Yattığım dağınık siyah çarşaflar arasından gözlerimi açtım. Aynanın üstündeki saate baktığımda daha altıyı gösteriyordu. Aynanın olduğu çekmeceye doğru ilerledim. İç çamaşırlarımla yatmıştım gene. Yerin ve havanın soğukluğu tüm tüylerimin diken diken olmasına neden oldu. Çekmeceyi açtığımda birkaç kağıt parçası, birkaç sigara paketi buldum. Alt çekmecede sıra sıra dizilmiş zippolar vardı. Hepsi birbirinden güzel ve pahalı duruyordu. Sağ arka da gözüme çarpan siyah metal şeyi aldım ve bir çakı olduğunu gördüm. Mat siyahtı. Demir benim gibi siyaha aşıktı. Çakıyı düğmesine basıp açtım.
Ucu keskin duruyordu. Parmağımı keskin tarafına getirdim ve bastırdım. Hiç zorlanmadan parmağımı kesmişti. Kanamaya başlayan parmağımdan damlalar komidinin üstüne düşüyordu. Aynada kanayan ve havada olan ucu kana bulanmış bıçağa bakıyordum. Kan parmağımdan süzülürken ben transa geçmiş bir şekilde aynadan parmağıma bakıyordum. Neden izliyorum? Kan kokusu burnumu doldurduğunda Demir'in kanının kokusu geldi aklıma. İyice kafayı sıyırıyorum galiba. Çakıyı geri bırakmak istemedim ve kapayıp yanıma aldığım küçük çantaya götürdüm. İçine attım. Artık ne işime yarayacaksa.. Hala kanayan ama kanaması yavaşlamış parmağımı dudaklarıma götürdüm ve gözlerimi kapatıp emdim. Evet bu tadı seviyordum. Sırf bu yüzden dudaklarımı soyduğum çok olmuştu. Daha vaktim bol olduğu için Demir'in banyosuna girip o kocaman küvette duş aldım. Hayat devam ediyordu. Ama ben eksiktim. Çıkınca bilerek Demir'in havlusuna sarıldım. Pantolonumu geçirip üstüme tşört olmadığı için Demir'in dolabından siyah bir tşört aldım kendime. Büyük olmuştu biraz ama olsun. Demir'in dolabını bir ara incelemem gerektiğini aklımın bir köşesine koydum. Eye liner çekip saçlarımı fön çekerek kuruttum. Staja gitmeye hazırdım. En azından kafam dağılır diye düşündüm. Dünkü siyah el çantamı alıp İris'in odasından çanta bakmaya gittim. Ufuk burda yoktu. Siyah bir çantaya çantamı boşaltıp yanıma aldım ve spor ayakkabılarda aldım. İris'e bu konuda teşekkür etmeliyim çünkü daha üzerinde etiketi bile duran kıyafetler vardı dolabında..
Aşağı indiğimde Ufuk elinde gazete kahvaltı yapıyordu. Takım elbise giymişti.
"Sonunda inebildin ufaklık." dedi kafasını kaldırmadan.
"Sana da günaydın Ufuk." dedim sandalyeye otururken. Tonton teyze geldi ve bana bir servis açtı.
"teşekkür ederim tonton teyzem." dedim oda büyüüük bir gülümseme gönderdi bana
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEN
ChickLitBedenim benim değildi artık. Bu tanıyamadığım vücûd benim olamazdı. Peki sahibi kimdi? (+18) (19.01.2016 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır. )