Zemheri ayları yaklaşan Medu'da öğlene doğru hafif bir yağmur çiselemeye başlarken Lasenter ve Clara bu çiseleyen yağmurda Hanedan Korusu'nun içinde ilerliyorlardı. Yağmurun yapraklara vuran ritmi bir melodi gibi yanlarındaydı.
Lasenter, o ritme bir ıslıkla eşlik ediyorken Clara gülümsemeden duramadı. Miles'ın ıslıkları aklına gelmişti ve çaldığı hep aynı ıslık; Karanlığın Güzelliği.
"Neden gülüyorsun bakalım?"
"Hiç," dedi Clara ve ardından "Baba Karanlığın Güzelliği diye bir şarkı varmış biliyor musun?" diye sordu.
"Bilmez olur muyum hiç," dedi Lasenter hemen. "Ne yıldı ama? Ortalık kaynıyordu. Torn'un her bir gündemine oturmuştu. Sen nasıl duydun bu şarkıyı? Hala hitlerde mi yoksa?"
"Hitlerde mi bilmiyorum," dedi Clara. "Yüzbaşı Miles söyledi böyle bir şarkı olduğunu."
Lasenter, şimdi yüzüne bir gülümseme otururken Yüzbaşı Miles'ın Karanlığın Güzelliği'ni şarkıdaki anlamda söylemediği gayet açıktı. Lasenter, ne kadar bu durumu irdelemek istese de bu bir baba kız anıydı bu yüzden "Başka Torn şarkısı biliyor musun?" diye sordu.
"Bilmiyorum," dedi Clara. "Nersy ile ekranları izlerken duyduklarım var ama hiçbiri yer etmedi."
"O zaman sana bir konser vereyim ben," dedi Lasenter gülerek. "Sesim güzeldir."
"İşte bunu biliyorum," dedi Clara heyecanla. "Annem sesinin güzel olduğunu ve ona şarkılar söylemeyi çok sevdiğini söylemişti."
"Aslında beraber şarkı söylemeyi severdik," dedi Lasenter keyifle. Onun sesindeki heyecan kendisini olduğundan daha çok keyiflendirmişti. "Geçiş Ormanı'nın dili olsa da konuşsa."
"Geçiş Ormanı mı?" diye sordu Clara hayretle.
"Açık alanda buluşamayınca en makul yer orasıydı buluşmak için," dedi Lasenter sırıtarak. "Hadi annenle söylemeyi en çok sevdiğimiz şarkıyı öğreteyim sana."
Clara, heyecanlanırken Lasenter sanki o anlara giderek "Göz göze geldiğimiz ilk an biliyorduk ikimizde kıyamet günü olduğunu," diye mırıldandıktan sonra Clara "İçimizde yükselen hislerin ölüm meleği için bir ziyafet olduğunu," dediğinde Lasenter hayretle kızına baktı.
"Hani Torn şarkısı bilmiyordun sen?" diye sordu.
"Bildiğimi bilmiyormuşum," dedi Clara gülerek. "Annem küçükken söylerdi bana ninni diye."
"Dara seni ninni diye bizim şarkılarımızla büyüttü o zaman," dedi Lasenter tebessüm ederek.
Mor Salkımlı Ağaçların yanına gidene kadar şarkılarla geçen eğlenceli zamanları oraya vardıkları an daha duygulu bir ana evrildi. Beşer tane karşılıklı olarak sıralanmış on tane ağacı uzaktan gördüğünde hayranlıkla doldu bakışları.
Maruz kaldığı gaz yüzünden uykusundan yeni kalkmış birinin halsizliği vardı üzerinde ama gördüklerinin güzelliğiyle sanki kalmamıştı o halsizlik. Koşarak o ağaçların arasına girdi. Yere kadar uzanan, birbirine dolanan bu salkımlar mor bir tünel gibiydi ve bu tünelin sonundan Cevi Kaynağı'nın kolu geçiyordu.
Clara hayranlıkla başını yukarı kaldırdığında yüzüne salkımların arasından sıyrılan birkaç yağmur damlası düştü. Tatlı açık bir mordu. Clara etrafında dönerek kendisini gülümseyerek izleyen babasına döndüğünde "Burası çok ama çok güzel," dedi mutlulukla. "Ama gece daha güzel olduğunu düşünüyorum. Kaynağın parlaklığı muazzam yapıyordur burayı."
"Yalan söylemeyeceğim gece daha güzel."
"Ama o zaman neden gece gelmedik?" diye sordu Clara dudaklarını sarkıtarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galaxy of Torn: BETA
FantasyTorn Galaksisi'ne karanlık usul usul yayılmaya devam ediyorken dengeler değişmek üzereydi. ALFA'nın sonunda yeri bulunan Sultan Nersy yaşadıklarıyla kendisine bir yol çizecek ve bulunuşuyla önemli olaylara ön ayak olacaktı. Buz Yıldızı'nın araştırıl...