"Beren" yukarı katın koridoruna ulaşmış olan Beren, sevgilisinin seslenişi ile olduğu yerde kalırken, sevgilisinin yanına ulaşmasını beklemişti. Sevgilisinin adımları yanına ulaştığında ise hızlı bir hareket ile ona kollarını dolamıştı Beren.
"İnsanlar seninde, adını böyle kirletecekler Ares. Hislerin, duyguların yokmuş gibi sadece seni kötüleyecekler. Ya insanlar senin de arkandan acımasız bir katil der ise, sen öldükten sonra bile adının önüne iğrenç kalıplar koymaktan vazgeçmezse..." onun sesiden böyle şeyler duymak, sadece onun canını yakıyor diye yanıyordu, Ares. "Dışarıdaki insanlar seni bilmiyorlar Ares, kalbini tanımıyorlar. Onca yaptığım aptallığa rağmen hala elimi tutuyor oluşunu, kardeşlerin için nasıl mücedele ettiğini ve aileni nasıl her şeyden üstün tuttuğunu bilmeliler" kollarını sevgilisinin bedenine saran Ares, onun iyi hissetmesi için öylece bekliyordu. "Bunca insan hakkında kötü konuşmaktan utanmalı Ares. İnsanlar annenin yetiştirdiği Ares' i tanımalılar" onun sözlerinin ardından Ares' in yüzünde buruk bir gülümseme belirmişti.
"Akhilleus, çadırına gelen kralları geri çevirirken, hakkında ne düşünürler, umursadı mı? Kimin ne söylediği ya da düşündüğünün yerine, ailemin ne düşündüğü benim için çok daha kıymetli" alınını sevgilisinin alnına dayadı, nefesini içine çekiyordu. Onun sözleri ile artık daha güçlü hissediyordu. Daha sarsılmaz, daha dayanıklı... Ares daha önce hiç yargılanmanın ya da istenilmeyen bir adam olmanın kaygısını duymamıştı. O dünya üzerinde bir tek ailesini önemsiyordu.
Dakikalar ilerledikçe Beren, sevgilisinin kollarında, biraz daha sakinleşmeyi bekliyordu. Ondan biraz daha uzaklaşan Ares, onun yüzüne baktı. Ağlamış olduğundan yüzü kırmızılaşmış ve sevgilisinin kendi için bu kadar kaygı duyması onu fazlası ile memnun etmişti.
"Daha iyi misin?" nazik ses tonu ile sevgilisinin kulaklarını doldurmuştu. Başını kaldırdığında sevgilisi ile göz göze geldi. Beren sevgilisini başı ile onaylaşmıştı. "Hadi, diğerlerinin yanına dönelim"
"Odaya dönsem, olur mu?"odadan bir hışımla çıktığı için yeniden odaya girme konusunda terddüt ediyordu Beren. Kardeşlerin ona karşı sert tepki vermesinden ve yeniden bir soruna neden olmaktan korkuyordu.
"Belki de, aşağaya inip, Akhilleus' u onlara, doğru şekilde anlatmalısın" Beren, sevgilisinin bu sözlerinin ardından onun elini kavardı. Gözlerine bakarken, ışıl ışıl bir ifade vardı.
Kaleler yıkan elleri kanlı, öldürdüklerinin derisini yatağına kılıf yapan; şavaş tanrısı Ares değil, dizlerime başını koyup, saçlarıyla oynamamı isteyen ve söylediğim ninni ile uykuya dalan; Ares olduğunu hiç usanmadan anlatacağım. Dünyadaki, tüm insanlara ayrı ayrı anlatmam gerekse dahi bunu yapmaktan vazgeçmeyeceğim...
Çift odaya ilerlemiş ve kendi yerlerine oturmuştu. Söyleyeceği sözleri aklında toparlayan Beren, boğazını temizleyerek, sözlerine başladı.
"Ben az önce onlarlar için üzgünüm" sevgilisinin elini kavrayan Beren, sözleri ile birlikte daha da sıkı tutuyordu. Bundan güç alıyordu.
"Akhilleus hayranlık duyduğum bir adam. Ama biraz evvel olan şeyin sebebi; onu ve Ares' i birbirine benzetmemden dolayı. İnsanlar tarafından yanlış tanınıyor ve yargılanıyorlar. Bu yüzden insanların fikirlerini değiştiremeyecek olmanın çaresizli ile sizlere çıkıştım" derin bir nefes alıp, titrekçe geri bırakmıştı. Ares' in yüzünde öyle bir ifade belirmişti ki, o an kimse bilmiyordu fakat Ares böyle bir ifadeye; cumartesi günleri annesi için özenerek hazırladığı kahvaltıyı annesine sunuraken, yine böyle bir ifadeye sahipti.
Odada bahar kokusu dört döşeyi de sararken, odada nefes alanlara huzur bahşetmek için görevliydi sanki. Ares ile birlikte görülmek istemeye Beren' in dudaklarından şuan neler dökülüyordu böyle. Okulda tartıştığı kızdan hesap soran Ares' e, kendi hesap sormak isteyen Beren, neler söylüyordu böyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendisi
Teen Fiction"Kaç benden, uzak dur. Ben katilim, Azrail'im. Azrail'in bir insana sunabileceği tek şey ölümdür. Bu yüzden git Beren" "Ben elindeki kandamlaları ile sevdim seni. Gözlerin kararıp, Azrail'e büründüğünde bile sevmeye devam ettim. Atmayı unutan kalbin...