33. Bölüm

132K 5.9K 389
                                    

Zamanla her şey gerçekten de düzelir miydi? Peki, düzeldiği gün insanın ömrü kalır mıydı, yaşamak için? Ares' in elleri titremeye başladığında, adımları banyoya ulaştı.

Derin nefes verdikten sonra şırıngayı kolunun iç kısmına ilacı enjekte etti. Klozet kapağını kapatıp, üzerine oturduğunda, ilacın etki etme süresini içinden saymaya başladı. Güneşin doğduğu güne tanıklık ederek başladı iki genç. Kabuk bağlamış bir yaranın kabuğunu soyup, yeniden kanatmışladı sanki. Ares banyodan sonra sol elindeki yarayı yeniden tazeledi. Dışarı çıkıp, zemini kirleten kandamlarları sanki ona ait değilmişçesine, içinde hiçbir his bulunmadan izliyordu. Elindeki yara artık çok daha kötü bir hale gelmişti. Ama Ares bunu zerre umursamıyordu. Onunla bu halde olmaktan nefret etti Ares. Onunla konuşmalı ve onun canının acısını hafifletmeliydi. Onun canını acıtanın kendisi olduğunu bilmek ona sancılar bahşediyordu. Acısı sanki elindeydi ve gözle görülüyordu.

Nefes almanın lütfu bile onun yanındayken, daha anlamlıydı. İçeri girme gücünü kendinde bulduğunda, kapıyı aralayıp, odasına sessizce adım attı.

Oradaydı Beren, yatağının ortasına oturmuş ve sessizce gözyaşları döküyordu. Ares onu gördüğünde bunun sebebi; benim dedi içinden. Yatağın boşluğuna oturduğunda, geldiğini bile fark edip, etmedeğinden emin olamadığı sevgilisinin yüzüne baktı. "Bana kızgın olduğunu biliyorum" düz bir ses tonu ile konuşuyor olsa da, aslında o an acılar içindeydi. "Bu konuda senden af dilemiyorum çünkü beni affetmemelisin. Hatta şuan yaşadığın, hissettiğin ne varsa, hiçbir zaman unutma. Benimle olduğun sürece hep böyle hislerle baş etmeye çalışacaksın" konuşuyordu Ares ama onun dinlediğinden emin değildi.

"Bugün o depoya gitmeme kimse engel olmazdı. Her ne olursa olsun, ben yine gidedecektim. Ama bunu senin öğrenmemeni dilerdim" Ares' in gözleri, Beren' in gözlerinden intihar eder gibi düşen yaşlardan ayrılmıyordu. Her damla da, bedenine biraz daha yük biniyordu sanki. "O listede yazan sıradaki adam değildi. Ben bunu mecbur olduğum için yaptım. O adam bir an evvel durdurulmalıydı" Donmuş bir beden gibiydi o an, Beren.

"Sana bunun tekrar yaşanmayacağına dair söz veremem. Sadece bu olanlar için derin bir üzüntü içinde olduğumu ve seni bu hale getirdiğim için canımın ne kadar yandığını bilmeni istiyorum" ondan bir hareketlilik bekledi. Hatta kızgın olduğu için bir tokat bile atabilirdi ama yapmıyordu. "Konuş benimle Beren, lütfen" eli titreyerek, karşısında hiçbir hareketlilik göstermeyen sevgilisinin yanağına çıktı. Gözleri ile yanaklarının kırmızılığı yarışır gibiydi. Elinin altında olan deriyi usulca sevdi Ares.

"Ben hazmedemiyorum" hasarlı sesi fazla katıydı. Onun konuştuğuna şahit olmasa bu ses tonu bir başkasına ait derdi Ares. "Yeni bir hayat kurmaya razı gelmişken, nasıl olurda; yalnızca birkaç gün sonra yine o efendisi olduğun karanlığa sığınabilirsin?" sözlerine hıçkırıkları da karıştığında, onun karşısında Ares, daha çok yanıyordu. "Nasıl olurda hiçbir çaba göstermezsin, o zaman neden bunu kabul ettin? Film izlediğimiz sıra bana iş ile ilgili bir sorun derken, ben gerçeği söylüyorsun sanmıştım. Ama sen belki de o adamı nasıl katledeceğini düşünüyordun" onun yanağında olan Ares' in elini hızla ittirdi.

"Beren" susmasını ister gibiydi seslenişi. Yanan bir ateşe, benzin dökmek nedendi? "Dünyadaki her kötü adamı sen temizleyemezsin, Ares Karal. Seninle birlikte olmanın nasıl bir hayat olduğunu biliyorum, ben buna zaten hazırlıklıyım. Beni asıl kahreden şey onca konuşmadan sonra bile hiçbir çaba göstermeden, herkesin uyumasını bekleyip, öylece çıkıp, gitmen. Sinema salonundayken, insan bazen dünyada da cenneti de yaşayabilirmiş dedim kendime. Ama sen o an şu an yaşayacağımız cehenneme hazırlık yapıyormuşsun" hırsla yataktan ayaklanıp, öfke ile baktı onun gözlerine, haberi yoktu ama Ares' i kahrediyordu.

Karanlığın EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin