48. Bölüm: Hak ettiğin gibi

1.1K 61 1
                                    

ŞARKI: NEFES BİLE ALMADAN

~~ARDAY'DAN~~

Kaybetme korkusu bazen o kadar ağır basıyorduki... Ruhumu ele geçirmesine ses edemez hale geliyordum. Ruhum neysede kalbime sıçraması hiç hayra alamet değildi işte. Maya olurda ailesinin yaptığı kazanın babam yüzünden olduğunu öğrenirse aşkından ölsede terk ederdi beni.

Belkide zamanında söyleseydim böyle olmazdı ama ben sakladığım için artık geri dönüşü yoktu. Gerekirse sonsuza kadar saklayabilirdim o benden gitmesin diye. Hep gitmesine izin vermeyeceğimi söylerim aslında. Ama bazen öyle anlar geliyorki insanın eli kolu bağlanıyor.

O gidiyor,sen sadece bakıyorsun. Bunları düşünmek bile kötü hissetmeme yetmişti. "Birkaç güne bekarlığa veda edecek biri olarak fazla içmiyor musun Arday?"

"Az bile içiyorum."

"Sen evlilikten falan mı korkuyorsun lan yoksa?" Cenk'e gözlerimi devirdim. "Lan ben geç bile kaldık diyorum sen ne diyorsun?" Birkaç güne bekarlığa veda partim vardı. Ben pek yapmak istemesemde bimkiler beni zorlamışlardı. Özellikle Cenk, "Maya kına gecesi yapıyor. Senin ne eksiğin var ki?" diyerek beni gaza getirmeye çalışmıştı.

"Neye takıldın o zaman bu kadar? Neredeyse evlenmek istemediğini düşüneceğim."

"Neyim mi var?" Viski bardağımı kenara koyup ona döndüm. "Lan kıza evlenme teklifi ettiğim gün kızın hayatını mahveden kişinin babam olduğunu öğrendim. Sırf benden ayrılmasın diye evlilik tarihini öne çektim. Şimdi de öğrenipte benden ayrılırsa nasıl ayakta kalırım onu düşünüyorum. Oldu mu?"

Omzumu sıktı. "Sıkma tatlı canını kardeşim. Nereden öğrenecek sen söylemeyince?"

"Haklısın da korkuyorum lan işte. Beni bırakmasından çok korkuyorum." Omzumu bir kez daha sıkıp elini çekti. Elini telefonuna götürdüğünde ona sorugularca baktım. "Bizim hayırsız biz aramayınca aramayacağa benziyor." Ateş'ten bahsediyordu.

Sahi,nasıl da özlemiştim onu. En son Sinan konuşurken dinlemiştim. Son olanlardan sonra aramaya tenezzül etmedim haklı olarak. Gitmeden önce Maya'ya aşkını itiraf ettiğinden benden kolay kolay yumuşamamı beklememeliydi. "Ararsanda benim burada olduğumu bilmesin." Kafasını sallayıp Ateş'i aradı.

Açtı.

"Efendim kardeşim?" Sesi keyifli geliyordu. Onu uzun süredir ilk kez böyle duyuyordum. "Aramasak aramayacaksın be kardeşim." Cenk'in sitemine güldü. "Kusura bakma Cenk. Vakit bulamadım."

"Kız işleri falan mı lan yoksa?" Ateş tekrar güldüğünde Cenk'in elinden telefonu alıp gerçekten konuştuğu Ateş mi diye ekrana baktım. Gerçekten Ateş ile konuşuyordu. Telefonu ona geri verdğimde bana 'ne yapıyorsun?' der gibi bakıyordu.

"Fısıldayarak "Sor,kimmiş bu kız?" dediğimde şaşırsada dediğimi yaptı. Ateş,asla bir kız sorulduğunda gülmezdi. İnkar falan eder veya bize kızardı. Gerçekten bir şeyler vardı belliki. "Ee kim bu şanslı kız bakalım?"

"Kız işte, Cenk." Kesin bir şey vardı! Ateş hayatta kız işte deyipte bırakmazdı. Eğer biriyle tek günlük bir şey yaşamış olsa bize anlatmazdı belki ama ısrar edersek kızın fiziğinden başlar parmak uzunluğuna kadar anlatırdı. İlk kez Ateş'in paylaşmak istemediği biri vardı hayatında.

Sesinin hiç duymadığım kadar keyifli çıkmasını sağlayan biri. "Adı sanı yok mu bu kızın?"

"Elayza."

"İngiliz mi?"

"İngiliz ve türk."

"Sesinin böyle çıkmasına neden olduysa..." Cenk sustuğunda imalı gülüşünü onu iki gün bile tanısan hissederdin. Ateş'te hissetmiş gibi "Kapatıyorum Cenk," dediğinde ister istemez güldüm. Benim kardeşim sonunda kendine layık birini bulabilmiş demek.

YÜRÜYEN KARİZMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin