MULTİ de durumu fazlasıyla özetleyen bir gif var. İyi,çok iyi,çok çok iyi okumalar 😘😘😘😘
Arday, oturduğum koltuğu neredeyse yerinden fırlatacaklayın bir 'u' dönüşü yaptığında "Ne oldu?" dedim endişeyle. Cenk ona telefonda ne demiştide böyle delirmişti? "Evi polisler basmış. Gizem içeride. Oraya gidiyoruz." Ne? Yakalanmaması gerekiyordu.
"Ne yapacağız?"
"Cenk kaçırmış kızı evden. Şu an polislerle görüşüyormuş."
"Gizem nerede peki şimdi?"
"Sinan alıp Semir'e getirecek."
"G-gizli kapıdanmı?" Niye bu kadar şaşırıyorsam. Hep sadece ben bilecek değildim ya o gizli geçiti. Elbet birileri öğrenecekti. "Ancak orada saklanabilir, Maya. Orada onu kimse bulamaz. Aksi takdirde yardım ve yataklıktan bizde hapse gireceğiz. Hepimiz."
Polisler evdeyse bizim evde ne işimiz vardı? Bu tehlikeye girmek olmaz mıydı? Ne kadar çok kişi o kadar fikir ayrılığı. "Arday o zaman bizde Semir'e gidelim. Evde ne işimiz var?"
"Senin yok zaten. Benim var."
"O ne demek ya?" Bana döndü bakışları. "Seni de Sinan alacak buradan." Araba durduğunda kaşlarımı çatarak baktım ona. "İn Maya."
"Bende gelmek istiyorum seninle."
"Ufuk'a söyle sen bizim odaya geç. Beni orada bekle. Hadi güzelim." İnadım bana güzelim demesiyle kırıldı ve yanağından öpüp indim arabadan. Arday uzaklaşalı üç dakika olmuştuki Sinan'ın arabası girdi görüş alanıma. Gizem'i daha almamıştı.
Bunu düşünerek arkaya oturdum. Arkada Ateş vardı. Ve acayip alkol kokuyordu. Sarhoştu ya da olmaya yakındı bilmiyorum ama bana bakışları tuhaftı. Sinan arabayı çalıştırırken dikiz aynasından benimle göz göze geldi. Birde yanımdaki Ateş'e baktı.
Sonra tekrar önüne döndü. Kısa bir süre sonra onların evine giden yol sapağında bulduk Gizem'i. Orada bekliyormuş. Arabaya biner binmez Sinan'a sarıldı. Sinan'da can havliyle karşılık verdi içtenlikle. "İyi misin meleğim?"
"Hıhı. Ama Cenk olmasaydı yakalanmıştım."
"Şşt. Geçti meleğim,geçti." Onları dikizlediğimi fark edince gözlerimi kaçırdım. O an bir şey fark ettim. Ateş'te beni izliyordu. Kafamı çevirdiğimde göz göze geldik. Sinan arabayı çalıştırdı ve son sürat Semir'in yolunu tuttu. Ateş'i ilk kez birçok duyguyu barındırırlen görüyordum.
Gözleri farklı bakıyordu. Kafamı cama çevirdiğimde nefesini ensemde hissedebiliyordum. Bunu engellemek için biraz geri kaydım. Sinan'ın gözleri dikiz aynasından ikidir gözlerime çarpıp duruyordu. Bir şey demek ister gibi bakıyordu. Bunu kurcalamamaya karar verdim.
"Maya," Arabaya bindiğimden beri Ateş'in sesini ilk kez duruyordum. "Efendim?" dedim ona dönerek. "Maya ben-" Ateş'in lafı bölündü çünkü Sinan, "Geldik!" diye adeta kükredi. "Niye bağırdın Sinan?" diye sorduğunda Gizem, ona teşekkür etmek istedim.
Aynı soruyu bende merak ediyordum çünkü. "Hiç. Hemen inelim diye." Semir'den içeri girerken elim Arday'ın elini aradı. Elimi tutardı burada hep. Sinan'ın Gizem'in elini tuttuğu gibi sımsıkı tutardı o da. Ateş insan kalabalığı arasında bir bedene çarpıp yalpalayarak bana çarptığında arkasına dönüp çarptığı kişiyi aradı.
"Yavaş olsana lan! Ahır mı lan burası?!" Sarhoş olmasından kaynaklı kelimeleri aksamalı çıkıyordu. Sinan, Ateş'in kolundan tuttu. "Yürü kardeşim,yürü." Ateş'e çarpan beden kalabalığı yararak kendini gösterdi. Uzun boyu,yapılı bir adamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜRÜYEN KARİZMA
Teen Fiction*Maya Soykan* Daha 19 yaşında tercih yapmak zorunda bırakılan bir genç kız...Ünüversite tercihi değil,hayat tercihi. Yaptığı tercihe sığındı,doğru olmasını umdu. Peki seçtiği kişi,yaptığı tercih doğru muydu? Aşk,belkide Dünya'nın en güzel duygusu...