Bölüm 22: Buz Kırıntıları

4.4K 435 83
                                    

***

Soundtrack: Blake Neely – Oliver Returns/Thea Learns His Secret

***

Yolculuk ekibi Ledre'den çıkmak için son işlemlerini gerçekleştiriyorlarken askerler panikle hareket ediyorlardı. Onların bu olağandışı hali Einol'un dikkatinden kaçmadı ama sessiz kaldı. Bu saate kalmalarının nedeni kendisiydi. Eğer Milo ve James'in peşine düşmesiydi çoktan bir sonraki durakları olan Morda'ya ulaşmış olurlardı.

Einol, grubun gerisindeydi. Albay Malik, Einol'u aktif gezginlikten almıştı. Sadece izleyecek ve yolculuğun kalan kısmını geri kalarak tamamlayacaktı ama Einol cezanın bu kadarla kalmayacağını da biliyordu. Medu'ya dönünce alacağı cezaların yanında bu ceza devede kulak gibi bir şeydi.

Einol gergin bir şekilde iç çekerken grubun durmasıyla durmak zorunda kaldı. Einol neler olduğunu görebilmek için yan tarafa çekildi. Albay Malik en önde yetkili askerle hararetli bir konuşma yapıyordu.

Einol, kaşlarını çatarken kendi hallerinde birbirleriyle konuşan ekibin bu hararetli konuşmaya pek dikkat ettiği yoktu. Einol, bakışlarını Albay Malik ve yetkili askerden çekerek etrafına yönlendirdi.

Diğer askerlerin ellerinde kılıçlarıyla takındıkları görev ciddiyetiyle etrafta koşuşturmaları artmıştı. Einol, bu durumdan işkillenirken izlediği askerlerin arada yukarıya göz atmasından dolayı başını yukarı kaldırdı ve o an bulundukları durumun ciddiyetini kavradı.

Asteroitin yapay atmosferini kara bir bulut sarıyordu. Yıldızlar ve gezegenler kara bulutun etkisiyle görünürden çıkıyordu. Atmosfer nereye kadar dayanırdı Einol'un bir fikri yoktu ama bulutun sardığı kısımlarda yer yer çatlak oluşmaya başlamıştı. Einol, hızla davranarak en arkadan en öne Albay Malik'in yanına geçti.

Yetkili asker "Çıkışınız biraz gecikecek," derken Einol'u fark eden Albay Malik "Teğmen Sidelif lütfen yerinize..." dedi ama Einol araya girdi.

"Buradan çıkış yok Albay Malik," dedi yukarıyı göstererek. "Şuan bir saldırı altındayız. Atmosfer kırılmaya çalışılıyor."

Albay Malik, hızla yukarı baktıktan sonra bakışlarını "Neler oluyor?" diyerek yetkili askere indirdi. Asker Einol'a ve ardındaki artık durumun farkına varmaya başlayan ekibe çevirdi.

"Bunu üsse girip konuşsak daha iyi olacak."

Albay Malik ve bir Yüzbaşı olan yetkili asker üse ilerlemeye başladıklarında sınır tanımaz Einol bu sefer de onların peşine takıldı ama Albay Malik abisi değildi. Albay Malik ona dönerek "Sidelif," diye tısladı dişleri arasından. "Ekibin yanına dön."

Albay Malik, Einol'a ters bir bakış atıp ilerlemeye devam ederken Einol onun bakışları altında yatan anlamı görebildi. Albay Malik bakışlarıyla ona bu durumda kalmamızın kısmen sorumlusu sensin demişti.

Einol cezalarına daha fazla ceza katmamak adına geri çekilmek zorunda kaldı. Bir zamanlar Albay Malik'in en gözde öğrencisiyken şimdi bu halde olması kendi hatasıydı. Albay Malik'in abisinin peşine takılmasına bu kadar tepki göstereceğini pek düşünmemişti açıkçası.

Ekibin en önünde durdu ve yukarı baktı. Artık uzay görünmez olmuştu. Görünen sadece yoğun bir karanlıktı ve atmosfere baskı yaptığı yerlerdeki gri dalgalanmalardı. Panik olmamaya çalışıyordu ama atmosfer kırılırsa ne olacağını bildiğinden panik olma eşiğinde gidip geliyordu.

Einol, korkusunu geri plana atıp bilekranına emir vererek babasına bağlanmaya çalıştı ama frekans bağlantısı zayıf olduğu için bağlantı sağlanamadı. Bu onu paniğe düşürmedi çünkü ikinci bir alfernatifi vardı.

Galaxy of Torn: BETAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin