James, Sideliflerin evinde olmanın gerginliğini üzerinde taşıyordu. Özellikle kendisine hazırlanmış olan Welo'nun odasında olmak bu gerginliğini daha da pekiştiriyordu. Yatağın içinde ateşten buğulanan gözleriyle odayı incelerken ciğerlerini sökecekmiş gibi hissettiren başka bir öksürük dalgasını karşıladı.
Gözleri kapanıyordu ama uyumamalıydı. Uyumamak için kendisiyle savaşıyordu. Çünkü Jaben, uyumamasını söylemişti. Çorba içecek ve ilaç alacaktı. Ondan sonra uyuyabilirdi.
Eve geldiklerinde onun halini gören Jaben onun aşağıda durmasına izin vermeden onu yukarı çıkarmıştı. Onu yabancı görmeden anında şefkatini ve merhametini James'e hissettirmişti. Tetna'dan sonra ona evindeymiş gibi hissettiren tek kişi Jaben olmuştu.
Jaben kısa bir süre sonra "Çorban geldi James efendi," diyerek odaya girdiğinde James gülümsedi. İstediği gibi bir gülümseme olmasa da Jaben onun gülümseyişini gördü.
"Teşekkür ederim," dedi James yatakta doğrularak. "Çok naziksiniz Bayan Sidelif."
"Sen de çok tatlısın," dedi Jaben ve tepsiyi onun önüne yavaşça koydu. Kendisi de yatağın kenarına oturdu ve "İç bakalım çorbanı," dedi tepsiyi işaret ederek.
James dumanı tüten çorbaya bakarken istemsizce yüzüne bir gülümseme oturdu. Onun gülümseyişini gören Jaben "Sıcak bir tavuk çorbasının iyileştiremeyeceği hiçbir hastalık yoktur," dedi.
James çorbayı ilk önce karıştırıp ardından ilk kaşığını alırken "Tetna da böyle söyledi," dedi. "Hatta annem de böyle söylerdi."
Tepsinin kenarında ekmeği alıp çorbaya minik parçalarla doğrarken "Aklın yolu bir de ondan," dedi Jaben. "Başka bir evren, gelecek ya da geçmiş fark etmiyor."
James ağzına götürdüğü kaşığı durdurup Jaben'e baktı.
"Biliyor musunuz?" diye sordu emin olamayan bir sesle.
"Elbette biliyorum," dedi Jaben gülerek. "Aaron benden hiçbir şeyi saklayamaz."
James yutkunurken "Peki ailemin kim olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Bir yanı bilmesini istiyorken diğer yanı bunun sakıncaları yüzünden bilmemesini umuyordu.
"O kadarını bilmiyorum maalesef," dedi Jaben ve ardından hınzırca gülümseyerek "Ama istersen sen söyleyebilirsin," dedi.
James, küçük bir kahkaha attı ama ardından tekrar öksürmeye başlarken elindeki kaşığı tabağın içine bıraktı. Öksürüğü sakinleşince "Belki ilerde," dedi istekli bir sesle.
"Ah tatlım ben o zamana kadar ailenin kim olduğunu çözerim sen merak etme," dedi Jaben. "Sen çorbanı iç. Ben ilaçları da getireyim."
Jaben, James'in sırtını sıvazlayıp yerinden kalktı. Odadan çıkarken James gülümsüyordu. Jaben'in ailesinin kim olduğunu çözme kapasitesi olduğunu biliyordu. Jaben birkaç dakika sonra ilaçlarla ve bir bardak suyla döndüğünde James çorbasını bitirmek üzereydi.
İki kaşık sonra çorba bittiğinde Jaben ilk önce suyu uzattı. James onun elinden suyu alıp ardından uzattığı ilk ilacı aldı.
"Tüm suyla iç."
James, diğerleri ne olacak diye soracağı sırada Aaron elinde sürahiyle içeri girdi. James hiçbir şey demeden bardaktaki tüm suyla ilk ilacı yuttu. Ardından diğer ikisini de aynı şekilde yuttuğunda Jaben onun elinden bardağı alıp Aaron'a verdi.
"Geri yat bakalım," dedi Jaben. "Uyku vakti."
James, itaat edip geri yatarken "Sakın çekinme," diyerek konuşmaya başladı Aaron. "Aşağıya in. Acıkırsan mutfağa gir. Kendin evin gibi rahat et. Ekranı açmak istersen farklı bir açılış emri yok. Açıl demek yeterli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galaxy of Torn: BETA
FantasyTorn Galaksisi'ne karanlık usul usul yayılmaya devam ediyorken dengeler değişmek üzereydi. ALFA'nın sonunda yeri bulunan Sultan Nersy yaşadıklarıyla kendisine bir yol çizecek ve bulunuşuyla önemli olaylara ön ayak olacaktı. Buz Yıldızı'nın araştırıl...