55. Bölüm: Yenge

1.3K 64 3
                                    

"Arday, ne yapıyorsun? Eve gelelim diye niye tutturdun ki? Ne var sanki evde? Orada konuşsaydık hem boşu boşuna araba kullanıp yorulmazdın. Zaten döneceğiz sonuçta. Arday, kime diyorum? Niye cevap vermiyorsun? Bak zaten yol boyunca kendi kendime konuşmuşum gibi old-"

"Kendi kendine konuştun zaten Maya," diyerek lafımı bölünce ona dönüp kaşlarımı çattım. Ettiği ilk cümleye bakın! "Biraz daha kaşlarını çatmaya çalışırsan erken yaşta kırışıklıklara merhaba diyeceksin benim güzel karım." Birde alay ediyordu!

Evin kapısını açtığında ben hâlâ söyleniyordumki beni bir anda kendine çekip öpünce kalakaldım. "Oh," dedi geri çekilip. "Dünya varmış be. Niye arabada yapmadımki ben bunu?" Yumruğumu havada sallıyordumki bileğimi yakalayıp yumruğumun üzerini öptü.

"Güzelim konuşmaktan etrafı görmüyorsun. Dön etrafında bir." Ne olabilirdiki etrafta? "Ne var yani? He? Beni susturmak için öpecek kadar ne olab-"

Yuh! Bunların hepsini Arday mı yapmıştı? Ne zaman? "A-Arday."

"A-Arday mı? Ne oldu Maya Hanım nefessiz konuşma rekorunu kırıyordunuz az önce?" Şu an beni taklit edişine bile kızamayacak kadar şaşkındım. "N-nasıl?"

"B-böyle," diyerek taklidimi yaptığında silkelenerek etrafımda döndüm. Eğer bebeğimiz olursa nasıl bir aile olacağımızın resimleri her yerdeydi. Birde bir uygulamadan ikimizin bebeğini oluşturmuş kocaman boyutta çıkarttırıp duvara yapıştırmıştı.

Bir kızdı ve en çok bana benziyordu. Gözleri babası gibi açık maviydi. Hatta neredeyse gri. Diğer duvardada bir oğlumuz olursa nasıl görünür sorusunun cevabı vardı. Oğlumuz Arday gibiydi. Ama teni ve gözleri bana çekmişti. Minicik haliyle öyle tatlıydı ki.

"Şimdi bana sorsan kız mı istiyorsun erkek mi diye. Kız derim. Çünkü en çok o sana benziyor." Duvardaki okların gösterdiği yere -mutfağa- ilerlediğimde Arday'ın kafası eşeğe montajlanmış bedeninin yarısının eşek olduğu fotoğraf dikkatimi çekti.

Altındada 'Ben eşeklik ettim sen affet' yazıyordu. Fotoğrafı görür görmez içimde biriken kahkahayı yazıyı okuyunca serbest bıraktım. "Evliliğimizi senin deyiminle bir güvence olarak görmem büyük eşeklikti. Hatta..." deyip diğer oku işaret etti.

O ok ise buzdolabını işaret ediyordu. Arday'a baktığımda gözleriyle onay verdi. Buzdolabını açınca içinde bir salatalık Arday'ın deyimiyle hıyar gördüm. Üstündeki notta ''Hatta hıyarlıktı. Affet," yazıyordu. Buzdolabını kapayıp arkama döndüğümde tam dibimde olduğunu fark etmemle nefesimi tuttum.

Artık Arday'ın bu bebeği gerçekten istediğine neredeyse ikna olma aşamasındaydım. "Arday, geceleri uyuyamayacağız," diye olabilecek ihtimalleri ona saymaya başladığımda tatlı bir gülümseme belirdi suratında. "Tek derdimiz bu olsun Maya'm."

Tek derdimiz bu olmayacaktı. Onu çocuk büyütmenin zor olduğuna ikna etmem gerekiyordu. Sonradan yan çizsin istemezdim. "İlk annemi diyecek yoksa babamı diye tartışacağız."

"Evet, hep tatlı bir kavga halinde olacağız."

"Adını koyarken atışacağız."

"Olabilir."

"Büyük ihtimalle benim dediğim olurda..." 'Ona o zaman bakarız' der gibi bir bakışla karşılık verdi. "Sen kilo aldım mı diye soracaksın. Ben ne desem kızacaksın."

"Kilo aldın dersen tabii kızarım."

"İleride büyüdüğünde kız olursa sevgilisi var mı diye ben sıkıştıracağım. Erkek olursada sen."

YÜRÜYEN KARİZMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin