Eve girdiğim an kendimi yatağın üstüne yüzü koyun attım. Gerçekten huzurlu hissediyordum. Bir de Demir olsaydı sıcacık kucağında mışıl mışıl uyurdum şimdi. Ama olsun artık üzülmeyecektim. Paldır küldür duyduğum seslerle gözlerimi açtım. Annem gelmiş olmalıydı. Bir erkek sesi de ona sesleniyordu.
"Bir yerinde dur Ayla."
"Masal'ım nerededir acaba şimdi..." diyordu yarım ağız annem.
"Başlatma şimdi Masal'ına git yat şuraya.." Sarhoştu belliydi. Alışıktım gerçi. Banyodan gürültü geldiğinde adam bağırış çağırış annemin yanına gitti. Ağza alınmayacak küfürleri sıralıyordu. Annemi yatak odasına sürüklediğini anlamıştım. Su sesi kesilmemişti.
"Bir kere de dur ya. Bir kere sorun çıkarma. Bıktım senden Ayla bıktım. Allah belanı versin senin. Yeter ya................." küfürler küfürler küfürler. Katlanamadığım kısımsa, kanımı bir alev gibi kalbimden pompalanmasını sağlayansa, vücudumu bir kor gibi yakansa annemin çığlıklarıydı. Bir de duyduğum tokat sesleri nasıl yani? Bu adam? Benim anneme? Ne hakla ulan!!
Sinir kat sayımı hiçe sayamadım ve bir hışım yatağımdan kalktım. Kapımı duvara çarpacak şekilde açtıktan sonra karşımda gördüğüm manzara göz yaşlarımın beni zorlamasına neden olmuştu. O yıllardır ayakta dimdik duran annem yerde iki büklüm olmuş oturmuş koluyla kendini korumaya çalışıyordu. İncileri dökülüyordu annemin gözlerinden. O her damlaya dünyayı yakabileceğim incileri dökülüyordu.
" çek lan ellerini.!!" Diye bağırdım adama. Bağırmak değil bildiğin çığlık attım. Ağlamaya başlamamdan dolayı tiz çıkmıştı sesim.
" dokunma lan anneme!!" Annem toparlanmaya çalışır bir halde iç çeke çeke fısıltıyla
"Masal.." demişti. Adam bana dönmüş iğrenç bir gülümsemeyle bana bakıyordu.
"Defol lan evimden. Defool! Sen kimsinde vuruyorsun anneme lan!" Diye bağırırken adamın üstüne yürüyordum. Adam şaşkınlığından sıyrılmış üzerime doğru yürümeye başlamıştı. Gözleri arada göğüs hizama doğru gidiyordu. Nereme bakıyor lan bu? Derken askılı ve şortla yattığımı fark ettim. Üzerime doğru yürürken sırıtışı genişledi
"Demek şımarık Masal'ımız sensin. Seni de akıllandırmanın zamanı gelmiş." Derken ben geriliyordum. Odama girip masanın üstüne bıraktığım çakımı aldım. Açma düğmesine bastığımda metal ses akan suyun sesine karıştı. Ne olur ne olmaz diye telefonu aldım ama adam arkamdan bağırıyordu sarhoş olduğu belliydi
"Aaa Masal hoşgeldin demeyecek misin bize." Derken bende Mert'i arıyordum. Telefon çaldı çaldı meşgule atıldı.
"Mert hadi." Derken tekrar arıyordum ama bu sefer kapalıydı. Aklıma gelen ilk isme tıkladım. İkinci çalışta açıldı
"Aras yardım et!" Dediğimde odanın kapısı sertçe açıldı ve telefon elimden düştü.
"Eee meşhur Masal. Göster bakalım marifetlerini. Annenden ne kadar iyisin. Gerçi o baya kartlaşmış." Dediğinde daha çok sinirlendim ve avucumdaki bıçağı sıktım. Ona doğru tutup
"Yiyorsa yaklaş ulan!" Diye bağırdım. Korkmadı gerçekten bir şey yapamayacağımı sanıyordu.
"Demek öyle hoşgeldin şovumuzu göstereyim." Dedim ve tereddüt etmeden adamın üstüne yürüdüm (ulan bu oda ne kadar büyük lan adım at at bitmedi) Adam bıçak olmayan kolumu tutup beni kendine çekip boynuma sarıldığında bıçağı alıp koluna sapladım. Acımadan bıçağı geri çektiğimde adam küfrederek geri kaçıldı ve diğer eliyle bir tokat attı. Kafam yana döndüğünde sinirlendim bıçakla tam dönecektim ki saçımdan tutup beni yere sürükledi. Acıyordu fakat ben tek bir tepki göstermiyordum. Tam karnıma tekme geçireceği sırada bıçağın keskin tarafıyla olabildiğine bir sıyrık attım. Kan akarken yüzüme sıçradı.
"Seni küçük kaşar." Diye bağırırken saçımdaki eliyle saçlarımı çekiştirdi. Saç köklerimin kanadıklarına emindim. Üstümdeki ağırlık kalktığında ne olduğuna bakmak için aniden ayağa fırladım ama başım dönmüştü. Görüntü kararıyordu. Algılayabildiğim tek şey adamın yerde olduğu ve üstünde biri olduğu. Dudaklarımdan fısıltıyla
"Anne.." kelimesi döküldü ve sertçe soğuk zeminle buluştum.
~~~~~~~~
Havalandığımı ve tekrar soğuk olduğunu hatırlıyorum. Ama bana değen eller sıcaktı. Güven veriyordu. Kokusu o kadar tanıdıktı ki... Yatağıma yatırmış olmalıydı. Ama oda yanıma girmişti. Kendi yatağıma giren ilk erkek yanımdaki kişiydi. Acaba Mert miydi? Aradığımı görünce gelmiş miydi? Yoksa Aras mıydı? Gözlerimi açamıyordum ama açmam gerekiyordu. Araladığım gözlerimle kaslı bembeyaz bir ten ve üzerinde boynuna kadar uzanan dövmeler vardı.
"Annem?" Dedim çatallaşan fısıltımla
"Ağrı kesici verdim uyuyor." Dedi aynı sessizlikle. Başım gövdesine yaslanmıştı. Ve atletim çıkmıştı. O tanıdık koku gene burnumdaydı. Beni kurtarmıştı evet. Hiç düşünmeden yardımıma koşmuştu.
"Ne düşünüyordun o adama karşılık verirken?"
" Anneme ve bana dediklerini ödetmek." Dedim omuz silkerken. Saçlarımla oynuyordu.
" Son demiştik." Dedim gülerken. Birlikte yatmamızı kast ediyordum.
"Bu istisna." Dedi sırıtırken.
"Senden korkuyorum Aras." Dedim. Saklamamın anlamı yoktu.
"Ama beni aradın." Dedi tek kaşını kaldırırken.
" Mert açmadı çünkü." Dedim gözlerimi kaçırarak.
"Hıhı. Tamam." Dedi ama gülüyordu. Geri çekilmeye çalıştım ama daha sıkı sardı beni.
" uyu." Dedi omuz silkip kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Su akıyordu." Dedim telaşla
"Hallettim." Dedi. Bu erkekler ne kadar düşünceliydi öyle . Tam o sırada kapı açıldı. Sadece atlet ve iç çamaşırıyla annem içeri girdi. Ben geri kaçmaya çalışırken Aras ayaklandı koltuğa koyduğu tşörtünü geçirdi ve ceketini alıp bana döndü saçlarımı karıştırarak
"Ben salondayım." Dedi ve anneme selam verip odadan çıktı. Annem yatağın ucuna oturdu ve üzerime göz gezdirip tek kaşını kaldırdı
"Sevgilin mi?" Dedi hafif çatarak
"Hayır hayır. Alakası bile yok. Arkadaşım sadece." Dedim suçlu bir çocuk gibi.
"Üzerini çıkarıp yanında yatacak kadar samimi bir arkadaş herhalde?" Dedi.
" evet." Deyip omuz silktim. Neyim olduğunu bende bilmiyordum. Duygularımı bilmiyordum ki. Annem yanıma gelip başını göğsüme koydu. Yer değiştirmiştik bir nevi. Sığınıyordu bana.
"Masal çok korktum. Dönmeyeceksin sandım. Devam etmeliyim dedim. Sen olmazsan neler yapacağımı bilemedim. Sığındım ona. Böyle biri olacağını bilmiyordum." Dedi ağlıyordu.
"Şşşş. Annem geçti. Sakin ol. Hepsi geçti. Bak buradayım. Ağlamana kıyamıyorum biliyorsun. Bende ağlarım bak." Dedim. Gözlerim dolmuştu.
"Neler yaşadın, ne yaptın bilmiyorum ama şuan karşımda başka Masal var farkındayım. Ama Masal sen dünyamdaki tek varlıksın. Sen benim hayatımdaki tek şeysin. Seni tekrar kaybedemem." Dedi.
