22. Bölüm

135K 6.8K 528
                                    

Güneş şehre veda ettiğinde, karanlık hüküm sürmüştü. Şirketten ayrılan arabalar arka arkaya ilerlerken, Ares ve Mehmet Bey'in içinde olduğu araba bir hayli sessizdi. Anlattıklarının onun üzerinde bir etki bıraktığını anlayabiliyordu. Nihayet arabalar malikâneye ulaştığında, arabalar kendi park yerinde durmuştu. Bu gece Arslan çiftinin uçağı kalkacak ve onlar evlerine dönecekti. Meliha hanım son aile yemeğinde Beren' in de aralarında olmasını rica etmişti.

Ares salona girdiği o ilk an Beren ile göz göze gelmişti. Birkaç saniye öylece kalmıştı ikili. Hep birlikte yemek masasına yöneldiler.

Aile bireyleri, yenen yemeğe eşlik eden hoş bir sohbetle devam ederken, Ares ve Beren buna katılmıyordu. Beren şuan burada, Ares' in karşısında olmaktan ötürü fazlası ile rahatsızdı. Gözlerine bakmaktan bile kaçınan bedenin, onun varlığından rahatsız olduğunu anlıyordu. Bir an evvel evine gitmek istiyordu.

Saat gece yarısına yaklaştığında, Arslan çiftinin de artık gitme vakti gelmişti.

Havaalanına onları Ares bırakacaktı. Beren' in de eve dönmesi gerektiğinden, Meliha hanımın isteği üzeri, o da onlarla gidecekti. Ares ilk önce, geç kalmamaları için Arslan çiftini bırakacaktı. Arka koltukta oturan Beren ile dikiz aynasından birkaç kez göz göze geldi Ares. Onun üzerinde gezinen bir durgunluk olduğunun farkındaydı. Manevi anne ve babasını havaalanına sorunsuzca bırakan Ares, şimdi de Beren' i evine bırakmak için yola koyulmuştu. Beren ilk önce yine arkaya oturmak için hamle yaptığında, Ares ondan yanına oturmasını rica etmişti.

Konuşmak yasakmış gibi sessizdi ikisi de, belki bir konuları olmadığı için. Ares' in aklında hala yanındaki bedenin, solmuş yüzünün nedeni vardı. O sıra camdan dışarı izleyen Beren, tüm o birkaç günün uykusuzluğunu çıkarmak ister gibi gözlerini örtüp, derin bir uykunun kollarına, kendini bırakmıştı. Ares onun uyuya kaldığını çok daha önce fark ettiğinden evinin önünde geldiğinde, uyanabilmesi için beklemişti. Ancak onun uyanmaya niyeti olmadığını, mışıl mışıl, uyuyan bedeninden anlamak kolaydı.

Ares önce Beren' in çantasından anahtarını aradı. Önceden inip, kapıları açıp, ardından Beren' i kucağına almıştı. Tüm kapılardan geçtikten sonra onun dairesine ulaşıp, sokak lambalarının aydınlığı ile onu yatağına bıraktı. Doğrulup, Beren' in gözlerine baktı Ares. Onu uyandırmak yerine bu kadar zahmete girmesinin bir nedeni, elbette ki vardı. Onu biraz daha yakın olmak istedi Ares. Onu uyandırıp, hemen yanından ayrılmasındansa, zahmetlerle dolu bu yolda zamanını onun için harcamak istedi. Beren' den gelen burnuna dolan bu kokuyu bir daha ciğerlerine doldurmak istemeişti. Amacı buydu. Gözlerini yüzünden ayırabildiğinde, yataktan sarkan, ayaklarında kalan ayakkabısını çıkardı. Onun üzerine yorganını örttü. Onun yüzüne doğru eğilmişken, kendine engel olamayıp yüzüne bir kez de yakından baktı. O an, bir ses yankılandı, kulaklarında; 'Karanlığa hapsettiğin hayatına, ışığın olacak kişi bul oğlum. Kalbini ısıtan her kimse, onu bul ve elini sakın bırakma.' Mehmet amcasının bahsettiği sıcaklık, şu an kalbini ele geçirmiş olan şey miydi? Ne güzel bir his dedi Ares içinden.

Rahat bir nefes alır gibi. Dar bir alanda, saatlerce kalmışta sanki sonunda geniş, ferah bir alana kavuşmuş gibi. Ancak peki, tüm bunları, şu an yatağında mışıl mışıl uyuyan beden de, hissediyor muydu? Ancak Ares inanıyordu ki; bu genç, tüm gerçekleri öğrendiğinde zaten kendi isteği ile ondan uzaklaşacaktı. Tüm kapıları ardından örterek, binadan ayrılıp arabasına yerleşti Ares. Malikâneye vardı nihayet.

Anahtarını çıkarıp, kapıyı açmak için yöneldiği sıra kapı onun için Selin tarafından aralanmıştı. "Ortalığı kontrol etmek için aşağı inmiştim ki, geldiğini gördüm" Ares, onu karşılayan kardeşini başı ile onayladı. Kapıdan geçip, merdivenlere yöneldiği sıra durup, yeniden ona döndü. "Selin" gözlerine baktı Selin, onun. "Bugün Beren, biraz durgundu; sebebini biliyor musun?"

Karanlığın EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin