Welo, ana ofise açılan kapının önüne geldiğinde Orela'yı Milo ile beraber kendisini bekler vaziyette buldu. Welo, dakikalarca kendisini sakinleştirme çalışmıştı ama Orela'yı gördüğü an olan tüm sakinliği de uçup gitti.
Kızgınlığı bir alev gibi tenini dağlıyordu. Hem Milo hem de Orela Welo'nun gözlerinden sinirini bastırmaya çalıştığını anlayabiliyordu. Milo, Welo'nun bakışlarını gördüğü an toz olup ana ofise geçerken Welo Orela'dan birkaç adım ötede durdu ve ona bakmaya başladı.
İfadesiyle Orela'ya "Neden geldin?" diyorken Orela onun bu ifadesine karşılık mahcup bir şekilde etrafa bakınıyordu. Welo, eskiden olsa onun bu mahcup bakışlarına dayanamayacağını hatırlarken şimdi neden tahammül edemediğini sorguluyordu.
Orela dudaklarını birkaç kez aralayıp sonunda "Ben..." diyerek konuşmaya başladığı sırada ana ofis içinde yanıp sönmeye başlayan sarı ışıklar Welo'nun dikkatini çekti. Welo, ana ofise açılan kapıya doğru ilerlerken Orela arkasından "Welo konuşmamız lazım," diyerek seslendi.
Welo, içeride Awert ile Tetna'nın koşuşturmasından bazı şeylerin yolunda gitmediğini anlarken "Şimdi sırası değil Orela," dedi. Welo, durmadan kapıya ilerledi ve kapı geçilmek üzere açıldığında Orela'nın ince sesinin "Hamileyim," dediği duyuldu.
Welo'nun hareketsiz kalışı kapının kapanmasına yol açarken Welo birkaç dakika kadar tam arkasında Orela'nın varlığını hissederek hareketsiz bir şekilde kaldı.
"Bekle," dedi o sessiz ve hareketsiz dakikaların sonunda. "Daha sonra konuşacağız."
Welo, başka bir şey demeden hareket etti ve açılan kapıdan hızla içeri girdi. Arkasından Orela onu takip ederek çok az kişinin oduğu Kriz Merkezi'nde her şeyi görüp duyabileceği bir köşeye geçerek Welo'yu beklemeye başladı.
Welo, Orela'nın dediğini, verdiği haberi düşünmemeye çalışarak büyük ekran konsoluna doğru ilerledi. Sarı ışıklar sönmüştü ama anladığı kadarıyla ortada olan durum çözülmemişti.
Awert, Milo ve Tetna'nın diğerlerinin bakışları altında çalıştığı büyük ekrana geldiğinde Welo ilk önce Tetna'ya baktı. Welo ona bakarken bu masalın gerçek olmasını ne kadar çok istediğini düşündü ama o dilek dilemeyi bırakalı çok olmuştu. Tetna'nın dediği gibi bu masal gerçekten yanlıştı.
Tetna, sarı saçlarını geriye atarak ekrandaki çalışmasına odaklanırken Welo onu izlemeyi bırakıp "Neler oluyor?" diye sordu.
"Mühürde şiddetli bir hareketlenme söz konusu," dedi Awert. "Tamamen açılıp açılmadığını ve neden olduğunu çözmeye çalışıyoruz."
Welo, tedirgin görünen Otresed'e bakış atarken birkaç adım gerideki James ve Vita'ya gözü takıldı. James, yeni gelen bilgileri hazmetmeye çalışan Vita'yı teselli etmeye çalışıyordu. Aslında tam olarak birbirlerini teselli ediyor görünüyorlardı. Ortak noktaları olan ailevi sıkıntıları onları birbirlerine daha çok yaklaştırıyordu.
Milo, büyük ekran konsolundan sistem ekranına geçiş yaparken ciddiyetten kaskatı kesilen Tetna'ya "Anlık bir reaksiyondu galiba," dedi.
"Ama neyin reaksiyonu?" diye sordu Awert. "Bu hareketlenmenin nasıl etkileri olacak?"
Tetna, Awert'e destek çıkarak "Uzun zamandır mühürde herhangi bir hareketlenme olmuyordu," dedi. "Bir balık yakaladık. Balığı görmeden oltanın ucunu bırakmamalıyız."
Tetna, konuşmasını bitirdikten sonra konsolda birkaç yere dokunup emir verirken büyük ekran donup kaldı. Siyah bir görüntü büyük ekrana hakim olurken "Tetna," dedi Awert onu azarlayarak. "Ne yaptın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galaxy of Torn: BETA
FantasyTorn Galaksisi'ne karanlık usul usul yayılmaya devam ediyorken dengeler değişmek üzereydi. ALFA'nın sonunda yeri bulunan Sultan Nersy yaşadıklarıyla kendisine bir yol çizecek ve bulunuşuyla önemli olaylara ön ayak olacaktı. Buz Yıldızı'nın araştırıl...