Hiçbir şey demeden gitti.
Nereye, neden gitti?
Onu ilk ve belki de son defa tanıma fırsatım vardı oda daha demin yok oldu. Biz biraları bitirmiş benim dediğime uyarak Jack Daniel's ile devam ediyorduk. Fakat kafamı fazla dağıtmak istemiş olacağım ki. Durmadan içiyordum. Mert tepkilerimi ölçmek ister gibi sürekli beni izliyordu. Abilik iç güdüsü işte. Hırkamı çıkarmış üstümdeki bluzla kalmıştım evet bluz biraz dardı ama ne yapayım çok sıcak olmuştu. Tabi bunda biraz da alkolün etkisi olabilir ama sadece biraz. Garson sarışın sürekli bana bakıp duruyordu. Rahatsız olmuştum ama kavga çıkarmaya gerek yoktu. O yüzden bizimkilere bir şey demedim. Ve tipik Masal sesli bir şekilde (masada ki herkesin duyacağı şekilde)
"Çişim geldiiiiii" diye bağırdım.Burak
"Güzelim. Çişin geldiyse bunu bizle paylaşmana gerek yok. Gidip yapabilirsin." dedi.
"Çekilin diye dedim zaten salak sanki ben bilmiyorum" dedim dil çıkararak. Ayağa kalktığımda başım dönse de dengemi sağlayabildim. Ali
"Yürüyebilecek misin" dedi kolumu tutarak. Bende başımı sallayıp
"Evet yürümeyi bebekken öğrendim" dedim kendimi bilmiş bilmiş. Tamam çok şaşırtıcı bir şekilde takılıp düşmeden tuvalete gittim.
Tuvalette tipime bakınca henüz dağılmadığımı gördüm. Aklımı kurcalaması gereken düşünceler ayrılığım olması gerekirken benim aklımda Demir'in bakışları, dudakları ve köprücük kemikleri vardı. Onu düşününce aklıma direk siyah geliyordu.
Gece gibi. Sessiz, karanlık, tenha ve korkunç ama bir o kadar huzurlu.
Bunları düşünerek tuvalet ihtiyacımı giderip. Ellerimi yıkadım. Doğal değildi her Demir'i düşünmemde sıcak basıyordu. Suyla boynumu serinletirken tuvaletin kapısından içeri Sarışın garson girdi. Üzerinde önlük yoktu. Bu demekti ki vardiyası bitmişti.
"Temizlemek için mi geldin? Ben de tam çıkıyordum" dedim kapıyı işaret ederek.
"Hayır vardiyam bitti. Tuvalete girdiğini gördüm. Konuşmak istedim ve geldim" dedi. Rahat bir şekilde. Çok rahat bir şekilde.
" Kızlar tuvaletin de mi? Çıkmamı bekleyebilirdin?" dedim.
"Dışarısı gürültülü ve burada bizi kimse rahatsız etmez"
"Farkında mısın bilmem ama kızlar tuvaletindeyiz. Yığınlarca kişi girip çıkıyor?"
"Eğer kapıda bozuk tabelası asılı değilse haklısın güzellik." Dedi ve iğrenç bir sırıtış sergiledi. Korkunçtu evet. Ama bana doğru yaklaşması daha korkunç. Bana her adım atışında ben bir adım daha geriliyordum. Yaklaştıkça göz altlarında ki morluğu farkettim. Uykusuz muydu? Hasta? Aklıma gelen fikirle daha çok korktum. Uyuşturucu?
"Merhaba ben Masal öyleyse " dedim omuz silkerek ve elimi uzattım. Başta ne yaptığımı ölçmek istediği için duraksasa da sonra büyük bir mutlulukla
"Ben de Halil memnun oldum " dedi. Yüzünde ki sırıtış çok bariz bir şekilde belli oluyordu. İşin tuhaf yanıysa elimi bırakmamış olmasıydı.
"Sigara içmek istiyorum. Dışarı çıkıp tanışalım mı?" dedim. Buradan acilen çıkmalıydım.
"Burada da içebilirsin. Kimse bir şey demez" dedi yüz hatları sertleşerek.
"Sigaram yanımda yok." Neden kokoş kızlar gibi telefonu yada çantamı tuvalete de giderken almam ki? Aptal kafam. Gerçi her zaman başıma böyle birşey gelmiyor ya.
"Al" dedi ve ceketinin iç cebinden sigara pakedini çıkardı. İşte şimdi sıçmıştım. Düşün Masal düşün. Ne yapabilirsin.
"Kaybedecek neyin var ki?" dedi kendinden tiksinen tarafım.
"Bedenine zaten başka biri sahip olmadı mı?" Bedenime birinin sahip olmuş olması şuan tecavüze izin vermem gerektiği anlamına mı geliyor? Hayır bir şekilde çıkabilirdim buradan. Mesela huyuna giderek, senin anan bacın yok mu gibisinden? Belki oturup dertleşebiliriz? Pollyanna tarafım haklı denemekten ne zarar gelir ki? Sigarayı aldım ve çakmak vermesini bekledim. Onun yerine dibime gelip sigaramı o yaktı. Gözlerini gözlerimden hiç ayırmıyordu ve bu beni rahatsız ediyordu. Ustaca çarçabuk sigaramı yakıp geri çekildim. Ama hala dibimdeydi. Duvara doğru gidip sırtımı duvara yasladım.
Ne demişler? Götü kollamak gerek. Yada öyle bir şeyler işte, her neyse. Oda bir sigara yakıp dumanı üfledi.
"Korkmuyor musun benden?" dedi. Sesinde eğleniyormuş gibi bir tını vardı.
"Korkmam gereken bir sebep mi var?" Her şey normalmiş gibi davran Masal.
"Aslına bakarsan var."
"Ne gibi?"
"Ne yapmaya çalıştığını anlıyorum Masal. Sözde aramıza arkadaşlık bağı kuracaksın ve buradan çıkıp kurtulacaksın değil mi?"
" Sadece tanışmak için burada olduğunu sanıyordum? Başka bir niyetin var yani?"
"Evet. Buraya seninle sohbet etmek amaçlı gelmedim sana sahip olmak için geldim." Sesi çok sertti ve bana doğru geliyordu. Sigarasını kafasını çevirmeden lavabonun içine attı. Sigaramı söndürmemeye karar verdim. Ona zarar verebileceğim tek şey sigaramdı. İçeriden "Trap Nation- I'd love change the world" çalıyordu. Normal bir zaman da olsak bu şarkıyı bayıla bayıla dinler üstüne dans bile ederdim ama şuan pek müsait bir zaman değildi. Bana doğru iyice yaklaştığında
"Yapma. Lütfen. İçeri gidelim ve hiçbirini yaşamamış gibi olalım. Lütfen" dedim.
"Ah hadi ama şimdi benimle olmazsan o Demir piçi ile olacaksın. Ve ben bu sefer ondan önce davranıp seni alacağım."
"Demir'le aramda hiçbir şey yok aranızda ki mesele neyse kendiniz halledin lütfen. Daha bakireyim böyle olsun istemiyorum." Acındırmaktan zarar gelir mi? Şaşırmıştı.
"Gerçekten mi? B-ben bilmiyordum. Ve tatlım ilkinin zevkini fazlasıyla alacaksın merak etme." dedi ve elinin tersiyle yanağımı okşadı. Diğer eli ile belimden tuttu. Elimle engel olmaya çalışırken sigarayı koluna bastırdım. Acı bir inleme ile gerilerken kapıya koştum ve kapıyı açmaya çalıştım. Kilitliydi. Lanetler savurarak bir umut kapıyı yumruklayarak
"Yardım edin. Biri beni çıkarsın" diye bağırıyordum. Arkamdan gelip belime sarılarak ellerimi tuttu. Kafasını boynuma gömüp
"Boşuna bağırma kimse seni duyamaz güzelim ve daha demin yaptığının bedelini çok ağır bir şekilde ödeyeceksin." Midem bulanıyordu. Debelenmem hiç mi etki etmez bir insana? Ben ellerinden kurtulmaya çalıştıkça o beni kendine daha çok bastırıyordu. Boynumu çok sert bir şekilde ısırdığında acı içinde çığlık attım.
"Bak ne güzel inlemeye başladın bebeğim."
"Bırak beni hayvan canım acıyor." Diye ellerinden kurtulmaya çalışmam tamamen boşaydı. Tüm bedenimdeki gücün gittiğini hissediyordum. Gözlerim yanıyordu. Ağlıyordum. Benim olmayan bu beden için ağlıyordum.
"Şiiişşşş yapma ama böyle çok zevk alacağız hatta bakarsın çocuğumuz bile olur. Ağlama ama güzelim." deyip boynumu sertçe öpmeye başladı. Olmamalı bunu yaşamamalıydım.
Bacaklarımdaki gücü kaybettiğimi hissettim ve gözlerim kararmaya başladı. Çok fazlaydı bu kadar acı çok fazlaydı. En son gördüğüm kapının sert bir şekilde açıldığıydı. Gerisi Demir'in gözleri gibi karanlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEN
ChickLitBedenim benim değildi artık. Bu tanıyamadığım vücûd benim olamazdı. Peki sahibi kimdi? (+18) (19.01.2016 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır. )