Bölüm 52: Emanet Kalp

1.6K 128 20
                                    

Bercis...

İki uydusunun karanlık çağdan önce çarpışmasıyla oluşmuş halkasıyla, kayalık ve çöllerden oluşan yeryüzüyle, binlerce metrelik fırtınaları ve gaz okyanuslarıyla, dev kanyon çukurlarıyla, obrukları ve çukur mağaralarıyla neredeyse tüm şehirleri yer altına kurulmuş küçük bir gezegendi.

Bu çukur mağaralarının, dev çukurların bir kısmı yer altı çukurları ve büyük devasa yer altı tünelleriyle birbirleriyle bağlantılıydı. Bu çukurların, tünellerin üzerindeki Bercis'in kayalık zemini şehirleri Arus'un kavurucu sıcaklığından koruyan bir çatı görevi görüyordu.

Yeryüzünde hiçbir su kaynağının olmadığı bu gezegen tüm su ihtiyacını yer altı kaynakları ile karşılıyordu. Yağmurun sadece Debur zamanı yağdığı Bercis'e, tek bir mevsim hakimdi. Arus'a en yakın gezegen olmasından kaynaklı her zaman sıcaktı ve gezegenin büyük bir kısmını kaplayan çöllerinde her zaman güçlü rüzgarlar olurdu.

Bu güçlü rüzgarlar ve binlerce metrelik fırtınalar, mavi bulutlarının olması sebebiyle sarmallı bir görüntü sunardı. Beyaz ve kahve tonlarının karışık olduğu gökyüzü yoğun bulutlara ev sahipliği yapıyordu.

Debur'un yeni geçmiş olduğu bu zaman iklimin biraz daha hafif olduğu bir dönemdi ve Hila ile Abarf gezegen kapısından içeri girmek için sıra bekliyorlardı. Bercis, bolca gezgin ağırlayan misafirinin eksik olmadığı, gezi turlarının en çok sevdiği gezegendi. Bu yüzden giriş ve çıkışları çok yoğun olurdu her zaman.

Sıra, bir grubun içeri girişiyle biraz ilerlerken Hila parmaklarını çıtlattı. Hem heyecanlı hem de bir o kadar korku doluydu. Gezegenine duyduğu özlem içinde garip bir sızıyla duruyordu ama hüznü hepsinin üzerinde, daha baskındı.

Bercis dışarıdan hala aynı görünüyordu ama biliyordu ki şehirlerinde bolca değişim vardı. Adapte olabilir miydi? Bu farklılığa alışabilir miydi? En önemlisi ailesi olmadan, tanıdığı tek bir kişi bile olmadan Bercis yeniden onun gezegeni, evi olabilir miydi?

Hila'nın iç geçirişiyle Abarf başını çevirip ona bakarken onu gördüğü ilk andan beri üzerinde var olan hüznünün daha da yoğunlaşmış olduğunu gördü. Ona hüznün yakışmadığını söyleyebilirdi ama bu bir yalan olurdu. Hüznün yakıştığı hüzünlü ve narin bir güzelliği vardı.

Ona kapılmak istemiyordu. Aklında Alastor'un olduğu ve onu hiçbir zaman aşamayacağı çok belliydi. Yine de tüm bunları bilmesine rağmen ona hayran olmaktan kendini alamıyordu.

Sıra onlara gelene kadar ikisi de sus pus kaldı ve kapı muhafızları onları içeri almak için bilekranlarını sisteme okutmak istediğinde Abarf kendisininkini okuttu. Kimliği ve Bercis'e giriş izni onaylandığında muhafız Hila'ya döndü.

Hila'nın ne bilekranı ne de bir kaydı vardı. Aslında daha ilk başta Bercis'e yapacakları yolculuk için gerekliydi bilekran. Bunun için Kriz Merkezi ile irtibata geçtiklerinde Yönetmen Pard Magorna Kriz Dairesi'ne bunun için yetki ve bildirge göndereceğini söylese de Hila bunu kabul etmemişti. O tüm kayıtlarının, kişisel bilgi ekranının ve bilekranının Bercis tabanlı olmasını istemişti.

Yönetmen Pard, Abarf'ın bilekranına Hila'nın özel durumunu açıklayan bir kod göndermişti. Bu yüzden kapı muhafızı Hila'dan bilekranını okutmasını istediğinde "Özel bir durumumuz var," diyerek araya girdi Abarf. Hila'nın Magorna'dan çıkışı da bu kod sayesinde olmuştu.

Awert'in göndermiş olduğu kodu göstererek "Bu kodu merkezle bağlantı ağına okutursanız..." dediğinde kapı muhafızı oyalanmadan kodu bağlantı ağına okuttu. Eğer kod Kriz Merkezi onaylı değilse zaten herhangi bir bildirim düşmeyecekti.

Galaxy of Torn: BETAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin