Hiç bir insanı hayal kırıklığına uğratmanın vicdan azabını yaşadınız mı?
Peki en sevdiğiniz insandan adınızı buz gibi bir sesle duymanın soğuk su etkisi yaşatmasını?
Duyduğum sesle ağlamak istiyordum. Ne kadarını görmüştü? Neleri biliyordu? Özellikle Demir'den sonra bu kadar kısa sürede başka biriyle görmesi ne düşündürtmüştür?
Ucuz? Kaşar? Şeref yoksunu? Beş para etmez?
Hızla bulunduğum vücuttan inip üstümü düzeltmeye çalıştım. Ne zamandır bizi izliyordu? Savaş sert ve anlamaz, hatta umursamaz gözlerle bize bakıyordu. Ne diyecektim?
'aaa selam bizde tam eğlenecektik şimdi mi?'
Peki iç sesim neden bu kadar karamsar düşünüyordu? Yoksa uzun zamandır böyle mi hissediyordum? Gerçekten ben böyle düşünüyorsam dışarıdan nasıl görünüyordur kim bilir? Kolumdan sertçe tutup dışarı doğru çekiştirdi. Sıkıyordu. Canımı acıtıyordu. Bana çok sinirlenmişti biliyordum. Tabi ki sinirlenecek sonuçta beni korumak istiyordu. Çıkışa geldiğimizde kolumdan iterek karşısına geçmemi sağladı. Gözlerindeki duygu neydi?
Öfke? Kızgınlık? Tiksinme? Yoksa acıma mı?
"Masal.." diye fısıldadı. Gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalışıyordu. Yoksa gerçek anlamda bana zarar verebilirdi. Birden karşıma geçip sinirle bağırmaya başladı.
" Ne yapmaya çalışıyorsun Masal?!"
"Tamam anlıyorum İris'in Demir'in ölümü ağırdı ama bu kadar düştün mü sen?"
"Annenle kavga etmiş olman ondan kaçmanı mı gerektiriyor? Demir'in evi olmasaydı ne yapacaktın? Onu geçtim annen seni ne kadar merak etti ne hallere düştü biliyor musun Masal?!"
"Nerde benim tanıdığım Masal? Güçlükleri yüzleşerek aşan, kendini bilen Masal nerede?!"
"Neden bu kadar değiştin? Bir fahişe gibi tanımadığın bir adamla yaptıklarına bak!"
"Tiksinmiyor musun kendinden Masal?!"
"Önce Emre'nin koynunda çıkıp aradan üç gün geçmeden Demir'e, daha Demir'in acısının üstünden bir ay geçmeden başka birinin koynuna girecek kadar midesiz misin?!" ağır geliyordu. Göz yaşlarım sicim sicim gözlerimden akarken içimde, bilinç altımda yatan gerçekler birer birer gün yüzüne çıkıyordu.
"Canın yanıyor diye bu kadar küçük düşmek zorunda mısın?"
"Fahişe bile bir amaç için yaparken bunu benim masum Masal'ım bu kadar iğrençleşemez."
" Söyle şimdi hangi yüzle bakacaksın bana Masal!?"
"iki gün sonra gittiğimde bendeki bu karakterini nasıl değiştireceksin?"
"Hah doğru ben gelmesem gittiğimi bile bilmeyeceksin. İşte bu kadar kör ve aptalca davranır oldun."
" Şimdi ne bok yersen ye. Bundan sonra kıçını toplamayacağım. Bundan sonra benim için Masal Demir'le birlikte öldü!" dedi ve arkasını dönüp gitmeye başladı.
Üşüyordum. Soğuk tüm tenime değerken bu sefer onu gerçek anlamda kaybettiğimi fark ettim. Sesim çıkmıyordu. Gitmemesi için, beni alıp evime götürmesi için bağırmak istiyordum ama sesim çıkmıyordu. Dizlerimin üstüne çöktüm. Sokakta kalmış bir orospudan farkım yoktu. Ne demişti?
'Fahişenin bile bir amacı var '
Gerçekten bu kadar değersizdim artık. Bu beden benim değildi. Ama ruhum bedenimden daha kirliydi. En küçük zorlukta yerden kalkmak yerine daha çok yere yatmaya başlamıştım. Gidiyordu. Ve ben artık onun için bir Fahişeden bile daha değersizdim. Affeder miydi beni? Yağmur yağmaya başlamıştı. Ben yerde sırılsıklam oluyordum ama umrumda değildi. Ne zamandan beri başkasına sığınır olmuştum? Masal ne zamandan beri bu kadar acizdi? Sarhoşluğumdam eser kalmamıştı. Gerçekler birer tokat gibi yüzüme vurmuştu. Şuan en ufak hücreme kadar ayıktım. Arkasından sadece bakabiliyordum. Fiziksel acı bile unutturamazdı bu acıyı bana. Arkamdan bir el omzuma dokunduğunda ani bir refleksle geri çekildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEN
ChickLitBedenim benim değildi artık. Bu tanıyamadığım vücûd benim olamazdı. Peki sahibi kimdi? (+18) (19.01.2016 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır. )