72. Bölüm

72.2K 3.5K 348
                                    

"Nedir, bu haliniz?" kardeşlerini toparlamak isteyen Ares, görünümünden çok daha güçlü bir ses çıkarmıştı. Bunun için büyük bir uğraş verdi Ares. Ares en çok ailesini bu halde görmekten rahatsızdı. Şuan ki görüntü ona nefes almanın insan üzerinde etkisini de, önemsiz kılıyordu.

"Birbirinize karşı neden bu kadar sesinizi yükseltiyorsunuz. Ne için?" sevgilisinin elini bırakmamışken, adımları ilerledi ve salonun ortasına doğru kardeşlerinin yanına ilerledi. Soğuk, sert bir rüzgârın duyulan sesi her birinin kulaklarını aşındırıyordu sanki. Ares şuan bir hayli bedenini zorluyorken, onları durdurmak için bunu kendisinden başka kimse yapamazdı. "Beren henüz daha yirmi iki yaşında" sözlerinin ardından sessizce gözyaşları döken sevgilisine eli ile işaret etmişti. "Sizin ya da benim kadar bir hayat tecrübesi yok. Hayatı her daim bizimkinden çok daha farklıydı. Evinin gözbebeği ve ona prensesler gibi bir hayat sunuldu belki de. Hayatı hiç bizim gibi görmedi, hiçbir acı ona hiç uğramadı belki, ta ki anne – babasını kaybedene kadar"Ares, sözlerinin ardından acı çeken bir nefes bıraktı, dışarıya doğru.

"Şimdi bu hayata alışamadığı için onu suçlamalı mıyız? Hatalar yapıyor ve ders çıkarmayı öğrenemiyorsa, onu suçlamak ne kazanç saylayacak?" kardeşlerinin yüzünde gezindi gözleri. "Ben ölmek için gün saydığım bu lanet hayatı, sırf onunla mutlu bir geleceğim olsun diye her sabah güneşi karşılarken, şakağıma dayadığım silahı sırf onun hatrı için indirmişken..." bacakları bedenini taşımıyordu. İsyan ediyordu. Ares bedeninin her hücresinde uyuşukluk hissediyordu. Bu yüzden koltuklardan birine ilerleyip, üzerine bedenini yerleştirdi. Soğuk bir titreme sarmıştı bedenini ancak Ares umursamadı. "Bazen gözlerime bakarken, yüzünde öyle bir ifade oluyor ki, dudaklarından öyle şeyler dökülüyordu ki, canım yanıyor. Bedenimde olan yaralara rağmen hala acı hissetmeye mecalim kalmış diyorum" Beren onun sözlerinden daha da utanç duyuyor ve onu üzerinde taşıyan zeminin yarılıp bedenini içinde almasını diliyordu.

"Ama biliyorum ki amacı beni kırmak, üzmek değil. Belki çok fevri davranması, onun hatası" Ares' in gözleri, Anıl' ı buldu. "Bana karşı geldiğin gün, gerçekten amacın bu muydu?" Ares' in bu sözlerinin ardından Anıl' ın gözleri yere inmişti. Yaptığı şeyin mahcubiyetinden dolayı dilini ısırırken, başını iki yana sallayarak onu yanıtladı. "Bazen insanın yapmak istediği şeyler ile birlikte birçok şey de, onunla beraber geliyor. Hiç yapmak istemediğimiz şeyler ile bunların içinde yer edinebiliyor bazen. Alışmakta, uyum sağlamakta zaman alan şeyler kardeşim. Biz ona bu zaman içerinde biraz müsamaha gösterelim de, oda bize ayak uydursun" gözleri Anıl' ın üzerinde, onu bir şeylere ikna etmek ister gibiydi Ares.

"Eğer insan kardeşinin iyi, ya da kötü anını paylaşmakyacaksa, o zaman aile olmanın ne anlamı kalır. Küçük kardeşine sırtını dönme Anıl, yanlışlarını doğruya çevirmezsen, öylece orada kalmaya mahkûm olur" sözleri bittiğinde, kendi ile birlikte diğerleri de, derin bir nefes alıp, geri bırakmıştı. Anıl ise o an Ares' i böyle bir konu ile karşı karşıya getirdiği ve onun anlayış gösterdiği şeye, kendi fevri davrandığı için kendini fazlası ile mahcup hissediyordu. "Anıl, gelip, odama çıkmama yardım et" Ares, ateşinin yükseldiğini hissediyordu. Başını kaldırmak için zar zor diretiyorken, artık ortalığın yatıştığını düşündüğü için kendini yatağına atmak istiyordu. Anıl onun sözlerinin ardından yanına ulaşmış ve kolundan tutup, kalkmasına yardım etmişti. Mert' de, Anıl gibi onun odasına çıkmasına yardım etmek istedi ve bu yönde hareketlendiği sıra Ares, onu el hareketi ile durdurmuştu.

Ares' in odasına girmiş ve Anıl, onun yatağına uzanmasını sağlamıştı. "Ben, olanlar için üzgünüm. Özür direlim" onun gözlerine bakmaktan kaçınıyordu. Odadan çıkmak için hareketlendiği sıra Ares' in sesi onun sabit kalmasını sağlamıştı. "Bizi öylece kabul edememeye hakkın var Anıl. Biz yıllarca aynı düzende yaşadık. Ama o bu düzene birkaç aydır tanık oluyor" yatağında uzanmış, başında bekleyen kardeşine bakıyordu. " Eğer Beren, bu hayatın içinde, devamlı düşüp, kalıyorsa, onun elinden tutup kaldıralım" sesli bir nefes bıraktı Ares dışarıya doğru. "Onu kaybetmek istemiyorum kardeşim. Eğer sorun ettiğin tek şey; onun beni üzüyor olması ise inan bana bundan çok daha fazla huzur veriyor. Sayalım ki, o bir güneş. Yaz aylarında, fazla sıcak olan hava yüzünden bunalıp, şikâyetçi olabilirsin. Ama karanlık ve kasvetli gece de, yarın yine o parlak olan güneş ile bir evvel karşılaşmanın umudu ile kaparsın gözlerini." Sessizce Ares' in sözlerini dinleyen Anıl, gerçekten Beren' e bu hayatı alışma konusunda, haksızlık yaptığını düşünüyordu.

Karanlığın EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin