Araba nihayet malikâneye vardığında Ares arabadan inip, sevgilisinin olduğu tarafa geçmiş, onunda arabadan inmesine yardım etmişti. Onları Cenk karşıladı. "Hoş geldiniz, geçmiş olsun Beren" çiftin geçmesine müsaade ettiğinde Beren' in diğer kolundan tutup, yürümesini kolaylaştırmıştı. "Teşekkür ederim"diğer aile bireylerine onların yanına ulaşmıştı. "Güzel kızım benim, ağrın var mı?" Meliha hanımın telaşlı yüzüne baktı Beren.
"İyiyim Meliha teyze. Ufak bir burkulma, çokta önemli bir şey yok" ona bir anne gibi yaklaşan bu kadından ötürü içi ısınan Beren, sözlerini memnuniyetin bir parçası olarak dile getiriyordu. "Çok şükür kızım. Hadi ayakta kalma daha fazla salona geçelim" onun sözlerinin ardından aile bireyleri salona ilerlemeye başlamıştı. "Selin, Beren için buz torbası ayarlayabilir misin?" Beren koltuğa oturduğu sıra gözleri Selin' e dönmüştü Ares' in.
"Hemen getiriyorum" diyen Selin' in adımları salon çıkışına ilerlemişti "İlaçlar arabada kaldı, ben onu alayım" Ares' in bu sözlerinin ardından harekete geçtiği sıra Cenk onu durdurmuştu. "Ben getiririm" salondan hızlı adımlarla çıktığında, kısa bir aranın ardından elinde buz torbası ile içeri, Selin girmişti. Beren' in bacağının altına bir yastık konulmuş ve bacağının daha yüksekte durmasını sağladılar. "Böyle daha iyi oldu mu?" soran Meliha hanımın başı ile onayladı, Beren. "Seni rahatsız etmemesi için bir örtü getirdim. Buz o kadar da rahatsız etmez"
"Teşekkür ederim gerçekten böyle daha iyi oldu" Selin yüzünde naif bir gülümseme ile karşılamış ve onun sözlerinden memnuniyet duymuştu. "Artık kahvaltıya geçelim" Mehmet Beyin tok sesi duyulduğunda, onu her biri onaylamış salondan ayrılmıştı. Ares sevgilisinin yanına oturdu.
"Bileğin ağrıyor mu?" onun sargılı bileğine bakan gözleri daha sonra yüzüne döndüğünde, Beren başını iki yana salladı. "Buz rahatsız ediyor mu?" bu kez sorduğunda, onun bu tavırları onun son derece hoşuna giderek karşıladı Beren. "Ben iyiyim Ares, artık lütfen daha fazla endişelenme" yüzünde sıcak bir gülümseme belirirken, onun iyi hissetmesini istedi Beren. "O kadar masumsun ki, bazen seni alıp, içimde saklamak istiyorum" onun yüzünü yeniden serbest bıraktığında, yüzünde gördüğü gülümsenin ardından rahat bir nefes aldı Ares. Sevgilisinin sözlerinin ardından utançla gözleri kaçırdı Beren. Hiçbir katkı bulunmadan sevilmek ve içine hiçbir katkı eklemeden sevmek...
Bunun için kaç gece şükür etmeliydi. Ne kadarı kâfi gelirdi ki? Beril elinde tepsi le salona girdiğinde, ufak bir boğaz temizleme hareketi ile geldiğini bildirip, çiftin dikkatini çekmişti. Daha sonra çifte doğru yaklaştığında, elindeki kahvaltı tepsini Ares' e uzatmıştı. "Cenk ilacı getirdi, bende tepsiye bıraktım. Afiyet olsun" onları yeniden yalnız bırakmak adına hızlı adımlarla salondan ayrıldığında, mutfağa ulaştı. Ares, kızarmış ekmeğin üzerine sürdüğü çilek reçelinin ardından sevgilisine uzatmıştı. Beren bunu gördüğünde, onunla göz göze geldi.
Birbirleri ile sessizce anlaşan çift, tatlı gülümselerinin ardından, Beren sevgilisinin hazırladığı ekmeği almıştı. Bir süre onun güzelliğine baktıktan sonra ekmeği yavaşça dudaklarına yaklaştırdı. Koca bir ısırık kopardığında, gözlerini örtüp, ağzının içinde yayılan o muhteşem tadın keyfini çıkardı.
Tüm bu zaman boyunca ondan gözlerini ayırmamıştı Ares. Yüzünde geniş bir gülümseme yer bulurken, öylece onun hareketlerini izliyordu. Onun çilek sevdiğini biliyordu ama bunun bu boyutta olduğunu hiç tahmin etmemişti. Öyle bir haldeydi ki, ağzındaki lokmasından dolayı, sağa sola sallanmaya başlamıştı.
Beren nihayet gözlerini açıp, sevgilisi ile göz göze geldiğinde, neler olduğunu anlayamadan, ağzındaki lokmasına rağmen konuşmaya başladı. "Neden öyle bakıyorsun?" ağzı dolu dolu sorduğunda, Ares' in ifadesini takip ediyordu. Küçük bir çocuk gibi kocaman, şişkin yanağına rağmen konuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendisi
Teen Fiction"Kaç benden, uzak dur. Ben katilim, Azrail'im. Azrail'in bir insana sunabileceği tek şey ölümdür. Bu yüzden git Beren" "Ben elindeki kandamlaları ile sevdim seni. Gözlerin kararıp, Azrail'e büründüğünde bile sevmeye devam ettim. Atmayı unutan kalbin...