Bana çarpan cüsseyi görmek için kafamı eğmem gerekiyordu. Boynuma denk gelen kızın ağladığını görmek garip hissettirmişti. Mavi sulu gözlerinin beyaz kısmı kızarmış,boncuk boncuk bakıyordu. İnsanın sahiplenesi "tamam geçti, artık ben buradayım." diyesi geliyordu. İstemsizce nefes aldığımda kokusu burnuma doldu. Tarifi imkansız, eşsiz, tutsak edici kokusuyla dumura uğramıştım. Karnına sardığı eliyle tüm acılarını sırtlamaya çalışıyor gibi görünüyordu.
Kim böyle masum bir kızın canını yakar ki? Diye geçirdim içimden. Bana çarptığını fark etti ama hiçbir şekilde kıpırdamadan duruyordu. Önünden çekilsem yoluna devam ederdi ama sanki ne yapması gerektiğini bilmiyormuş gibi görünüyordu.
Silkelenip kendine geldi ve bakışlarını benimle buluşturdu.
Bu oydu!
Hayatımda benden hiçbir şey istemeyen, tek aile üyemin tek istediği şeydi.
Getirmemi istediği kişi karşımda duruyordu.
Her ne kadar amcamın işlerinden uzak dursamda hayatımda istediği tek şeyi yerine getireceğimi söylemiştim.
Ama karşımda duran Masal Kurtoğlu'nu amcama götürmeye gönlüm razı olmuyordu.
Bu kadar masum bir kızın amcam gibi tehlikeli bir adamla ne işi olabilirdi ki?
Hakkında araştırma yapmıştım. Demir'in sevgilisiydi. Onu bu kadar özel yapan Demir'di. Ama fotoğraflarda bu kadar güzel ve masum görünmüyordu.
"Yardımcı olabilir miyim?" diye sorduğumda niyetimin ne olduğunu anlamaya çalıştığı her halinden belliydi.
Acaba sarhoş muydu? Yalnız mıydı ? Barın kapısından koşarak çıkmasına sebep olacak neden neydi?
Ağlamaktan şişmiş dudakları titreyince dikkatim dudaklarına yöneldi. Başını olumsuz anlamda salladı. Belliki sesini bulamamıştı.
Oysa böyle bir afetin sesini duymak için her şeyi yapardım.
Kapının orada hareketlilik olunca açılan kapıya ve Angel'ın sahibi Deha'ya baktım.
Amcamın ortaklarından biriydi ama amcam tabiki ondan daha güçlüydü. Tek varisi olarakta beni istiyordu ama ben o tarafa karışmamakta kararlıydım.
"Masal kendine zarar vermeni istemiyorum." dedi Deha korkarak. Masal'a yaklaşmaya korkuyordu. Masal ise bakışlarını bana odaklamış yüzümü inceliyordu.
Ona bakarak gülümsedim. Böyle bir kız kendine neden zarar vermek isteyebilirdi ki?
"Niye? Sen ruhumda daha büyük yaralar aç diye mi?" dediğinde karşımdaki küçük beden, dilim tutulmuştu.
Onun sesi duyduğum en melodik, en ahenkli, en güzel şakıyan kuşları bile kıskandırabilecek tondaydı. Gözlerim onun gözleriyle şaşkınlıkla buluştuğunda oda bana dudakları aralık bakıyordu.
Ama en şaşırtıcı ve nefes kesici olan ise karşımdaki kızın beş yaşında "Ben cosmos'um!!" diye bağıran kız olmasıydı.
"Cosmos?" diye mırıldandım istemsizce.
Ama o duymadı. Deha'ya olan hırsından yanımdan kokusunu bırakarak geçip gitti.
Neden kalbim bu kadar hızlı atıyordu?
Ben nasıl bir kızdan tekrar bu kadar etkilenebiliyordum?
Hayır adamım bu kızdan uzak duracağım! Tekrar bir kız ile uğrasamam!
Hızlı ve minik adımlarla, ellerini yumruk yapmış karanlıkta kaybolan siluete tekrar baktım.
Dengelerimi yıkan, benliğimi sarsan, küçük yıkılmış bedene..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEN
ChickLitBedenim benim değildi artık. Bu tanıyamadığım vücûd benim olamazdı. Peki sahibi kimdi? (+18) (19.01.2016 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır. )