En sonunda oldu işte beklediğim.
Birgün delireceğimi biliyordumda o günün bugün olmasını beklemiyordum hiç.
Masaya yürürken betimin benzimin attığından o kadar emindim ki...
Tek emin olmadığım ve bilmediğim ne yaptığımdı.
Masaya yürürken Kıvanç'ın masada olmadığını fark etmedim bile.
Sadece tek bir şey düşünebiliyordum.
O tok ve kalın erkeksi sesi..
"Hemen bu binadan çıkın. Hemen!" demesiyle ayaklarımın harekete geçmesi bir olmuştu.
Tepki bile veremeden, yaşadığımın gerçek veya hayal olup olmadığını bilemeden dediğini koşulsuz yerine getirmiştim.
Masaya geldiğimde oturmadım ve masadan destek aldım. Etrafıma boş gözlerle bakındım.
Ama neye bakmam gerektiği veya şuan ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
Arkamda oluşan hareketlilikle yavaşça arkama döndüm ve dizleri üstünde duran Kıvanç ile ürperdim.
En içten gülümsemesi ve parıl parıl parlayan mavileriyle elinde gözlerinden daha çok parlayan bir yüzük kutusunu uzatıyordu bana.
"Masal uzatmayalım bunu. Seni yaşayarak tanımak istiyorum. Benimle ömrünün sonuna kadar yaşar mısın?" dediğinde hala olayı idrak edememiştim.
Arkadan hızla geçen karaltıya bakınca Demir olduğunu anladım ve gerçek hayata döndüm.
Bu binadan hemen çıkmamız gerekiyordu.
Yüzüğün kutusunu kapatıp elinden tuttum ve kaldırdım Kıvanç'ı
"Söz bu konuyu ayrıntılı bir şekilde konuşacağız ama hemen şimdi koşarak buradan çıkmalıyız." diyerek çantamı aldım ve elini tutarak çekiştirmeye başladım.
"Ne oluyor Masal? Bir açıklama yapar mısın?" demesini dinlemeden hızla çıkmaya çalışıyordum.
Önümüze gelen garsonla durmak zorunda kaldım.
"Kıvanç Beyin şirketine yollayın hesabı acelemiz var." diyerek garsonu solladım ve kapıya ilerledim hızla.
Vale bizi görür görmez koşturarak arabayı getirmeye gitti.
Araba geldiğinde hızla oturdum ve Kıvanç'ın şaşkın şaşkın arabaya binmesini bekledim.
Arabaya biner binmez arabayı çalıştırdı ve hızla yola koyuldu.
"Ne olduğunu anlatacak mısın artık?" diye burnundan soluyan Kıvanç'tan çok kendime gelmeye çalışıyordum hala.
Nasıl??
"Biraz sakinleşmeme izin ver." dedim sessizce
"Neden apar topar çıktık Masal?" demesine kalmadan restoranttan silah ve çığlık sesleri yükselmeye başladı.
Nasıl biliyordu? Nasıl hala hayattaydı?
Arkamızda beliren siyah motorluya takıldı gözüm.
Oydu işte. Kafasındaki kasktan kim olduğunu anlamasamda hissediyordum.
Siyah sadece ona bu kadar çok yakışabilirdi çünkü..
Kırmızı ışıkta durduğumuzda yan tarafımızda durdu motor.
Tüm heybetiyle yanımdaydı işte.
Yüreğim ağzımda atıyordu ve nefesimi tutmuştum.
Ellerim titriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEN
ChickLitBedenim benim değildi artık. Bu tanıyamadığım vücûd benim olamazdı. Peki sahibi kimdi? (+18) (19.01.2016 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır. )