Güneş henüz daha yüzünü göstermediği bir zaman gözlerini araladı Beren. Belki yatağını yadırgadığından, belki de başkasının evi olduğundan, normalden önce uyanıyordu bu evde. Kendine gelebilmek adına birkaç dakikası öyle uzanarak geçse de, ardından hissetiği tuvalet ihtiyacından ötürü, uzandığı yataktan, ayrılmıştı. Odasından çıkıp, kattaki banyo da, tuvalet ihtiyacını gidermek için oraya yöneldiği sıra gürültü ile yere düşen bir cam sesi duydu Beren. Sesin kaynağı yan tarafındaki odadandı. Merakına yenik düşerek, ufak adımlarla ulaştı kapıya. İçini saran endişesi ise kapı aralandığında, karşılaşacağı mazaradandı.
Kapının kulpunu indirip, kapıyı araladığında, içeri yavaşça süzüldü Beren. Fazla kasvetli olan bu oda, korkmasına sebep olacak bir his uyandırıyordu içinde. Genelinde siyah rengin hakim olduğu bu oda, kara bir büyücünün yaşadığı bir yer gibiydi. Odayı aydınlatan sadece komodinin üzerindeki ufak bir abajurken, bir de büyük bir pencere kapının tam karşısındaydı. Odada gezinen gözleri, sesin kaynağını bulmak için gezinirken, adımları da harekete geçmişti.
Yatakta uyuyan bedeni uyandırmamak için ise büyük çaba sarf ediyordu. Adımları yatağın, diğer yanını bulduğunda, sesin kaynağı nihayet gözlerinin önündeydi. Komodinin üzerinde duran cam su şişesi, yere düşüp, parampaça olmuştu. Uykusunun en derin zamanlarında olan Ares, farkında olmadan, kolu; şişeye çarpıp, düşürmüştü. Yerdeki cam kırıklarında gözlerini gezdiren Beren, yerde birikip, cam kırıklarına karşışan kırmızılığı fark etti. Gözleri ile takip ettiğinde, yatakta uyuyan bedenin, sol avucundan kanın süzüldüğünü gördü. Yerdeki cam kırıklarına dikkat ederek, yatağa yaklaştı. Teleşa kapılmıştı, cam şişeye çarpan bir el bu denli nasıl kanayabilir anlamaya çalışıyordu. Ancak Ares' in elini avucunun arasında alan Beren, avucundaki derin yarayı gördü.
Midesinin harekete geçiren bir güç varken, tiksinti değilde, böyle bir yara sanki kendi avuç içinde gibi bir ürperti geçti üzerinden. "Ne büyük bir yara böyle" diye geçti aklından. Yaraya bakamıyordu ancak gözlerini fark bir yöne çeviremiyordu da. "Nasıl oldu bu yara, elini böyle açıkta nasıl bırakır" gibi düşünceler aklını meşgul ederken, kanı durdurmanın bir yolunu bulmak için ayaklanıp banyoya gitti.
Elinde bir havlu ile geri döndüğünde, tekrar eğilip, yaralı eli avuclarının arasında aldı. Yarasına bastırdğı bu havlunun ona zarar verip, vermediğini düşünürken, kanın durmasını umut ediyordu. Yarasının üzerindek baskı canını yaktığında, aniden gözlerini araladı Ares. Karşısında kimin olduğunu, ya da neden burada olduğunu umurmasadan karşısında, canını yakan bedenin iri elleri ile boynunu kavradı.
Gelen ani atak sayesinde Beren, tüm nefesinin birden elinden alındığını hissetti. İnce boynunu kavrayan bu el bir devin eli gibi, tüm kuvvetle sıkılıyor ve onu canından etmeye çalışıyordu sanki. Gözlerinin odağı yerine gelip, Ares olayları kavramaya başladığında, elinin altında çırpınan bir bedenin; Beren olduğunu nihayet fark edebildi. O saniye ondan elini ayırması hızla gerçekleşse de, Beren boğazından ayrılan elin varlığını hala hissediyordu sanki. Yatağında oturur konuma gelip, ona baktı Ares.
Birkaç saniye içerisinde gerçekleşen bu olay Beren' e, sanki uzun uzun yaşanan bir olay gibi gelmişti. Öksürükleri doldu odaya, sanki hala nefes alamıyor gibiydi. Kendi eli ile boynunu kavrayıp, sarsılarak öksürmeye devam ederken, Ares tüm bunları anlayamadığı gibi şaşkın gözlerle izliyordu. Daha sonra kendine geldiğinde, nefesini toplamaya çalışan bedenin kolunu tutup yatağına oturmasını sağladı. Karşısında çırpınan bedene yaptığı şey için kendine bir dolu ağır hakaretlerde bulundu. Uyku ilacını içmek için kullandığı, komodinin üzerinde yarısı su dolu bardağı Beren' e uzattı. Ona uzatılan bu yardım eli, onu bu hale koyan adama ait olsa da, bardağı kabul eden Beren; geri kalmış olan tüm suyu boğazından aşağı gönderdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendisi
Novela Juvenil"Kaç benden, uzak dur. Ben katilim, Azrail'im. Azrail'in bir insana sunabileceği tek şey ölümdür. Bu yüzden git Beren" "Ben elindeki kandamlaları ile sevdim seni. Gözlerin kararıp, Azrail'e büründüğünde bile sevmeye devam ettim. Atmayı unutan kalbin...