Bölüm 3: Suqe Zindanları

5.4K 428 84
                                    

***

Soundtrack: Ramin Djawadi – Mother Of Dragons

***

Nersy karanlık zindanda ilk önce samandan yapılmış üzerine bir örtü atılmış yatağa oturdu ama batan samanlardan rahatsız olduktan sonra yatağın yanına yere çöktü. Gözlerinden sakin sıcak gözyaşları akarken üşüdüğünü düşünmemeye çalışarak öylece karşı duvara bakıyordu. Yatağın üzerindeki örtüyü üzerine aldı ama o da tenine batarak kaşıntı yaptığı için örtüyü aldığı gibi tekrardan yatağın üzerine geri koydu.

Gero zindanın kapısında duruyordu. Görevini oldukça ciddiye almış bir muhafızdı. Gero'nun gözlerinde hala onu kandırıp gittiği için kızgınlık olduğunu görüyordu Nersy.

İç çekerek titremesini bastırdı. Can sıkıntısından gümüşi sarı saçlarındaki örgüleri çözmeye başladı. Saçları çözüldükçe önüne dökülüyorken bir yandan da gözyaşları akmaya da devam ediyordu. Ağlamak ruhuna iyi geliyordu. İçi buradayken daha rahattı. En azından yandaşlar onu geri aldıklarında zindana, soğuğa, açlığa hazır olacaktı.

Niçin kaçırıldığını da anlayabiliyordu Nersy. Birkaç saattir oturduğu bu zindanda anlaması kolaylaşmıştı. Hükümdar'a, abisine bir mesajdı bu. En çok koruduğun şeyi bile kaçırdık, diyen bir mesajdı.

O Hükümdar abisini en üzgün anlarında bile güldürebilirdi. Ama şimdi savaş kapıdaydı, her şey tehlikeli ve karanlık bir hal alıyordu ve Nersy abilerinin yanında değildi. Nersy 3 tane her biri ayrı bir korumacı olan abilerinin yaşam enerjisi olduğunu biliyordu. Yine de bildiği bir şey daha vardı. Abilerinin o yaşam enerjisini geri almak için her şeyi yapabileceklerini biliyordu. Başarsalar ya da başaramasalar bile bunu bildiğinden içi rahattı.

Zindanda sessizlik ve üşümekle geçen saatlerin ardından Nersy duyduğu sesle irkilip gözlerini açtı. Başını sert samandan kaldırıp hafif ışıkta gözlerini kısarak sesin geldiği yere bakarken zindanın açılan demir kapısından elinde bir tabak ve bardakla giren Tha'yı gördü.

"Tha," dedi sıcak sesiyle.

"Sultanım," dedi Tha elindekileri yatağa bırakıp onun yanına çökerek. "İyi misiniz?"

"Çok iyiyim," dedi Nersy. "Öyle acı çekiyormuşum gibi bakma bana. Kendi isteğimle buradayım ve inan daha mutluyum."

Tha iç çekti ve Nersy'ye bakarken isyan eden bir sesle "Ama siz zindana ait değilsiniz," dedi. "Siz Sultan'sınız burada olmamanız gerekiyor."

"Biliyorum Tha," dedi Nersy onun getirdiği sudan içerken. "Zindanda olmamam gerekiyor ama yukarıda da olmamam gerekiyor. Benim Siharc'da olmam gerekiyor ya da Rageskum'da. Suqe'de olmamam gerekiyor. Benim ailemin dizinin dibinde olmam gerekiyor."

Nersy'nin gözleri doldu. Gözyaşları ile savaşırken bakışları buğulanarak Tha'ya bakıyordu.

"Seni hiç unutmayacağım Tha," dedi Nersy çatlamış sesiyle. "Eğer bir şansım olurda buradan kurtulur evime dönebilirsem seni yanıma aldırmak isterim. Sen de bunu ister misin?"

Tha gözleri istekle aydınlanırken "Elbette isterim Sultanım," dedi heyecanla. "Sizin cariyeniz olmak benim için bir onur."

Nersy onun sevinciyle gülmüş ve sağ gözünden kaçan bir damla yaşı elinin tersiyle silmişken "Hadi git artık," dedi. "Burada fazla durma. Üşümeye başladın bile."

"Ama siz de üşüyorsunuz," dedi Tha sıkıntıyla.

"Ben alıştım kaç saattir buradayım. Hadi git."

Galaxy of Torn: BETAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin