77. Bölüm

80.2K 3.3K 269
                                    

Sevgilisi omletli hazırlayana kadar kendinde, tezgâhtan inmiş ve geriye kalan işler için yardım etmeye başlamıştı. Şimşeklerin çaktığı, kulak tırmalayan, kara bulutların esir aldığı ve korkunç sesler ile gürleyen gökyüzünde, aniden görülen güneş görülmesi gibi.

Sebepsiz ve nedensiz olarak huzuru soluyordu. Ormanda dolaşıyormuş gibi bir histi. Ağaçların arasından güneş ışınlarına şahitlik ederken, kulaklarına dolan kuş cıvıltıları gibi.

Sonunda kahvaltı hazırlıkları bitmiş ve çift masada yerini almıştı. Sevgilisinin yanında oturmasının avantajı ile Beren' in bir elini kavramıştı Ares. Parmaklarının iç içe geçtiğini izleyen Beren, ufak bir kahkaha ile bakıyordu. "Bu şekilde, kahvaltı yapabilmem pek mümkün değil, Ares" ikisinin arasında kalan ellerini işaret ettiğinde, Ares' in gözleri de, oraya dönmüş ve ardından sevgilisinin elinin üzerine dudaklarını değdirmişti.

"Sana, bu konu yardımcı olacağım güzelim" Beren' in önündeki tabağın yanında duran çatalı kavrayıp, kâsenin içindeki zeytinlerden birine kolayca isabet ettirmişti. Çatalı sevgilisinin dudaklarına yaklaştırıp, onun kabul etmesi için bekledi. Beren sevgilisinin kulaklarını kahkahası ile çınlatmış ve ardından onun uzattığı zeytini ağzına kabul etmişti. "Sen neden yemiyorsun?" ağzındakini yutup, sorduğunda, sevgilisinin gözleri ile denk geldi.

"Çünkü daha önemli işlerim var" sevgilisinin sebebini soran gözleri ile karşılaşan Ares, ufak kahkaha bırakmıştı, dudaklarından. "Seni, yemek yerken izlemek benim için daha yararlı. Özellikle de o an, yediğin çilek reçeli ise..." çatalı uzatıp, bu kez çilek reçeline uzandı ve çatalın altına elini koyarak, sevgilisine uzattı.

"Bazen farkında olmadan gözlerin kapanıyor ve sağa sola sallanıyorsun. Bu görüntü benim için paha biçilemez" Beren, şuan da, tam da sevgilisinin söylediği gibi yapıyor oluşundan o anda, gözlerini açtı. Yanında kahkaha ile haline gülen sevgilisine ise mahcup bir ifade ile bakıyordu. Sevgilisinin eşsiz kahakahası devam ederken, midesine gönderdiği çilek reçelinin ardından kahkahasına eşlik etmişti. Beren, Ares' in durmayan kahkahası ile daha da keyiflenen Beren, elini onun yanaklarına yasladı ve başını kendine çekip onu gülüşünden öptü. Kısa ve huzurlu öpücüğün ardından biraz mesafe ile birbirlerinden ayrılmış olsalar da, Beren elini, Ares' in yanakllarından indirmemişti.

"Çilek reçelinin tadı, daha hiç bu kadar güzel gelmemişti" onun sözlerinin ardından artık daha kırmızı bir hale bürünen yüzünü, ondan saklamak isteyen Beren, başını sevgilisinin omzuna yaslanmıştı. "İyi ki, geldin Ares. İyi ki, buradasın" konuşmak için doğru zamanın bu olduğuna emin olamasa da, onun bir an evvel iyi olmasını sağmak istediğinden, yapacak başka bir yolu yoktu. "Sanki acı çekiyor gibisin Beren, neden? Canını yakan, aklını yoran ne var, güzelim?" bu kez Ares, onun gözlerine yakından bakıp, acısına ortak olmak için sevgilisinin başını kendine çevirmişti. O gözlere bakarken, şu an hiçte haksız olmadığını görüyordu. "O da, burada mı; diye sorduğun kimdi, güzelim?" sanki bunu duymayı bekliyor gibi parlak gözleri, dolarak baktı, sevgilisine. "Sadece kötü bir rüya gördüm, çok etkiledi beni. Gece bir daha da uyuyamadım"

"Ne gördün?" Beren sevgilisinden o anda, gözlerini kaçırdı. Onunla bu masafede iken bunu dile getirmek istemiyordu.

"Annem, kötü rüyaları başkasına anlatmanın, sakıncalı olduğunu söylerdi" "Eğer anlatmasan canını yakan, seni üzen şeyin ne olduğunu, nasıl bilebilirim. Seni rahatsız eden şey her ne ise; onunla hayatın boyunca karşılaşma diye onu nasıl yok edebilirim?" Ares, sözlerinin ardından sevgilisini kolları arasına aldı. İyi olsun, kendi güvende hissetsin, istiyordu. Onu rahatsız eden şeyleri def etmek için mücele ediyordu. "Beni rahatsız eden şey ile karşılaşma ihtimalim, var mı?" başını sevgilisinin omzuna yaslayan Beren' in sesi boğuk çıkıyor olsa da, acısını hissettiği gibi sözlerini de, anlıyordu. "Ancak anlattığın zaman sana bu konuda kesin bir yanıt verebilirim, güzelim" "Zilin sesi ile uyanmıştım. Sanki savaş çanı gibi öyle korkunç duyuluyordu ki, ses sanki beynim içinden geliyor gibiydi" Ares, rüyasını anlatmaya başlamış olan sevgilisini dikkatle dinliyor ve olan şeyleri gözlerinin önünde canlandırıyordu.

Karanlığın EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin