Odaya yaklaşan adımları ile eş zamanlı olarak heyecanı da artıyordu. Kapıyı tıklatmak için yumruk yaptığı eli havalandığında, derin birkaç nefes alış-verişi yaptı. Elini iki kez kapıya vurup, ardından kapıyı araladı. Ares masasında oturmuş dosyalar ile ilgileniyordu. Başını kaldırmadan, gelenin kim olduğunu gözleri ile kontrol etmişti. Gergin adımlarla ilerleyen Can, kardeşinin karşısında durdu. Ares, Can'ın hala ayakta olduğunu fark ettiğinde, yaptığı işi bırakıp, ona odaklandı. Kardeşinin yüzüne baktığında onun tuhaf halinin de farkına varmıştı. Bu yüzden odasına kadar gelmesinin önemli bir nedeni olduğu hissine kapılmıştı.
"Otur Can, neden ayaktasın?" söylediği sıra, ayakta olan arkadaşına masasının yanındaki koltukları işaret etti. "Ah! Tabii" "Bir sorun mu var?" Ares, şüpheli gözler ile kardeşine bakarken, onun neden bu kadar gergin bir halde olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Hayır, sadece sana sormam gereken bir şey var" içinde tuttuğu şey onu, her an daha da gerginliğini arttırıyordu. "Bildiğin gibi, restoran yarın işleve girecek. Kızlar açılış partisi vermeyip, sadece restoranda aile arasında bir akşam yemeği yemek istediler. Bu akşam daha iyi olur diye düşünmüşler" kardeşinin sözlerinin ardından birkaç saniye düşündü Ares. Uygun olup, olmayacağını, ya da oradayken, yaşanabilecek senaryolar geçti aklından.
"Tamam, olur" ancak Ares, kardeşinin konuşmasının bu kadar olmadığını biliyordu. Zira Can' ın gerginliğinin bu konuşmadan değil de, bundan sonrakiler için olduğunu bilir gibiydi. "Aslında, bir şey daha var" sözlerine devam eden Can, rahatsızca yerinde kıpırdanmaya başladı. Söze nasıl girmesi gerektiğini tartıyordu aklında. Ondan gözlerini ayırmadan yüzünü izleyen Ares, gelecek olanı, masasında öne eğilip, ellerini masasının üzerinde birleştirerek beklemişti.
"Restoranda kızlar ile birlikte çalışan bir garson var. Hani Beril ile çarpışıp, o patronun azar-" "Öldürmeden önce arayıp, özür dilettiğimiz" diye hatırladığını belli etti Ares. Bekledikçe bunun sonunun gelmeyeceği hissi ele geçirmişti Can'ı. "Evet, kızlar artık onu arkadaşı olarak görüyor. O, restoranın tadilat süresince izin vermelerine rağmen, kalıp son güne kadar yardım etmiş. Bu yüzden bu akşam ki yemeğe onunda katılmasını istiyorlar" söylediği için biraz da olsa iyi hissediyordu Can.
"Aramızda yabancı birinin olması uygun değil. Bunu lehimize kullanacak birileri olduğunu, sen de en az benim kadar iyi biliyorsun" Ares, haklıydı çok fazla düşmanları vardı. Bu güne kadar ailenin düşmanı olan kimse, fiili bir girişim göstermemişti. Ancak bu garson aileden değildi ve başına nerde, ne geleceğini kimse bilemezdi. "Elbette biliyorum, ancak bu sadece akşam yemeği. Hem de ona yardımları için minnet duyduklarından, bir nevi bu akşam ki aile yemeği ile teşekkür etmek istiyorlar" ona ısrarının ters tepmesinden korksa da, tüm imkânlarını zorluyordu. Sevgilisini onun bu çabası için büyük bir teşekkür borçluydu ona.
Bir süre sessiz kaldı Ares, aileye yardım eden birine elbette ilgisiz kalmazdı. Garsonun başına gelebilecek şeyleri, ya da ona kimlerin musallat olabileceğini kısaca değerlendirdi aklında. Şöyle de bir gerçek vardı ki; her ne olursa olsun, bu garson ailenin etrafında olduğu sürece, onun güvenliği için de çarpışacaklardı. Üstelik kızlar onunla arkadaş olup, yaptıkları için minnet duyuyorlardı, minnet duyuyorken; elbette bu yemekte olması gerektiğine inanıyordu Ares.
"Pekâlâ" dedi Ares tekrar arkasına yaslanarak.
"Sadece bir akşam yemeği, o da yardımları için" sözlerinin devamında karşısındaki kardeşine, işaret parmağını doğrultup, bu konudaki ciddiyetini göstermişti. "Kesinlikle, sağ ol dostum " yüzünde baş gösteren bir gülümseme ile ayaklandığında, rahatça bir nefes aldı Can. Ares kabul etmişti. Arkasını dönüp odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Odaya girdiğinden beri kesik kesik aldığı nefesler derinlik kazanmıştı. Üzerinden koca bir kayanın kaldırıldığını hissetti o an. Odadan sağ salim çıkabildiği için mutlu ve rahatlamış hissediyordu Can. Toplantı odasına girdiği an, Anıl yanına koşmuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/77835983-288-k59008.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendisi
Teen Fiction"Kaç benden, uzak dur. Ben katilim, Azrail'im. Azrail'in bir insana sunabileceği tek şey ölümdür. Bu yüzden git Beren" "Ben elindeki kandamlaları ile sevdim seni. Gözlerin kararıp, Azrail'e büründüğünde bile sevmeye devam ettim. Atmayı unutan kalbin...