"Şşş geçti hepsi annem. Gitmiyorum hiçbir yere. Sen mutlu ol yeter." Dedim. Annem geri çekilip kendini toparladı. Bende kalkıp çantamdan sigara ve çakmak çıkardım. Artık ondan saklayamazdım. Gerek yoktu. Şaşkınlıktan bir bana bir sigaraya baktı. Şaşkınlıktan bir tepki veremiyordu. Bir sigara dudaklarıma sıkıştırdım. Bir sigarada ona uzattım sigarayı alırken dudakları hala aralıktı. Çakmağı çakıp kendi sigaramı yaktım ve dumanı verirken onunkini yaktım.
"Sen ne ara?.." dedi ama devam edemedi. Sadece omuz silktim. Sessizce sigaralarımızı içerken o sadece beni izliyordu.
"Çok şey yaşadım anne. Kaldıramadım yeri geldi. Yanlış yollara saptım. Yanlış şeyler yaptım. Ama buradayım artık." Dedim. Anlayışla kafasını salladı.
" En çok etkileyen neydi seni? İşleri çığrından çıkaran?" Diye sorduğunda bir süre düşünüp sigaranın yanışını izledim
" Tamam bu adam benim her şeyim olur dediğim adamın intihar etmesiydi galiba." Dediğimde beni izledi sessizce.
"Demir intihar mı etti?" Dediğinde şaşkınlıkla ona baktım.
"Mert'i sevmeni tercih ederdim ama Demir tam senin tipindi." Dedi ve omuz silkti. Gözlerime hüzün dolduğunu hissetttim. Sigaramı odamda sakladığım küllüğe söndürdüm ve anneme uzattım. Oda söndürdü. Bir tane daha yaktı. Bende yaktım.
Sessizce odada mavi dumanın dolmasını izledik bir süre sonra annemin bir şey söyleyeceğini anladım.
"Sana anlatmam gereken bir şey var Masal." Dedi merakla ona dönerek bağdaş kurdum.
"Anlat annem." Dedim.
"Bu geçmişinle ilgili biraz. Ve bu kadar geciktirdiğim için özür dilerim." Dedi. Meraklanıyordum.
"Anlat annem. Merak ettim şimdi." Dedim. Bir duman daha çekti.
"Babanla alakalı bu." dediğinde kanımın donduğunu hissettim. Bu kadar beklediği ve babamla ilgili olan şey neydi ki?
~~~~~~~
Ben yıllarca babanın nasıl bir şey olduğunu düşündüm. Hiç hissetmedim yokluğunu gerçi. Teyzemin kocası yani eniştem (ben dede derim,teyzeme de anne.) Hep babam oldu. Annemde hiç eksikliğini hissettirmedi zaten. Yine de çocuk aklı anneme sorduğum zamanları hatırlıyorum. Gözlerindeki hüznü, bana acı acı öldü demesini. Okula babasının bıraktığı arkadaşlarımı, onlara sarılmalarını, en yakın arkadaşlarımın babalarıyla olan anılarını dinlemek, hiç balık tutmaya gidebileceğim bir babanın olmamasını bilmek kadar acı bir şey var mı ki? Sırf bu yüzden balık tutmayı hiç öğrenmek istemedim. Hiçbir zaman bizimkilere 'peder kızıyor gelemiyorum' demedim. Yemeğe baba başlar kuralını sonradan başkalarından öğrendim. Yada eve bir erkek geldiğinde elindekileri alarak içeri geçmesini beklemeyi ablamın kocalarından gördüm. Abla dediğime bakmayın teyze kızları. Ama ablalarım. Tek annem ve ben vardık bu hayatta. Kim olursa olsun kuzenlerimin babaları gelince kapıya koşmalarını hiç yaşamadım. Yada regl olduğumu hiçbir erkekten saklamayı öğrenmedim. Harçlık istemekten annemden çekinmedim hiç. Babam olsa çekinir miydim? Pazar günleri ailecek edilen kahvaltılar hiç olmadı bizde. Yada piknik günleri..
Baba eksik bir kavramdı bende. Hiç sevgisinin nasıl bir şey olduğunu bilmediğim. Ölmesinden yada gider diye korkmadığım bir kavram. Annemle kavga etmelerini bilmediğim. İki yaşımdayken çok severmiş beni fotoğraflarımız varmış ama ben önemsememiştim. Bir değeri yoktu benim için o fotoğrafların. Hatırlamıyorum ki ne değeri olsun. O yüzden belki de annemin yanına kimseyi yakıştıramamam yada bugün o kadar sinirlenmem. Biliyorum bir gün annem birini bulur ama hiç hazır olamayacağım ve o kişiye baba diyemeyeceğim. Çünkü bana baban ne meslek yapar dediklerinde 'babam yok.' demenin verdiği duyguyu bilirim. Üzülmedim belki hiç, acısını çekmedim. Ama o boşluk hep var inkar etsemde bilirim. Şimdi on yedi hatta on sekiz yıl sonra karşıma çıkan bu kelime bana ne hissettirecekti kim bilir? Gene hangi duyguyu saklamam gerekecekti? Yine ne acılar getirecekti...
~~~~
Anneme baktığımda çok acı bir şey söyleyeceği, vereceğim tepkiden korktuğu belliydi. Merak ediyor muydum? Hayır. Sadece tekrar yıkılmaktan korkuyordum. Annemin gecelerce ağladığını ve küçücük aklımla bile babam yüzünden olduğunu öğrendiğim zamanları hatırlıyorum. Babamdan sırf bu yüzden bile nefret ediyordum. Gitmiş olmasına rağmen annemi ağlattığı için. Yine ağlamaya hazırdı gözleri. Babam söz konusuydu çünkü. Ama ben bu sefer bunu tek kaldıramayacağımı anladım. Annem tam ağzını açmış konuşacaktı ki durdurdum onu
"Aras'ın yanımda olmasını istiyorum." Dedim ve kalktım Aras koltukta oturmuş kaşlarını çatmış kafasını geri atmış bir şekilde uyukluyordu. Yanına gidip kolundan dürttüm. Gözlerini açıp bana baktı ve yanağımı okşadı.
"Annem bir şeyler anlatcakmış tek dinlemek istemedim. Yanımda olur musun?" Dedim çatlayan, fısıltılı, güçsüz sesimle. Sadece başını salladı ve beni belimden tutarak odaya yönlendirdi. Annem bir sigara daha yakıyordu. Benim sigaram kül tablasında sönmüştü. Aras'ı yanımda görünce biraz toparlandı annem ve yorganın içine girdi. Ben hala yarı çıplaktım ama önemsemedim. Aras belimle oynuyordu bir yandan beni yatıştırmak istercesine. Aras dönen sandalyeme oturdu ben de yatağa geçecekken kolumdan tutup kucağına oturmamı sağladı.
"Ne yapıyorsun??" Dedim sertçe. Annemin yanındaydık sonuçta.
"Sığınacak bir yer bulman gerekecek galiba." Dedi ve annemi gösterdi kafasıyla. Annem oturuşumuza tepki bile vermemiş yorgana bakıyordu sigarasıyla.
" dinliyorum anne." Dedim sessizce.
"Küçüklüğünde senelerce bana babam nerde? Adı ne? Niye yok deyip durduğunu hatırlıyorum." Dedi burukça. Aras bir sigara yakmıştı. Arada bana da içiriyordu.
"Altı yaşındayken eve ağlayarak gelip. ' anne tüm arkadaşlarımın babası var benim neden yok' diye ağladığını biliyorum. O gün verdiğim cevaptan sonra bir kere bile adını ağzına almadın. Öldü kelimesi yetmişti sana. İdrak edecek yaştaydın. Ölümü biliyordun."
Bir sigara daha çekti içine. O günü hatırlıyordum. Zonguldakta teyzemden yeni ayrılmış Ankara'ya okula başlamak için gelmiştim. Mahallede birkaç kız beni eziklemişti. Babası yokmuş diye. Ağlayarak eve koşmuştum. Bu bilinmezlik beni öldürüyordu. Zonguldakta annem de çalıştığı için olmayınca çalışıyorlar diyordum. Ama şimdi nedenim yoktu. Annem öldü deyince onun üzgünlüğünü görüp üstelememiştim. Sonrada alışmıştım işte. Ölmüştü ne yapabilirdim ki?
"Babanın ikinci evliliğiydim biliyorsun. Bir de üvey ablan var malum. Ben turizm acentasındayken şirketim vardı. Babanında gıda şirketi. O dönemler evli çiftlerden birinin şirketi batarsa diğer şirket ödemek zorundaydı borcu biz de o yüzden sadece imam nikahı kıydık. Gerçek nikah kıymadık. Ama evliydik sonuçta. Annenler (teyzemler) karşı çıksada ben seviyordum. Sonra baban battı. Borçtan dolayı içeri aldılar. Dört seneti vardı. Ben üstlendim hamileydim sana. Geç farkettik ama hamileydim. Babasız büyütemezdim seni. Şirketi zora soksamda ben ödedim senetleri. Babana da benim şirketim senin şirketin dedim. Geldi çalışmaya başladı yanımda." Nereye varacaktı acaba? Ben arasın elini sıkıyordum. Oda ikinci sigarasını yakmış tepkilerimi izliyordu.
