MULTİ: ARDAY'IN MAYA'YA ALDIĞI ELBİSE (Boyunu dizde düşünün. :) )
BU BÖLÜMÜ YARIYA BÖLÜP PAYLAŞACAĞIM. BU 32. BÖLÜM. DİĞER YARISIDA AYRICA GELECEK. BU SEFERDE BÖYLE OLSUN İSTEDİM. HEM SİZ BÖLÜME MAHRUM KALMAYIN. HEM DE BEN KOLAYCA YETİŞTİREYİM DİYE. İYİ OKUMALAR HERKESE. :-*
Umut'un cenazesinin dönüşünde garip bir şey oldu. Arday'a bir video daha geldi. Ama bu video diğerlerinin aksine suçluyu göstermek için değildi. Umut'u gösteriyordu. Umut'un elinde bir telefon vardı. Telefonla konuşarak karşıya geçiyorken bir araç ona çarpıyordu.
Ama aracın ne plakası belli oluyordu ne de rengi. Çünkü hava zifiri karanlıktı. "Ne yani?!" diye bağırdım kendimi tutamayarak. "Sıradan bir kaza mı bu? Bütün suç karşıya geçerken telefonla konuşan Umut'un mu?"
"Hişşt. Bitmedi," diye uyardı Arday daha önce videoyu izlediğini belirten monoton bir sesle. Arabayı kenara çektiğimizden yanımızdan geçen arabaların sesleri videoya karışıyordu. Video bitti. Sadece bir not kaldı geriye. 'Gerçekler bazen göründüğünden farklıdır.'
Bu ne demekti? "Sana söylemiştim-" diye başlamıştımki Arday araya girdi. "Maya her videoyu sana gösterdiğime pişman olmak zorunda mıyım ben? Bir kerede sorgulama. Bana güven sadece. Bunu gönderen her kimse kazanın videodaki gibi olmadığını söylüyor işte bize. Anlasana!"
"Peki nasıl olmuş? Onu neden göndermek yerine bizi böyle uğraştırıyorki?" Bir şey demedi. Çünkü cevabını onunda bilmediğine emindim. Zaten tek dediği 'Ona güvenmek zorundayız' dı. "Beni Deniz'in yanına götür."
"Maya…"
"Sadece yanında olacağım." Ona ağzımdan bir şeyler kaçırmamdan korktuğunu biliyordum. Bu şüphesinde haksızda sayılmazdı. Dün neredeyse Deniz'e her şeyi söyleyecektim,Arday gelmeseydi. "İstemediğini biliyorsun." Deniz özellikle rica etmişti yalnız kalmak istediğini.
Ne yaptıysam ikna edememiştim yanında kalmaya. "Biliyorum ama-"
"Benim daha iyi bir fikrim var. Gidelim ve Defne ile konuşalım. Bizimkilerde şu yurt müdürünü sorgulasın. Ne dersin?" İşte bu olurdu. "Yurt müdürünü Defne'yi getirdiğiniz yere getirirler mi? Bende bir şeyler sormak istiyorum."
"Bulurlarsa…tabii." Ah,o hâlâ kaçak konumundaydı değil mi? Ondan umudu kessem iyi olurdu. Şu anlık tek ümidim Defne'ydi. Ve tabii itiraf ederse Uğur.
******
Arday direkt hesap sormamın onu ürküteceğini söylüyordu. Ona uymak hata mıydı bilmiyorum ama yine dinledim sözünü. "Benim yine ne işim varki burada? Size her şeyi anlattım. Bu kadardı. Dahası yok."
"Yokmu gerçekten?" dedim şüpheci bir sesle. "Siz Uğur ile öpüşürken tesadüf eseri-"
"Bir saniye!" diye cırladı Defne. Cidden cırlamıştı. O tatlı kızdan böyle bir ses çıkması beni şaşırtmıştı doğrusu. "Ben size öyle bir bilgi verdiğimi sanmıyorum." Kızıl saçları sinirle bakan gözleri gibi kabarmış,diken diken olmuştu.
Yanakları öfkeden mi,utançtan mı bilinmez al aldı. "Sen vermedin zaten," diye atıldığımda Arday yavaştan kolumu sıktı uyarırcasına. "Sevgilin verdi." Defne de Arday da şaşkındı şimdi. Arday videodan bahsedeceğimi onu ele vereceğimi sanıyorken Defne ise onu suçlu çıkaracak bir şeyler bildiğimi düşünüyordu.
İkisinide yanıltmıştım. "Uğur nerede,Defne? Hım?"
"Size ne!"
"Ben söyleyeyim bize yardım etmekle meşgul. O gece siz öpüşürken birden yan tekneye bir çocuk getirildiğini görüyorsunuz. Ve bunu ikinizde sadece izliyorsunuz. Neden? Sen buradasında o nerede Defne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜRÜYEN KARİZMA
Teen Fiction*Maya Soykan* Daha 19 yaşında tercih yapmak zorunda bırakılan bir genç kız...Ünüversite tercihi değil,hayat tercihi. Yaptığı tercihe sığındı,doğru olmasını umdu. Peki seçtiği kişi,yaptığı tercih doğru muydu? Aşk,belkide Dünya'nın en güzel duygusu...