Saçlarım uzun olduğu için stajda genellikle at kuyruğu yapmak zorunda kalıyordum. Fakat uçlarını düzleştirirdim. Kabarmaması için. Gözlerimi sevdiğim için genelde sadece göz makyajı yaparım. Zaten vücudumda sevdiğim tek noktam gözlerim. Onları da babamdan aldığımı söylemişti annem. İnsanlara yardım etmeyi çok seviyorum ama hemşirelik gerçekten bana göre değil. Ben daha çok masa başında oturup sürekli kağıtlarla uğraşacak tipte insanım. Yine de her zaman ki gibi hemşireliğe de alışmış, stajda herkes tarafından seviliyordum. E çalışkan olmanın yararları. Çoğu stajyer benden nefret ederdi her serviste. Çünkü nerede ne yapacağımı çok çabuk kavramış olur, normal hemşire ablalar gibi işimi bitirip onlarla takılırdum. E sigara arası kahve felan derken hepsiyle iyi anlaşıyorduk. Bu ay ki rotasyonumda üroloji kan alma vardı. Hastanenin en alt katında sadece belirli sayıda insanın olduğu bir bölümdü. Kan almada iyi ve iyi bir hemşire olduğum için bölümü bana bırakıp asıl hemşireyi başka bölüme almışlardı. İki yıldır aynı hastanede çalışmanın avantajlarından biriydi. Öğle arasında yemekten önce sigara içmeye karar vermiştim. Ürolojinin oradan direk hastanenin arka tarafına bakan otopark gibi bir yere çıkıyordunuz. Burada genelde Stajyerler sigara içiyordu ama bana hiçbir yer farketmezdi. Tabi buranın sessiz olması işime geliyordu orası ayrı konu. Bugün kalabalıktı. Önceki servisimden gıcık iki kız oturacak yer arıyorlardı ileride de radyoloji teknikerleri mermere oturmuşlardı. Kızlar 'hof nereye oturacağız?' diye bakınırken bende teknikerlerin ilerisine mermere oturdum. Kızlar bana dönüp
"Gerçekten yere mi oturdun? O pis yere? Kız olduğuna emin misin?" dediler
"Becerildiği yerleri göz önünde bulundurursak burası senin için saray gibi gelir sanıyordum?" dedim ve sigaramı yakıp bir duman aldım. Teknikerler soktuğum lafa gülmemek için kendilerini tutarken ben önüme dönüp manzarayı izleyip keyfini çıkarıyordum. Keşke kahvem olsaydı.
"Bunu çok ağır ödeyeceksin Masal "dedi ve sinirle gitti. Bende
" hıhı tabi" diyerek gözlerimi devirdim. Çocuklar aralarındaki muhabbete devam ederken bir tanesinin sürekli bana bakıp bakışlarını kaçırdığını farkettim. Bu hali çok komiğime gitse de bozuntuya vermedim.
Sonra gözüm kendini grubun en köşesine atmış ve bana geldiğimden beri hiç bakmayan çocuğa kaydı. Yüzü sert hatlara sahipti ve bakışları çok koyuydu. Sanki her gün en az beş kişiyi öldüren bir tipmiş gibiydi. Belalıydı ve ben bu kelimeyi kurduğum an beynim tehlike çanlarını çalıyordu.
'Bela dedin, sert dedin, bakış dedin. Yapma Masal ne zaman böyle bir çocuk görsen sonu kötü oluyor senin için. Uzak duramıyorsun' derken onunda gözlerini kaçırma gereği duymadan direk bana baktığını gördüm.
Önce tüm vücudumu gezdi ve tekrar yukarı çıkarken dudaklarımda oyalandı. Kendi dudaklarını diliyle ıslatıp gözlerime geldi ve gözlerindeki korkunç karanlığı ve koyu parıltıları gördüm. Dudağının tek kenarı yukarı kıvrıldı ve gözlerini hiç ayırmadan sigarasından derin bir yudum aldı. Zorlukla yutkundum ve bir nefes daha çekip sigarayı fırlattım. Aceleyle kalkıp popomu silkerek ilerledim. Bunu yapmak birçok kişinin dikkatini çekse de orada iz kaldığı sürece tüm gün oraya bakacaklarını bilmek daha rahatsız ediciydi.
Yemekhaneye vardığımda okul arkadaşlarımdan Çağdaşı gördüm. Tam kafa dengimdi ve çok rahat bir şekilde sohbet ederdik. Oyunlar olsun, kitaplar olsun, filmler olsun hatta Porno yıldızları hakkında muhabbet etmişliğimiz bile vardı. Bir ara ben sigara içmezken yanında otururdum. Dert ortağı olmuşluğumuz çok vardı. Genelde bebeğimli felan konuşurduk ve yanağımıza öpücük kondurmaktan çekinmezdik. Tamam hastanede biraz yanlış karşılansa da biz sadece arkadaştık ve oda bunu bilirdi. Tepsime yemekleri aldığımda Çağdaş'ın masasına doğru gittim gevşekçe gülümseyerek

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEN
Chick-LitBedenim benim değildi artık. Bu tanıyamadığım vücûd benim olamazdı. Peki sahibi kimdi? (+18) (19.01.2016 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır. )