Boğuluyordum. Denizin içinde debeleniyordum. Su karanlıktı ve ciğerlerimin yandığını hissediyordum. Ben sırt üstü denizin dibine batarken suyun üstünde yüz üstü suya uzanmış bana bakan Demir'i gördüm. Çırpınışlarıma rağmen bana yardım etmiyordu. Suyun dibi de üstü de karanlıktı. Aynı Demir'in gözleri gibi. Teslim olup kendimi suya bırakıp gözlerimi kaparken son gördüğüm Demir'in korkunç gülümsemesiydi. Sırılsıklam bir şekilde demir sandalyede oturuyordum. Üşüyordum soğuktu ve yan tarafımdaki masayı gördüm. Ayağa kalkmaya çalıştım ama ellerim ve ayaklarım bağlıydı. Kar maskeli bir adam elinde ne olduğunu anlamadığım bir aletle bana doğru geliyordu. Çığlık atıyordum ama sesim çıkmıyordu. Yan tarafımda resimlerin olduğu duvara baktığımda tüm resimlerin ortasında kocaman kendimi gördüm. Kar maskeli adam dibime gelip saçımı geri doğru çektiğinde tekrar bir çığlık attım ve sıçrayarak uyandım. Her şeyin bir rüya olduğunu bilmeme rağmen yine de korkmuştum. Çığlık çığlığa yatakta doğrulduğumda havanın daha yeni aydınlandığını gördüm. Terden sırılsıklam olmuştum -çırılçıplak olmama rağmen-. Odanın kapısı hızla açıldığında İris hızla yatağa doğru koştu
"Masal? İyi misin bebeğim ne oldu?" diye korkuyla soruları sıraladı. Onu görmek biraz üzmüştü beni. Hiçbir şeyden haberi yoktu.
"İ-iyim sadece çok kötü bir kabus gördüm." dedim. İris ise bana sarılarak sırtımı sıvazladı.
"Sana su getirip geliyorum hemen." dediğinde sadece başımı sallayabilmiştim. Kabustan ötürü akan gözyaşlarımı sildim ve İris'in arkasından bakmak için kafamı kaldırdığımda kapı pervazına yaslanmış Demir'i gördüm. Düşünceli bir şekilde bana bakıyordu. İstemsizce yorganı üstüme çektim. Sanki daha önce görmemişti. İris elinde büyük bir bardakla su getirdiğinde tekrar yatakta karşıma oturdu ve içmeme yardımcı oldu. Boğazım kurumuştu ve tüm suyu bir dikişte içmiştim. Boş bardağı alıp yan taraftaki komidine koyduğunda tatlı bir sesle
"İyi misin?" dedi
"Şimdi daha iyiyim teşekkür ederim." dedim ve içten olduğuna inandığım bir gülümseme gönderdim. Fakat o tatmin olmamış gibi gözlerime ve yere düşmüş olan şarap şişesine baktı. Sonra hafif arkasına dönüp Demir'i yokladı ve
"Ağlamış gibisin bir şey mi oldu?" dedi meraklı meraklı. Üzülmemi istemediği her halinden belliydi ve Demir'le tartışmış olabileceğimizi düşündüğüne emindim.
"Evet gerçekten çok iyiyim. Kabusu görürken ağlamış olmalıyım. Merak etme. Bir şey olsaydı sana söylemez miydim ben?" dedim ve tek elimle yüzünü okşadım. Biraz daha içi rahatlamış bir şekilde başını onaylar anlamda salladı. Demir'e çıktığında gözlerim onaylar anlamda başını salladı. Gerçekten ona anlatacağımı mı sanmıştı? Bende en az onun kadar İris'i önemsiyordum. Her ne kadar ona yalan söylemek beni üzse de ona bu kötülüğü yapamazdım.
"Hadi biraz daha uyuyalım bi saat sonra kalkacaksın nasıl olsa" dedi İris. Başım dün akşam içtiğim şaraptan ve o kadar saat ağlamamdan ötürü çok fena ağrıyordu. Üstelik sesimde kısılıyordu. Biraz daha uyursam iyi olurdu ama uyursam uyanamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEN
ChickLitBedenim benim değildi artık. Bu tanıyamadığım vücûd benim olamazdı. Peki sahibi kimdi? (+18) (19.01.2016 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır. )