Üvey Bölümünü göremeyenler için

5.7K 92 0
                                    

Üvey bölümünü göremeyenler var. Çok sıkıntı yaşadım bölümün aynısı bu bölümde vardır yeni bölüm değildir. 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"S-senin burada ne işin var?" dedim hayretle.

"İnsanlar tatile gelemez mi?"

"Gelirler,gelirler elbette ama Antalya'ya, hadi Antalya'ya geldin aynı bara, hadi aynı bara da geldin aynı masaya gelmen garip! Neden geldin?" dedim biraz üsteleyerek.

"Deha ile konuşmaya geldim." dedi oldukça rahat bir hareketle.

"Deha ile konuşmak için Ankara'dan Antalya'ya mı geldin?"

"İzmir'de yaşayan biri olarak Ankara'ya da gelmiştim."

"Birini kaybettiğin için Ankara'ya geldiğine eminim." dedim tek kaşımı kaldırarak.

Gözlerinde önce hüzün yerleşti. Sonra o hüznün yerini şefkat aldı. Başını hafif sağa eğerek bana gülümsedi.

Bu adamdan korkmuyordum. Bu adam istemsizce bana güven veriyordu. Belki de kokusu beni yanıltıyordur.

"Ve o kaybettiğim kişi bana üvey kız kardeşimi getirdi." dediğinde beynim bedenimi terk etmişti. Söylediği kelime boş kafatasımda bir o yana bir bu yana çarpıyordu.

"Ne?" dedim fısıldayarak.

"Tanıştığımıza memnun oldum Masal. Ben Yavuz Kurtoğlu."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Zaman durmuştu. İşlemesinin de bir anlamı yoktu zaten.

Yaşadığım şokun etkisiyle bana elini uzatan adamın bir eline birde yüzüne baktım.

"N-Nasıl?" dediğimde aslında cevabı biliyordum. Beynim yavaş yavaş yerine geliyordu.

Elini sıkmayacağımı anladığında içkisine götürüp bir yudum aldı. Karşımdaydı işte. O sürekli kaçtığım baba tarafından birisi karşımdaydı.

Beni evime bırakan, mezar arkadaşım üvey ağabeyimdi. Benzemiyorduk. Tek ortak noktamız göz rengimizdi.

Açelya bile şok olmuş nasıl davranacağını bilmiyordu. Masada çıt çıkmıyordu.

"Yeter. Gerçekten yeter. Daha fazla olay kaldıramayacağım. Bir gün içinde hepsi çok fazla." diyerek ayağa kalkmaya çalıştım ama başım döndüğü için geri oturmak zorunda kaldım.

Bize doğru elinde tepsi ile gelen taş garsonu görünce ayaklandım ve masadan destek alarak masanın yanına geçtim. Taş çocuktan tutunarak elindeki tepsiden bir viski alarak kafama dikledim ve tepsiye boş bardağı koydum. Başım dönüyordu. Taş çocukta düşmeyeyim diye belimden tutuyordu.

Viskinin yakan etkisinden dolayı tıslayarak

"Ne kadar boktan bir gün." dedim. Ve daha ne yaşayabilirim derken hayatımın yanılgısını yaşadığımı nerden bilebilirdim ki?

Bize doğru sesini duymaya tahammül edemediğim sesiyle cırlayarak, o topuklularla nasıl koştuğunu bilmediğim şekilde koşarak gelen kıza baktım.

Ama beni asıl dumura uğratan ve başka bir şok geçirmemi sağlayan şey ise kızılın söyledikleriydi.

"Dehaaa,abiii..."

"Abi derken?" diye hızla masaya baktığımda Yavuz ayağa kalkmış gülümseyerek kızıla sarılıyordu.

"Cadalozum." dedi sarılırken. Nasıl yani şimdi kızıl?

BEDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin