Gamze bugün ailesinde kalacaktı. Aslında çok bile izin vermişlerdi benim yanımda kalmasına.
Yani anlayacağınız penceremle baş başaydım. Her zamanki gibi.
Sınav haftaya bugündü ve ben hiçbir şey bilmiyordum. Hiç yoktan iki yıllık kıytırık bir bölüm yazarım diye telkin ediyordum kendimi.
Deha ne zaman gidecekti? Geri gelecek miydi? Beni arayacak mıydı? Yoksa bu güzel gün sadece böyle mi kalacaktı?
Gitmesini istemiyordum. Söylediği her kelimeyi gerçekleştirsin istiyordum.
Ama en çok tek bir cümlesi aklımda yankılanıyordu.
"Seninle öyle bir sevişeceğim ki kazayla birinin sana dokunmasını bile istemeyeceksin."
Dediğini yapardı. Hemde fazlasıyla. Bugün bana olan dokunuşlarından sonra kimsenin bana öyle dokunmayacağından emindim. Ve onunla sevişmem hayatımda yaşayacağım en farklı sevişme olacaktır kuşkusuz.
Ama neden bunu gerçekleştirmemişti? Neden sabretmemi istiyordu?
Gidecekti ve ne zaman geri döneceği belli değildi. Üstelik belki döndüğünde tüm duygularımız değişmiş ve hayatımızda başka biri olacaktı?
Benimle sevgili olup öyle mi sevişmeyi planlıyordu? Ama hayır bunun olmayacağını ikimizde biliyorduk.
Bir kere Deha hiçbir zaman tek eşli olmayı kabul etmedi ki. Uzun soluklu ilişkilerinde bile kıskançlığa gelemez ayrılırdı. Yani Açelya ile bunun yığınlarca örneğine şahit olmuştuk.
Acaba o kızıl var diye mi?
Ama umurumda değil eğer bugün yada yarın gidecekse ona sahip olacaktım ve Deha geri dönmek için elini hızlı tutacaktı. (yazar burada kendini erkek hisseder)
Bitirmediğim sigaramı yere atıp içeri telefonuma koştum.
Çikolata diye kayıtlı olan numaranın mesaj kısmını açıp
'Ne zaman gidiyorsun?' yazdım ve düşünmeden gönderdim. Çünkü düşünürsem bunu yapmazdım.