54. Bölüm

78.8K 3.7K 145
                                    

Üç kafadar olan Can, Anıl ve Cenk' in ısrarı ile kahvaltısını bitiren aile bireyleri salondaki koltuklara kurulmuş ve bilek güreşi için toplanmıştı. Arslan çifti bu durum karşısında, yaşanılan şeylerin kaybolmaya yüz tutmuş olmasından dolayı memnun bir ifade ile evlatlarının taşkınlıklarını izliyorlardı. Ares oyuna katılmak istemediği için erkekler aralarında birbiri ile eşleşirken, Anıl açıkta kalmıştı.

"Ares, sende katıl bize. Anıl ile eşleş"

Can birlikte geçirecekleri bu eğlenleci anlara, onun eşlik etmesini ve oyundan onunda keyif almasını istiyordu. "Size iyi şanslar" oturduğu yerden söyleyip, arkasına yaslandığında, oyuna katılmak istemediği açıkça göstermişti Ares. Bununla birlikte Ares, sevgilisinin yüzünü izlemiş ve onun ifadesinin bir anda nasıl alt üst olduğuna şahit olmuştu. Can' ın sorusunun ardından hevesle parlayan yüzü, Ares' in yanıtının ardından bir camın kırılması gibi parça parça olmuştu. "Maça hazırlan Anıl, biz sonunca olarak yapalım" kalbinden taşan bir sevgili ile sevgilisinin seven Ares için bir oyun nedir ki? Onu böyle üzüp, kırmaya, Ares nasıl razı gelebilirdi?

Sözlerinin ardından sevgilisinden ayrılmayan gözleri onunla anında göz göze gelmişti. Yüzünde bir gülümseme belirirken, her geçen saniye daha geniş daha eşsiz bir hale dönüyordu. Bedenine temas eden güneşin bile bu kadar fayda sağlamayacağını düşündü Ares. Onu pamuklara sarıp, sarmalamak isteyen Ares, onun bu haline nasıl kendi isteği ile zarar verebilirdi.

"Tamam, o halde ilk olarak ben ve Cenk başlıyoruz" Can' ın sözlerinin ardından maça hazırlandı kardeşler. Ortadaki küçük sehpanın üzerinde, Can ve Cenk' in elleri birleşti ve ardından birbirlerinin güçleri tartmaya başladılar. Birbirlerine olabildiğince direnip, diğerinin elini sehpaya devirmeye çabalıyordu iki kardeş. Koltuklarda oturup, maçı kazanmak için direnen iki beden içinde, tezahurat yapılıyor ve bu onları daha da hırslandırıyordu. Ve sonunda kazanan Can oldu.

"Ha, ha, ha, benimle uğraşmak neymiş gör bakalım"

"Beyefendi bir kere kazandı ya, yıllarca başımıza kalkar durur artık" Cenk sephanın yanından ayrılıyıp, sevgilisinin yanındaki boşluğa doğru ilerledi. "Hadi, gençler sıra sizde" Can bu sözünün ardından Mert ve Egemen, oturdukları yerden kalkmış ve sehpanın yanına doğru ilerlemişti. Ancak onların ki hayli kısa sürmüş ve kazanan Egemen olmuştu. "İşte benim güçlü sevgilim" Çağla sevinçle salonda sesinin yankılanmasını sağladığı sıra Beril, buna gözlerini devirmişti. "Henüz bitmedi Çağla, maçın sonunu görelim" bu kez ise onun söylediğine karşılık olarak, Çağla gözlerini devirmişti.

"Oyunun sonunda da, kazanan değişmeyecek. İzle ve gör" "Bundan bu kadar emin olmamanı tavsiye ederim, kardeşim" İdil'de konuşmaya dâhil olduğunda, diğer gözlerde, konuşanların üzerinde geziniyordu.

"Bana meydan mı okuyorsun?" gözlerini kısarak, gözdağı veren bir ifade ile baktı, Çağla kardeşinin yüzüne.

"Evet, aynen öyle, erkeklerden sonra biz de, birbirimizle yapalım. Her iki tarafın kazananı da birikte yapsın ve tek kazanan belli olsun. Kabul mü?" Beril, ayaklanıp, kızların tepkisini izleyerek söylediğinde, hepsinden olumlu yanıt almıştı. Bu konuşmalar sırasında ise Ares ve Anıl, sehpanın yanına çökmüş ve maç için uygun konuma gelmişti. Ares yüzünde eğlenen bir ifade ile kardeşine tutması için elini uzattığında, Anıl onu bekletmeden elini kavradı.

Ares ne kadar rahat ise Anıl'da kendini o kadar gergin hissediyordu. Can' ın üçten geriye saymasının ardından oyun başlamıştı. Ancak onların maçıda kısa sürmüş ve birkaç saniye sonra Ares, Anıl' ın elini sehpanın üzerine yatırmıştı. Anıl bir süre oturdğu yerde kalıp, kaybetmeyi hazmetmeye çalıştı. Ancak ayaklanan Ares, ona elini uzattı ve Anıl yine kardeşini bekletmeden elini kavrayıp, onu kaldırmasına müsaade etti.

Karanlığın EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin