56 Bölüm: Kalbinde yaşamak

1.3K 56 1
                                    

~~ARDAY'DAN~~

Maya'yı bugün okula gitmemesi için zar zor ikna etmiştim. Bu kadar midesi bulanıyorken hiçbir yere gidemezdi. Hatta bence okulu bir seneliğine dondursak iyi olurdu. Bu konuyu en kısa zamanda Maya'ya açacaktım. Ama önce asla kızmayacağı ve itiraz edemeyeceği bir zamanlama gerekiyordu. 

Saatlerce istediği şeyi aramıştım. Bulduğumdaysa yanında diğer turşulardanda almıştım canı isterse falan diye. Abuk sabuk ne varsa -muz turşusu mesela- Mağlum benim karım ilk aşermesini erik tursusunun ilk nerede yapipdigini ogren.

Bütün turşuları önüne koyduktan sonra ise işime dönmüştüm. Şu restaurant işi canımı sıkıyordu. Araya giren olaylar yüzünden restaurantla ve sorunlarla ilgilenememiştim. Ve tabii ki Tuncay'la. Ben bu adamı öldürürdüm de dua etsin bebeğim oluyor. Bebeğim babasız büyümeyecek olsa cidden bu adamı gebertebilirdim. Ne derdi varsa gitsin babamla görsün.

Benden ve karımdan ne istiyor?

Arabayı restaurantın önüne çeker çekmez beni kapıda bekleyen Ahmet'i geçip Cenk'e yöneldim. "Cenk! Seni gebertirim biliyorsun değil mi?''

"Ya yine ne yaptım? Dur düşüneyim. Hımm... Yok, bir şey yapmamışım valla." Daha ne yapacaktı? Onun hatası yüzünden restaurant elimizden gidiyordu. Henüz diğer çocukların haberi yoktu ama olunca hepsinin Cenk'in üzerine atlayacağına emindim.

"Senin sözleşmeye imza atarken kafan falan mı güzeldi lan? Niye okumadan imzalıyorsun? Tuncay Eren restaurantı elimizden alıyor senin yüzünden!" O günlere gitmek ister gibi düşündü. Sonra avuç içiyle kafasına vurdu. "O gün senin işin olduğu için beni aramıştın. Bende Semir'deydim. Kızlar vardı yanımda. Ban-"

"Oğlum banane senin özelinden. Ne anlatıyorsun?"

"Abicim bir dur. O kızlarda bir şey vardı. Onlar içirdiler beni. Hatta o kadar ısrar ettilerki 'Siz yoksa ajan falan mısınız?' diye dalga geçtiğimde kızarıp bozardılar. Ya salak kafam! O kızlar Tuncay Eren'e çalışıyordu Arday. O imzayı atarken içkili olmamı amaçladılar." Yumruğumu sıktım. "Başardılarda."

"O kızları bulursak-"

"Ne olcak Cenk? Bulsak ne değişecek? Siktir et şimdi o kızları. Şunun bir hal çaresini bulamazsak Sinan ve Ateş'in elinden alamam seni." Burada özellikle Ateş'in çok emeği vardı. Sinan ise hep bir kafe restaurant tarzı bir yer açmamızı isterdi. Burayı aldığımızda -aldığımızı sandığımızda- en çok sevinen oydu. "N zaman gelecek Tuncay piçi? Birde ben konuşayım."

"Onunla konuşulmuyorki Cenk. Eminim iki dakikadan fazla dinleyemezsin onu."

"Ahmet!" diye seslendi. Ahmet içeriden koşarak yanımıza geldi. "Ara şunu. Gelsin derdi neyse anlatsın. Belki orta yol buluruz." Ben onun derdi ne biliyordum. Babasının intikamını bu şekilde alamazdı. "Tamam, ben de buradayım."

******

Tamda dediğim gibi olmuştu!

Cenk, Tuncay'ın imalarına, iğrenç laflarına ve hedefini şaşıran oklarına iki dakikadan fazla dayanamayıp üzerine atlayınca Ahmet ve ben Cenk'i dışarı çıkarttık. Tuncay'la konuşmak için döndüğümde telefonla konuştuğunu işittim. "Meraklanma. Burası bende. Sadece burasıda değil. Her şeylerini ellerinden almadan rahat yok bana."

"…" Karşı taraftan duyduğuyla kahkaha attı. "Önce maddi zarar verelim. Para kazanamaz hale gelsinler. Bütün itibarlarını kaybetsinler bir. Sonra manevi zarar veririz." Ne demek istediğini anlamadım ama burnuma hiç iyi kokular gelmiyordu.

O telefonu kapatınca bende boğazımı temizleyerek yanına geçtim. "Ne o? Şimdi üzerime atlama sırası sende mi Güçlü?"

"Burayı elimden aldığında kaybettiğim bir şey olmayacak biliyorsun değil mi?"

YÜRÜYEN KARİZMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin