Kimim ben?

99.4K 686 154
                                    


Yatağıma oturmuş şu kısacık süreçte neler yaşadığımı düşünüyordum.

Değişmiştim. Hem de çok.

Değişmek doğal ama bu kadar çabuk ve çok değil.

Sağlık meslek, lisesi hemşirelik bölümüne giden son sınıf bir kızım. Çoğu kişi güzel olduğumu söyler ama tabi ki bunu kabul etmiyorum. Ne ara bir kadın oldum, ne ara sevgilim oldu, ne ara ona bu kadar çok kandım bilmiyorum. Seviyordum galiba ama. Aşka inanmayan biri olarak gayet doğal bu yargılamaya düşmek.

Ygs-lys ye hazırlanan sıradan bir ergen olmam gerekirken, onunla bununla dolaşıyordum. Aslında gayet terbiyeli ve mesafeli bir kızım. Yedi tane abi olarak gördüğünüz mahalle arkadaşlarınızla 8 yıl geçirince, her iğrenç olaya doğal her erkeksel konuya da dahil oluyordunuz. Erkeklerle daha rahat ve doğal olabiliyordum. Kızlarla da samimi arkadaşlık kurabilen biriyim ama doğal olamıyorum. Oyunları seven bir kız doğal görünmüyor insanlara nedense.

Rahat bir şekilde büyüdüm. Ankara'da gece saat üç gibi, sokakta bir parkta, dört tane erkekle dolanabilecek kadar rahat evet.

E annesi babası yok mu bu kızın? Elbette var. Babam ben iki yaşımdayken öldü. O günden sonra annemde sürekli çalışıyordu. Birbirimizi görmüyorduk bile. Zaten bizim çocukları da tanıyordu o yüzden ses etmezdi. Onun dışında annemler yedi kardeş ve çok sevdiğim annem olarak gördüğüm bir teyzem ve kızları (ablalarım) var işte.

Şu anki durumumu çocuklar öğrense ağzıma sıçardı kesin. O yüzden ne konuşacak arkadaşım vardı ne de yapabileceğim birşey. Kasıklarımdaki bu ağrı, aklımda yaptığım en büyük hata olarak kalacaktı. Ve bunun ne telafisi vardı ne de zamanı geri almak mümkündü. Ama bundan sonra yapmam gereken şey;

İçimde susmak bilmeyen ve daha çok zevk bekleyen sürtük sesimi susturmak olmalıydı. Bunu başarırsam Nobel ödülümü bekliyorum.

Elleri kalçalarımı sıktı sertçe, aynı zaman da boğazımı emiyordu. Boğazımı hafifçe ısırmasıyla başımı yaslandığım duvara yatırdım ve ağzımdan çıkan inlememe engel olamadım. Dağınık saçlarına ellerimi geçirip sertçe çektim. Hırlamasıyla simsiyah gözlerini bana dikmesi bir oldu. Pis pis sırıtıyordu, bense onun erkekliğinin kasıklarıma değmesiyle deliriyordum. Durmalıydım. Çok hızlı gidiyorduk. Sertçe dudaklarıma kapanmasıyla ona karşılık vermekte gecikmemiştim. İstiyordum. Kim olsa bu kadar şeyden sonra isterdi.

"Benim olacaksın." Dedi hırıltıyla. Karanlık odada duvarın pürüzlerini ve soğukluğunu hissederken dillerimizi buluşturdu.

Telefonumun çalmasıyla gözlerimi araladım. Güneşten dolayı gözlerimi açamıyorum. Kasıklarımda hissettiğim ağrıyla kendime geldim. Bugün pazardı ve sabah sabah telefonum çalıyordu. Tabi yaşadığım geceyi rüyamda görmemin verdiği iğrenç ucuzluk duygusunu hesaba katmıyorum bile. Yastığın altından telefonumu aldığımda kim olduğuna bakmadan açtım ve kulağıma koydum.

"Günaydın güzelim."

" Sabah sabah uyandırılır mı insan aşkım? Çok ayıp."

" Ayıp yatakta olur tatlım. Ayrıca saat on bir hadi kalk bakalım uykucu. Kahvaltı yapalım beraber. Kadınımı çok özledim."

Kadınım...

Kadınım demek bu kadar kolaydı işte. Her şey bu kadar basit değişmişti. O sert, ulaşılmaz çocuk gitmiş yerini sahiplenici, düşünceli aşk böceği gelmişti.

"Hmm patates kızartması olursa tabi kiiiiii. "

"Ellerimle kızartıyorum şimdi balım. Bekliyorum çok geç kalma" dedi ve kapadı telefonu.

BEDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin