimsiz bir vadiye kadar uzanıyordu.
Suqe Sarayı'nın olduğu dağdan ormana, dağ yolundan geçen patika bir yoldan gelmişlerdi ve Nersy bu sayede hayatında ilk defa gerçek anlamda bir doğa yürüyüşü yapmıştı. Medu'da sadece sarayın arka tarafındaki Hanedan Korusu'nda Otresed'in, Ralmasc'ın veya cariyelerinin eşliğinde kısa yürüyüşler yapmıştı. Tabi bu her kısa yürüyüşlere bir sürü muhafız eşlik etmişti. Şimdi ise yanlarında Gero bile yoktu. Gerçekten özgür hissetmesinin bir nedeni de buydu.
Nersy dağdan inerken Suqe'nin uçsuz bucaksızlığına şahit olmuştu. Bu bölgede tarlaları, ovaları, dağları görmesini engelleyen binalar yoktu ve Nersy bu sayede doğanın görselliğini, gerçekliğini en ince detayına kadar görebilmişti.
Arus tam tepelerinde kendilerine sıcaklık ve aydınlık göndererek parıldarken gökyüzünün diğer ucunda bulunan bir astreoid kendi kendine yanıyordu. Nersy yaklaşık 2 yıldır yanmasına devam eden astreodin yanmasının ne zaman son bulacağını merak ederken bir yandan da Dorasto'yu düşünüyordu.
Yandaşlara karşı çıkıp onu vermedikleri 5 gün oluyordu ve Dorasto 5 gündür onunla o kadar resmi o kadar mesafeli duruyordu ki Nersy anlayamıyordu. Dorasto'nun davranışları sanki aralarında bir öpüşme yaşanmamış, sanki duygusal açıdan hiç yakınlaşmamışlar gibiydi.
Dorasto'nun davranışları, evet, bunlar hiç yaşanmamış gibiydi ama Nersy onun gözlerinden bunun aksini anlayabiliyordu. Onun sert bakan koyu gözlerindeki hissettiklerinin derinliğini görebiliyordu. Bir yanı onunla bu konu hakkında konuşmak istiyordu ama o Torn'un Sultanı'ydı. Böyle bir konuda konuşmak ona yakışmazmış gibi geliyordu Nersy'ye.
Sonuçta yandaşların gezegen mühründeki baskısı sonlandığında ve frekanslar düzeldiğinde Siharc'a geri dönecekti. Suqe ve Suqe'de yaşadıkları bir rüya gibi geride kalacak bir süre sonrada unutulacaktı. En azından Nersy böyle olacağına dair kendini inandırmaya çalışıyordu.
"Canınızı sıkmayın Sultanım. Bey Dorasto'nun sizi evinize güvenle gönderebilmek için tüm yolları denediğinden eminim."
Nersy, bakışlarını Tha'ya çevirirken "Biliyorum Tha," dedi iç çekerek.
"O zaman yüzünüz gülsün, lütfen," dedi Tha. "Sizi böyle görmek beni üzüyor."
Nersy sıcacık gülümseyerek Tha'ya baktı ve onun da gülümsemesini sağlarken "Canım eve gidememekten yana sıkılmıyor," dedi. "Suqe frekansları bozulmuş ama kimse bunun farkına varamamış. Kriz Merkezi bunu nasıl fark etmez bu beni düşündürüyor."
Tha, Kriz Merkezi'nin tam olarak ne iş yaptığını bile bilmiyordu. Bu yüzden bu konuda bir yorum yapamazken "Yandaşlar mühre baskı yapıyor," diyerek konuşmasına devam etti Nersy. "Frekanslar bozuk, mührün güvenlik kilidi yakında bitecek belki o zaman eve gidebileceğim ama Suqe hala tehlikede olacak. Dorasto da desen hiçbir fark yok hatta bana karşı daha mesafeli. Canımı sıkmam için bolca neden var değil mi Tha?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galaxy of Torn: BETA
FantasyTorn Galaksisi'ne karanlık usul usul yayılmaya devam ediyorken dengeler değişmek üzereydi. ALFA'nın sonunda yeri bulunan Sultan Nersy yaşadıklarıyla kendisine bir yol çizecek ve bulunuşuyla önemli olaylara ön ayak olacaktı. Buz Yıldızı'nın araştırıl...