" bir ramazan ayıydı. Turlar çok fazlaydı bir İzmir'de birde İstanbul'a tur yapmam gerekiyordu. Yanımda çalışan kızı ki sevdiğim bi çalışandı İstanbul'a gönderdim. Bende babanı şirkete bırakıp İzmir'e gittim. Sonra bir tur rehberine emanet ettim turu baban yalnız kalmasın diye ilk uçağa atlayarak Ankara'ya döndüm. Eve bir girdim o kadınla baban benim yatağımda koyun koyuna yatıyordu. Hiçbir şey diyemedim kızım. Sessizce çıkıp şirkete gidip uyudum o akşam." Bir hıçkırık kaçtı boğazından ağlıyordu sessizce. Yaşlarını siliyordu gözlerinden. İncilerini
"Sabah şirkete el ele geldiler. Kovdum ikisini de." Bir hıçkırık daha.
"Sana hamileydim ben."
"Aldattı beni."
"Şirkette battı sonra. Ayrıldık biz de." Bir hıçkırık daha.
"Nafaka vermemek için bilmiyordum sakladı dedi mahkemede."
" Zonguldağa iki yıl geldi gördü seni. Sobrada bir daha hiç dönmemek ve aramamak üzere İzmir'e eski karısına gitti." Sonra sustu.
" Eee sonra ne oldu da öldü?" Dedim fısıltıyla
" Ölmedi. Hala İzmir' de. Baban yaşıyor Masal. Özür dilerim. Ama başka türlü rahat etmeyecektim. Küçücük kızıma baban bizi terk etti diyemezdim." Dediğinde hıçkırıklara boğulmuş sarsıla sarsıla ağlıyordu. Bense yaşadığım şokla yerimde kalmıştım. Ölmemişti. Yaşıyordu. Kızını bir kere bile görmek istememişti. Nafaka bile vermek istememişti. Annem günlerce geceleri ağlamıştı. On altı sene yoktunyanımda. Ölseydi daha iyiydi. Annem şuan ağlamasa daha iyiydi. Annem on sekiz yıl boyunca hem aldatılmanın, hem terk edilmenin, hem de kızına yalan söylemenin acısını yaşamıştı. Tek başına. Dayanamıyordu şimdi.
"Kızma bana Masal. Seni benden alır diye çok korktum. Kendi isteğinle gidersin diye çok korktum da öldü dedim." Dedi çaresizce.
"Nefret etme benden kızım." Dediğinde odada Emre'nin aldığı kalpli balonlardan biri patladı ve ben geçtiğim transtan sıçrayarak çıktım. Ayağa kalkarak annemin yanına koştum. O siyah beyazlamış saçlarını okşadım. İncilerini göğsüme dökmesini sağladım. Kokusunu çektim içime. Şu zamana kadar bana huzur veren şeyi çektim içime sanki sonmuş gibi
"Senden nasıl nefet ederim ben kadın. Annemsin sen benim. Tek varlığımsın. Yaşama amacımsın. Tutunacak dalımsın. O deyyus terk etmişse beni onun için senden neden nefret edeyim. Ağlama annem ağlama. O varlık için dökme göz yaşlarını. Ben seni hiç bırakmayacağım. Gerekirse evlenmem lan. Kimse koparamaz seni benden. Yok bundan sonra ağlamak. Ben seni bırakırmıyım hiç. Ah benim yaşamım. Kraliçem." Derken ağlıyordum bende.
"Seni çok seviyorum kraliçem."
"Bende seni yaşam kaynağım." Dedi ve kollarımda sessizce hıçkırarak uykuya daldı. Aras bana bakıyordu. Nefret ediyordum tekrar. Babamdan tekrar nefret ediyordum. Annemi tekrar ağlattığı için yine nefret ediyordum. Bir çocuk gibi gitmemden korkan annemi nasıl bırakırdım ben. Uyudum bende, uyudum kollarında tekrar. Severek, huzurla, koklayarak.
~~~~~
Merhaba. Çok zorlanarak yazdığım bir bölüm. Ağlayarak yazdığım bir bölüm. Geç geldiği için özür dilerim. Telefondan yazıyorum yer değişikliğinden dolayı. Elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım. Yanlışlarım varsa özür dilerim. Umarım seversiniz. Çok olay yaşamadı bu bölümde anca evde geçti ama inanın bana gerçekten zorlandım bu bölümde. Bu bölümde hayatımın büyük payı var sizi seviyorum. Görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEN
ChickLitBedenim benim değildi artık. Bu tanıyamadığım vücûd benim olamazdı. Peki sahibi kimdi? (+18) (19.01.2016 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır. )