Sinan dün odadan çıktığında bizimle tek kelime konuşmadan çekip gitti. Ne konuşmuşlardı Gizem ile bilmiyorum. Gizem de bize konuşmamakta kararlıydı. Sadece tek bir şey dikatimi çekmişti. Orayı terk etmeden önce gözlerini bana dikip bir süre bir şey diyecek gibi beklemişti ama demeden çıkıp gitti.
Arday olayı çok kurcalamamıştı. O ilgilenmiyor diye bende ilgilenmemiştim. "Maya daldın gittin iyi misin?"
"Aklım Sinan'da. Okula niye gelmedi? Konuştun mu?" Kafasını iki yana salladı. "Bende merak içerisindeyim."
"Peki Arday, o nerede?"
"Sinan'ı bulacağını söyledi sabah. Bir daha da hiç konuşmadık." Ateş bir süre bekledikten sonra yüzünü bana döndü. "Asıl senin bilmemen garip. Haber vermedi mi?"
"Vermedi. Aradım açmadı da. Üstüne gitmek istemiyorum. Sinan'ı bulduysa konuşacakları vardır erkek erkeğe. Sıkmak istemiyorum açıkcası." Ateş tam bir şey diyecektiki konuşmalarımıza kulak misafiri(!) olan,iki merdiven asağımızda oturan Ceren ondan önce atladı.
"Sıkma sıkma. Erkekler sıkmaya gelmez. Rahat bırakacaksın. Ama gözün kulağında onda olacak."
"Sen öyle mi yapıyorsun?" dedi Emir kaşlarını kaldırarak. Ceren gözlerini kaçırdı. "Arday'dan sizindemi haberiniz yok?" diye sordum Emir ve Cenk'e. İkisindende yanıt gelmedi. Bu demek oluyorduki Arday kimseye haber vermeden gitmişti.
"Bu kadar meraklanma. İnan bana o Sinan'ı bulmuştur bile. İkisinin saklanma yerleri vardır önceden beri. Bulurlar birbirlerini hemen."
"Birliktelerdir. Konuşuyorlardır."
~~ARDAY'DAN~~
Maya'yı Semir'e arabadan kucağımda taşımıştım. Dün o kadar yorulduki uyuyakalması normaldi. Yanına sokulup onunla uyudum yine. Sabah erken uyanıncada onu uyandırmadan Ufuk'a kahvaltı söyleyip kahvaltı gelince tezgaha koyduktan sonra yanağına ufacık ama derin bir öpücük kondurup çıktım.
Sinan'ı aradım ama açmadı. Dün onu en son depoda görmüştüm. Sonra kaybolmuştu. Eskiden hep gittiğimiz bir yer vardı. Arabayı oraya doğru sürmeye başladım. Kırk beş dakikanın sonunda Sinan'ın tahmin ettiğim yerde olduğuna emin oldum. Gözleri kıpkırmızıydı. Muhtemelen geceyi burada uyumadan geçirmişti.
"Sinan... Kardeşim."
"Arday," derken sesi titriyordu. Elinde denize atmak için tuttuğu ama bir türlü atamadığı taşı sıktığını gördüm. Geçip oturduğu dev kayalığın kenarına oturdum."Ne öğrendim bilemezsin. Şu Allah'ın belası dünyada başıma gelmeyen kalmadı. Önce köpek gibi aşık olduğum kadın tarafından aldatıldım. Sonra da terk edildim. Şimdi.... Şimdi ise..."
"Ne oldu şimdi? Ne öğrendin Sinan?"
"Maya…"
"Ne oldu ona? Onun konuyla alakası ne?" Burnunu çekti. Gözünün kenarında duran yaşlar aktı akacaktı. "Gizem dediki. Babası... Maya'nın babası direksiyondaki kişiymiş. Umut'un katillerinden biri."
"Saçmalama! Ne dediğini kulağın duyuyor mu senin? Ne alakası var? Yanlış anlamışsındır sen Sinan."
"Bende isterdim. Ama yanlış falan değil."
"Sinan… Sinan yanlış de. Yalan söyledim de. Bunu Maya'ya nasıl derim? Ondan bir şey saklayamam biliyorsun." Gözlerini yumduğunda dakikalardır gözünün kenarında duran yaşı bir anda aktı. "Sinan bir şey de. Demek zorundasın." Onun suçu değildi bu olanlar,biliyordum.
Ama elimde de değildi. Maya benim için çok önemliydi. Onu kıramazdım,üzemezdim. Ona nasıl diyecektim ki bunu? "Ben istermiydim sanıyorsun? Ben istermiydim seni üzen, Maya'yı üzen eski sevgilimin karşıma çıkmasını?" Göz bebeklerinin koyulaştığını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜRÜYEN KARİZMA
Teen Fiction*Maya Soykan* Daha 19 yaşında tercih yapmak zorunda bırakılan bir genç kız...Ünüversite tercihi değil,hayat tercihi. Yaptığı tercihe sığındı,doğru olmasını umdu. Peki seçtiği kişi,yaptığı tercih doğru muydu? Aşk,belkide Dünya'nın en güzel duygusu...