Şeytan

14K 291 85
                                    

Stajda kitap okumak en büyük eğlencem haline gelmişti. Öğleden sonra kimse uğramıyordu zaten buda işime geliyordu. En alt katta olduğum için karamsar bir havası da vardı buranın.Öğle yemeğini sorunsuz bir şekilde havadan sudan konuşarak Çağdaşlar'la atlatmıştım. Giray yoktu tabi ortalıkta o günden beri beni görmemek için her şeyi yapıyor gibi duruyordu. Belki de hasta felandır? Azra'dan bunu öğrenmeliyim diye düşünürken tekrar tekrar okumaya çalıştığım kısmı tekrar okumaya çalıştım. Kapının çalmasıyla kitabımı kapatıp gelen kişiye baktım. Pardon bay  taşa.

"Buyrun?" dedim biraz merak vardı ses tonumda. Kafamı dağıtmak için güzel yöntemdi. Yani insanları incelemek güzel yöntemdi.

"Kan vermem istendi." dedi tok bir sesle. Onaylar anlamda başımı salladım kitabımı yan tarafa koyarken 

"Buyur otur." dedim sandalyeyi işaret ederken. Otururken aldığım yoğun erkeksi parfümü düşünmemeye çalışarak karşımda duran sert tipli çocuğun uzattığı barkodları almak için elimi uzattım. Parmağına dokunmamla elektrik çarpması bir oldu. Ani bir hareketle elimi çektim. Küçük bir

"Aow." yaptım. O ise yamuk bir gülüş yolladı. Yere düşen barkodu almak için eğildim ve kafamı kaldırdığımda dikkatle beni izleyen bir çift göz gördüm. Açık ela gözleri vardı ama buna rağmen esmere yakın kumraldı. Gözleri göğüs hizamdaydı bundan biraz rahatsız olup elimdeki barkodlara odaklandım. Oda gözlerini gözlerime odaklamıştı. Gözleri koyumuydu onun bana mı öyle geliyordu?  Açık değil miydi ya gözü onun? Aklım karışmıştı. Barkodları ayarladıktan sonra iğnemi pamuğumu ayarladım ve elimde turnike ona döndüm. Barkoddan gördüğüm kadarıyla yirmi iki yaşındaydı. 

"Hasta mısın yoksa kontrol mü?" dedim. Aynı zamanda turnikeye bile gerek duyulmayacak büyüklükte olan damarları inceliyordum. Ah bu çocuğun damarlarıyla aşk yaşanabilir. Ben damarlarıyla aşk yaşarken içindeki kanın ne renk olacağını hayal ediyordum. Kesin koyu olmalıydı. Soruma cevap alamadığımı fark ettiğimde bakışlarımı ona geri çıkardım. Soru sorar bakışlarla baktığımda

"Ailevi baskı. Kontrol manyakları.." dedi göz devirerek. Anladım anlamında başımı salladım ve güzel damarlara geri döndüm.

'Onları teker teker yalamak istemez miydin? Bir de kan aksaydı...' İçimdeki sürtük sesi susturup meraklı bir şekilde çok önemli bi iş yapıyormuş gibi heyecanla iğneyi güzelim damarlara yaklaştırdım. Karar veremiyordum. O kadar güzel görünüyorlardı ki... En uygun ve müsait olduğuna emin olduğum damarı tekrar elimle palpe ettim, damarın gidiş yönünü kontrol ettim ve iğneyi damara soktum.Tepkisini ölçmek için yüzüne baktığımda hiç bir ifade değişikliği yoktu ve beni izlemeye devam ediyordu. Hatta tam tersi yamuk bir gülüş vardı. Tüpün tekini taktım ve koyu kırmızı kanın çok şiddetli bir şekilde tüpe dolmasını izledim. Tazyikli ve sıcaktı. Git gide sapıklaştığımı ve manyaklaştığımı düşünmeye başlamıştım. Kanın beni bu kadar etkilemesi doğru bir davranış değil diye düşündüm. Diğer tüpleride zevkle taktıktan sonra iğneyi çekip bilerek pamuğu yavaş yavaş yaklaştırdım. Kan yüzeye çıkmış akıyordu. Tam üzülerek pamuğu bastırıcakken

"Pamuğu yerine bırak." dedi sert bir şekilde. Anlamaz gözlerle ona bakarken diğer elini yüzüme yaklaştırıp okşadı. Ben bu yaptığına şaşırıp pamuğu yere düşürmüşken bana iyice yaklaştı. Geri kaçmaya çalışsam da boynuma baskı yapıyordu.

"N-ne yapıyorsun?" dedim biraz ürkerek. 

"Kandan hoşlanıyorsun değil mi?" dedi. İtiraz etmeli miydim? Onaylar anlamda başımı salladım çünkü sesimi bulabileceğimi sanmıyordum.

"Tadına bak." dedi soğuk bir sesle. Ben gözlerim kocaman açılmış bir halde bakarken o baş parmağını alt dudağıma sürtmüştü. İşin anormal kısmı içimdeki merak ve heyecan duyguları daha ağır basıyordu. Ben hiçbir tepki veremezken o başıma hafif baskı yaparak hala kanayan  koluna doğru yönlendirdi beni. Neden dediğini yapıyordum? Ne yapıyorum ben? Tiksinme duygum nereye gitmişti? İyice yaklaştığımda kanının kokusu burnuma dolmuştu. Merak ediyordum. Tadını merak ediyordum. Dilimi uzatıp ucuyla korkarak aşağı akmış kanı yaladım. Karşımda en az benim kadar sapık olan adamın nefes alış verişi değişmişti. Ağzıma dolan demir tadıyla gözlerimi yumdum. Gerçekten hoşuma gidiyordu ve bu düşünce beni korkutmuştu ama kendime engel olamadan dudaklarımı belirgin olan damarların üstüne kapadım ve emmeye başladım. Bu yaptığıma karşılık olarak esmer kafasını arkaya atarak boğuk bir inleme bahşetmişti bana. Ben kafamı daha da bastırabilmek için oturduğum yerden hafifçe kalkıp başımı eğiyordum. Diğer eliyle beni belimden tutarak ters bir şekilde kucağına otutturdu ve bedenimi arkaya yaslayıp kanayan yeri ağzıma kapadı. Şimdi nefesini boynumda hissediyordum. Bu beni neden tahrik ediyordu. İşin daha kötü yanı altımda hissettiğim sertlikti. Kolunu çekip diğer bel boşluğuma yerleştirdi. İkimizde nefes alış verişimizi düzenlemeye çalışıyorduk. Yaptıklarımı yavaş yavaş idrak ederken pişmanlığım, vicdan azabım  daha kötüsü psikolojim beni dehşete düşürmüştü. Hızla koltuğun kenarlarından tutarak ayağa kalktım ve kapıya doğru yaklaştım ama hala çocuğa dönüktüm. 

BEDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin