18. Bölüm

140K 6.6K 450
                                    

Aradan geçen birkaç haftanın ardından değişen şeyler olmamıştı. Ares ve Beren o günden sonra bir daha hiç yan yana gelmemişti. Bunun olmasına sebep olan, tek kişiyse Ares' in ta kendisiydi. İçinde harekete geçen tüm o duyduları yok etmek istiyordu. Beren her malikâneye geldiğinde, arabasına atlayıp, evden uzaklamıştı.

Egemen, kızlardan Beren' i akşam yemeklerine davet etmemelerini rica etmişti. Gerekçe olarak da, Ares' in bundan rahatsız olduğunu söylemişti.

Akşam oturması için davet edilen Beren' in ardından evden ayrılan Ares, onların planını bozuyordu. İkisini bir araya getirip, bir şeyler paylaşmasını isteyen kızlar maalesef bu durumdan muzdaripti.

Tüm bu zaman içinde Beren artık kahvaltı masalarından nefret etmiyordu. Hatta iki gün önce kızlar ile birlikte restoranda, güzel bir kahvaltı etmişti. Bunun kaynağının Ares olduğunu aklından çıkarmayan Beren, ona karşı derin bir minnet duyuyordu. Bunların yanı sıra bugün Can' ın doğum günüydü. Beril sevgilisini doğum gününün iyi geçmesi için büyük bir telaşa kapılmıştı. Aslında ekstra yapılan herhangi bir hazırlık yoktu.

Restoranda akşam yemeği ve alınan koca pastayı bir güzel afiyetle yiyeceklerdi. Ayrıca bugün için çok önemli misafirleri vardı, ailenin. Uzaklardan gelen, onların manevi anne ve babası olan Mehmet ve Meliha Arslan çifti; onları yurtdışındaki evlerinden ziyarete gelmişti. Çiftin çocukları ne yazık ki olmamıştı. Senelerce denemelerine ve bir servet harcamalarına maal olmuş olsa da, yine de bunu başaramamışlardı.

Çift için olacağına bu kadar inanmışken, gerçekleşmemesi atlatılması zor bir travmaya sebep olmuştu. Bu yüzden uzun süre evlat edinmekten bile kaçınmışlardı. Henüz evlat edinmek için kurumlara başvurmaya cesaret edemedikleri bir vakit, vahim bir haber aldı Mehmet Bey. Kadim dostu, çocukluk arkadaşı; kendi eşi ve oğluna dönüşü imkansız bir ihanette bulunmuştu. Kendi çocuğunun olması için uzun yıllar boyunca bunca çaba harcarken, arkadaşının yaptığı bu adiliği kabullenemiyordu. Mehmet Bey, Ares ve annesinin kayıp bedenlerini bulmak için yemin etti.

Ölü, ya da diri diye çıkmıştı yola. Uzun süren aramaların sonucunda sadece annesi canice katledilmiş olan Ares' i bulabilmişti. Ancak onunda ölümün eşiğine gelen hali, pekte yaşıyor sayılmazdı. İki sene aşkın bir süre evinin bir odasını, tam teşekkürlü bir hastane odasına çevirip, Ares' e orada özenle baktı. Onunla ilgilenen, doctor ve hemşireleri de, yine özenle yerleştirdi odaya. Ölüden farkı kalmayan Ares' in saçlarını okşayıp, oğlum diye seslenerek iyileşmesi için dualar etti Mehmet Bey.

Ellerini sıkı sıkıya tuttunup, gözlerini açması için direnç diliyordu. Elinin her parmağını ayrı ayrı öperek, onun bir gün sağlam hali ile ayağa kalkmasını bekliyordu. Ares hasta yatağından kalkıp, ayaklanmaya başladığında; kaç kurban kesilmiş, kaç evsizin karnı doymuştu. Ares' in yavaş yavaş normale döndüğü bir zamanda, Mehmet bey onunla üç genç ile tanıştırmıştı. Yaşları Ares ile eş olan bu üç genci, Ares' in normal hayata alışmasını sağlamak için işe almıştı, Mehmet bey. Ares, onu hayatta tutmak için var gücü ile çabalayan Mehmet Beye öfke kusarken, o yine de elinden geleni yapıyordu. Başlarda birçok sorun yaşamış olan bu üç genç yine de, Ares ile kalmaya devam edip, yanında olmak istemişlerdi. Zaman geçtikçe onlara yetimhanede kalan diğer arkadaşlarıda katılmış ve sonun kocaman bir aile olmuşardı. Ares artık hasta yatağından tamamen kurtulduğunda, Mehmet Bey tüm servetini onun üzerine yapmıştı. Artık tahtını devrettiği oğluydu Ares, onun için. İşelerini oğluna devretmiş olan Mehmet Bey eşi ile birlikte emeklilik hayatının tadını çıkarıyordu.

"Hoş geldin Meliha teyze, masa yeterince iyi gözüküyor mu?" kendi telaşını diğerlerine de bulaştırmaya çabalayan Beril, kapıdan giren kadına, hiç beklemeden sormuştu. "Kadın daha yeni içeri girdi Beril, bırak önce bir nefes alsın" ona kızan Selin' e döndü, Beril' in gözleri.

"Tamam, asma yüzünü. Hadi gel bakalım bir" Meliha hanım, özel olarak hazırlanmış masaya ilerledi. Şöyle bir baştan sona, masada gözlerini gezdirdi.

"Hepinizin emeğine sağlık kızlar. Masa gerçekten şahane görünüyor" sözleri ile evlatlarının gönüllerini hoş ettiği sıra gözleri mutfak kapısından çıkan bir bedene takılmıştı. Gördüğü bu güzel kızın kim olduğunu merak eden Meliha Hanım, gözlerini ondan ayırıp, kızlarına baktı. "Bu güzel kız kim?" "O güzel kız, senin müstakbel gelinin" yüzünü kaplayan koca bir gülümseme ile söyleyen Beril' in yüzüne şaşkınlıktan açılan iri gözleri ile baktı Meliha hanımın. "Ne?" sesinin tonuna dikkat etmeden yüksek sesle söylediğinde, ileride olan Beren' in de dikkatini çekmişlerdi.

"Beril!" ortada herhangi bir durum yokken, Meliha hanımı umutladırıyor olmasına kızmıştı, Selin. "Ben sadece olanı söylüyorum. Bundan yanlış bir şey yok" "Siz bu konuda ciddi misiniz?" içini kaplayan neşe direk olarak yüzüne yansıyordu Meliha Hanımın. Yaşından utanmasa, restoranın içini koşarak turlarken, koca sevinç çığlıkları atacaktı.

"Henüz bir şey yok ortada Meliha teyze. Sadece biz öyle olmasını umut ediyoruz" Nilay'ın açıklaması ile Meliha hanımın gözleri, yeniden ileride işine devam eden bedene döndü. "Ama Ares' in ona karşı tavırları normaldan farklı" Çağla' nın bu sözlerine diğerlerinin de katıldı. Ares hakkında ilk kez böyle bir şey duyuyor olmak, bir hayalin gerçekleşmesi gibiydi Meliha Hanım için. Ares' e bu yaşamında yoldaşlık edecek, hayatına kabul ettiği birinin olması; Meliha hanımın tek büyük hayaliydi. Ancak bu sözler Ares' in ağzından duyulmadığı sürece pek bir önemi olmayan bir şeydi. Zira kendi de kızlarda, bunu gönülden isteyebilir ancak bunu ilk önce Ares' in istemesi önemliydi.

"Umarım yanılmıyorsunuzdur" sesinin alçalması, sanki onun da imkânsız bir durum olduğuna inandığını gösteriyordu."Beren, yanımıza gelir misin?" işini dikkatle yaptığı sıra ona seslendi İdil. "Sizi tanıştırayım. Meliha teyze, bu Beren. Bizimle birlikte burada çalışıyor" "Beren, Meliha teyze ailemizin manevi annesi" karşılıklı kaldıklarında birbirlerinin elini uzatıp, nazikçe kavradılar. Gerçekten olabilir mi diyordu Meliha Hanım içinden. Bu genç kız benim kıymetli oğluma yeniden hayata bağlayabilir mi? Yaşadığı onca acıyı, bu güzel gözleri ile oğluma unutturmayı başarabilir mi?

"Tanıştığıma memnun oldum efendim" kibar bir ses tonu ile karşısında, olgun kadının gözlerine baktı Beren. Bu ailenin annesi ile tanışıyor olmaktan gerçekten memnundu. "Bende öyle güzel kızım" Meliha hanım, elini kavradıktan sonra onu kollarının arasına almıştı. Bir heyecan duydu Beren, kolları arasında olduğu kadın için. Kendi annesi geldi o an gözlerinin önüne. Ne ara unutmuştu, böyle güvenli kollar arasında olmanın verdiği huzuru. Anında karşılık verdi ona ve ellerini kadının sırtına nazikçe yerleştirdi.

Lütfen desteğinizi esirgemeyin.

Sorularınız olursa, lütfen benimle iletişime geçin.

İnstagram: aysunaltnbas

Karanlığın EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin