Soru bankasının üstüne koyduğum kafamı zar zor kaldırdım. Yanımdaki dolabın kapağında gördüğüm yansımamdan kitabın izi çıkmıştı. Yanağımda siyah siyah harfler vardı.
Hoflayarak tekrar baktım sadece iki soru çözebildiğim sayfaya.
"Bana gerçekten hiç yardımcı olmuyorsun. Çok klişe bir şey yapıp 'kendi sorunlarını kendin çöz artık' diyeceğim sana kitapçık" diye kitapla konuştum. Yatağın üzerinde tabletle oynayan Kaan (erkek kuzenim ) bana baktı.
"Masal iyi misin? İyi değilsin sen ya başladın gene eşyalarla konuşmaya." diye ateşimi ölçtü 11 yaşındaki çocuk.
"İyiyim ya ben yok bir şeyim. Hem gayet normal bu." dedim kitabı göstererek. Gösterdiğim kitaba baktı ve sonrada umutsuzca bana döndü.
"Evet kitabın normal olduğunu biliyorum ama senin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim." dediğinde yüzümü buruşturup kalktım sandalyeden ve ablamın yanına geçtim.
Tabi ki gene üçlü koltuğa uzanmış telefonuyla angry birds oynuyordu. Başka ne yapabilir ki?
Halının üzerine kendimi bıraktım yavaşça.
"Sıkıldıııım" diye böğürdüm ablama. Cidden sıkılınca çok anormalleşebiliyorum. Tabi bunda biraz da sahip olduğum tüm nöronlarımı dersle yakmamın katkısı yok değil.
"Bir kahve yapta içelim Masal ya." dedi. Kahve bağımlılığımın ablamdan geldiği doğrudur. Her gün mutlaka bir bardak kahve içmezsek olmaz.Tabi ablamda filtre kahve makinası olduğu için çok nadir türk kahvesi içeriz orası ayrı.
Sürüne sürüne yerimden kalkıp mutfağa ilerledim. Kahve her şeyin çözümü tabi..
Çekilmiş aromalı kahveyi filtrenin üstüne koydum ve su haznesine iki büyük kupa kadar su koyup makineyi çalıştırdım. Cezveye iki kupalık süt koyup kaynamasını bekledim. Bardakları hazırlarkende ablam geldi telefonuyla ve sandalyeye oturdu. Tabi telefonuyla birlikte.
Makine, kahvenin hazır olduğunu tüm mahalleye duyurmak istercesine ötünce dayanamayıp fişini çektim ve eşit şekilde kahveleri ablama anneler günü ve doğum gününde hediye olarak aldığım Star Wars ve Harry Potter'lı kupalara koydum. Kaynayan sütü de ilave edip karıştırdım ve ablamın önüne ve oturacağım sandalyenin önüne koydum kahveleri. Gene çok yetenekliyim lanet olsun. (Hiçbir şey yapmadı.)
Ablamda benim gibi çikolata canavarı olduğu için abur cubur çekmecesinden çikolata çıkardı ve eşit parçada böldü. Çikolatamda bir ısırık alıp dilim yana yana kahvemden bir yudum aldım.
"Masal?" dedi ablam telefonu kilitleyip masanın üstüne koyduğumda.
"Efendim?" diye ona döndüm.
"Neden bize sevgilin olduğunu söylemiyorsun?" dediğinde tükürüğüm boğazıma kaçıyordu. Doğruyu mu söylesem yoksa kıvırsam mı? diye düşünürken bana meraklı gözlerle bakan ablama dayanamadım.
"Çünkü eğer söyleseydim çok fazla ayrıntı isteyeceksiniz." dedim. Biliyordum. Daha önce tecrübe etmiştim bu durumu. Emre'yi öğrendiklerinde her seferinde beni sıkıştırıp bir şeyler öğrenmeye çalışıyorlardı ve bu çok rahatsız edici bir durumdu.
"Söz sıkıştırmayacağız ya anlat işte." diye teşvik etti. Ah benim sevgili ablalarım canları sıkıldıkça bana sarmaları yok mu....
"Pekala şöyle genel bir şeyler anlatabilirim belki." diye fısıldadığımda beş yaşındaki çocuk gibi ellerini çırptı.
"Hahahah Feryal (kardeşi- küçük ablam) ilk ben öğrendiğim için çatlayacak." dedi hain bir ses tonuyla.
"Seni öldürecek." dedim umutsuzca bakarak ona.
![](https://img.wattpad.com/cover/60279666-288-k809693.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEN
ChickLitBedenim benim değildi artık. Bu tanıyamadığım vücûd benim olamazdı. Peki sahibi kimdi? (+18) (19.01.2016 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır. )