Masaya yerleşen aile bireyleri, bekleyişin devam etmesinin ardından yavaş yavaş, heyecanları da kaybolmaya yüz tutmuştu. Sessizliğin hüküm sürdüğü restoranda, kimse konuşmuyordu. Ancak o sıra diğer arabalarında kapıya yaklaştığını etrafın cam kaplı olmasından dolayı gördüler. Bu kez heyecanına yenik düşüp, hevesle ayaklanan Nilay olmuştu.
"İşte, geldiler" diyerek ayaklandığında, masada olanlarda ona eşlik etmişti. Beril, Beren' in yanında durmayı seçmişti. Kapı aralandı ve eksik olan aile bireylerde teker teker, kapıdan içeri girdi. Beren onların diğerlerinde daha sert bir görüntüsü olduğunu fark ettiğinde, gerginlik onu yeniden ele geçirmişti.
"Tanıştırayım, bizimle garson olarak çalışmaya başlayan Beren" Beril yeniden tanıştırma görevini üstlenip, olaya el attığında, Beren yüzünde naif bir gülümseme ile karşılıyordu gelenleri. Gelen üç genci tek tek tanırken, sonunda Ares' e sıra gelmişti.
"Ve son olarak, Ares" Beren' ona gösterilen genç adamın yüzüne bakıp, katı ifadesi ile karşılaştı. Beren karşısında olan adamı inceledi bir süre. Kahverengi saçları, ince ama sağlam görünüşlü bir bedeni vardı. Kaş yapısı onun yüzünü kızgın bir ifadeye bürünmüş gibi gösteriyordu. İlgisiz bakışları ile keskin bir çene hattı vardı. Diğer insanların ondan neden bu kadar korku ile bahsettiği, o an daha kolay anlamıştı Beren.
Karanlık bir tarafı olduğu yüzünden dahi anlaşıyordu sanki. Hareketleri yavaş ve ifadesi insani olmayacak şekilde katıydı. Dimdik tuttuğu omuzları, tüm insanlığa meydan okur gibiydi. Belki o ana kadar arkadaşı Derya' nın anlattıklarını abartılı bulmuş olan Beren, karşısındaki bu adamla karşılaştıktan sonra bunun mümkün olacağı ihtimaline kanaat gelmişti.
Ares restorana girdiği andan beri, gözleri etrafı inceliyordu. Gözleri karşısındaki bedeni bulduğunda, onun yüzünde dikkatini çeken ilk şey; onun dudağındaki yara iziydi. Artık sadece bir iz halinde bulunan yaranın, çok uzun zaman olduğunu anlamak kolaydı. Yara izinden gözlerini ayırmayan Ares, bunun nasıl olduğunu fazlası ile merak etmişti. Gözleri yavaşça dolaştı Beren' in yüzünde. Tüm bedeninde, onun hakkındaki düşünceleri; saf bir güzelliğin beden bulmuş hali gibiydi. Beren çok güzeldi.
Elleri, gözleri, burnu, dudakları, saçları her biri ayrı ayrı, berrak bir güzelliğin parçalarıydı. Tüm mükemmel parçaları bir araya getirdiğinizde, ortaya kusursuz bir sonuç çıkardı. Beren ise Tanrı' nın en mükemmel eseriydi. Azrail karşısındaki kişiyi ilk gördüğünde bunu kabul etmişti. Her daim oturulan düzenle yerleşmişlerdi masaya. Beren ise tek boş yer olan Ares' in karşısına, masanın diğer ucuna oturmuştu. Kimse nasıl bir konu hakkında konuşması gerektiğini bilmese de, sessizlikten rahatsız olan Can, masaya ses getiren olmuştu. "Okuyor musun Beren?" diyerek başlatmıştı sohbeti. "Evet, psikoloji" diye cevapladı Beren, onu. Gelen ani soru karşısında, şaşkınlığını gizleyemediği bir ses tonu ile yanıtlamıştı anında. "Kaç yaşındasın?" deyip sohbete katılmıştı Anıl. Aile yavaşça Beren' e alışıyor ve onu tanımaya çalışıyordu.
"Yirmi iki yaşındayım" kendini sorgulanıyormuş gibi hissetse de, sakince cevaplamaya devam etmişti gelen soruları. "Kendi sıkıntıların üzerine birde diğer insanların sorunları ile uğraşmak, onur duyulacak şey" diye hayranlığını dile getirdi Can. "İnsanlara yardımcı olabilmek güzel şey" diye gülümseyerek karşılık verdi Beren. "Nerede oturuyorsun?" dedi Cenk içeceğinden yudum alırken. "Yürüme mesafesi uzaklığında, bir kaç sokak geride" diye açıkladı Beren. "Ailen ile birlikte mi yaşıyorsun?" Egemen' in bu sorusu üzerine masadaki tüm hareketler yavaşladı. Zaten bu tarz bir soruyu yalnızca birkaç kişi sorabilecek durumda iken, Egemen'de bunlardan biriydi. Aile bireyleri, Beren' e dönmüş onun söyleyeceği şeyi beklerken, bunlara dâhil olan, sessizce önündeki tabak ile ilgilenmeye devam eden; Ares' de vardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/77835983-288-k59008.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendisi
Teen Fiction"Kaç benden, uzak dur. Ben katilim, Azrail'im. Azrail'in bir insana sunabileceği tek şey ölümdür. Bu yüzden git Beren" "Ben elindeki kandamlaları ile sevdim seni. Gözlerin kararıp, Azrail'e büründüğünde bile sevmeye devam ettim. Atmayı unutan kalbin...