20. Bölüm: En büyük hayal kırıklığı

1.6K 80 4
                                    

Akşam Efe uyuyakalınca onu bırakıp gitmek istemedim. Annemede 'Ben Arday ileyim,' diye mesaj çektim. Bu,annemin normalde çok karşı çıkacağı bir şey olmasına rağmen 'Arday' ismini görmesiyle 'Seni sağ sağlim bekliyorum. Selam söyle Arday oğluma.' diye cevaplamıştı.

'Burada olsa söylerdim,' diye geçirdim içimden. Efe uyuduktan sonra bende aşağı inip koltuklardan birinde uyuyakalmışım. Sabah da uyanır uyanmaz Efe'yi kontrol ettim. Efe'nin uyuduğunu gördüğümdede ses çıkarmamaya özen göstererek okula geldim.

İlk dersi kaçıracak kadar çok uyumuştum ne yazıkki. Ama bugün şans benden yana olacakki beni Murat hocanın yanında sanıp yok yazmamışlardı. Sınıfta Ceren'den başka kimse olmadığını görünce nefesimi üfleyip sırama çantamı koydum.

"Nerelerdesin kızım sen?" dedi Ceren bana sarılırken. "Efe'ye gelecektin dün ne oldu?" dedim bende geri çekilirken. "Ya şey...şey oldu."

"Ney oldu?" Tam tahmin ettiğim gibiydi. Emir ile takılıp beni satmıştı. Birde telefonda 'Hemen geliyorum,' dedi ya! Birde yalan söyledi. "Ya ben her şeyi anladım Ceren. Anlatma boşuna. Her şeyi biliyorum."

"N-neyi biliyorsun?" Beti benzi atmıştı. Ne diye bana yalan söylüyorsa! "Her şeyi. Sen Emir istedi diye gelmekten vazgeçtin. Ya gerçekten bir şey olsaydı? Gerçekten ihtiyacım olsaydı sana? Yine sevgilinle ilgilenip gelmeyecek miydin?" Rahatlamışca 'oh' çekti.

''Birde özür dileyeceğine seviniyorsun öyle mi?" Cidden sinirlerimi bozmaya başlamıştı artık. "Maya yok...sen beni yanlış anladın. Ben onu demek istememiştim. Tabii ki senin yanına gelirdim. Ama bu oyundu. İkimizin kurguladığı bir oyun. Emirde sıkıldığımı anlayınca filmin ikinci seansına girmeden çıktık sinemadan. Biraz dolaştık falan öyle. Hem...tanımadığım bir eve gelmek istemedim. Anla lütfen."

"Benden ne saklıyorsun Ceren?"

"H-hiç. Gerçekten." Oysa evin konumunu bile atmıştım. Emir Bey ile filmin ikinci seansına girmediler demek? Birde bana 'Beni kurtar,' diye mesaj atmıştı. Ben onu kurtarayım. Ama o benim yanıma gelmesin. Belki haklıydı ama...Ah,ne uzatıyorumki?

Hem Ceren gelseydi ona dünkü durumu açıklayamazdım. Efe'nin durumunuda kendi durumumuda açıklayamazdım. Belkide böylesi daha iyi olmuştur."Tamam Ceren. Ben şimdi Murat hocanın yanına gidiyorum. Hocaya söylersin." Sınıftan çıkıp okula bitişik olan spor salonuna girdim.

Öğrencilerin hepsi sıraya geçmişlerdi. Ve galiba...bu toplanış değil dağılış sırasıydı. Ben geç kalmıştım. Murat hoca beni görünce eliyle 'gel' hareketi yaptı. "Siz gidebilirsiniz." Kızlar çıkarken ben Murat hocanın yanına geçtim. "Neredesin sen Maya? Saat kaç?"

"Hocam haklısınız. Geç kaldım ama-"

"Neyse,neyse. Sen valeybol takımında yoksun-"

"N-nasıl ya? Ama dün?"

"Valeybol takımına girmek istemediğini sanıyordum?" Cidden neye itiraz ediyorum ki ben? Ne güzel işte dediğim oldu. "Ama hocam neden? Yani durup dururken-"

"Geri alınmak istiyorsun herhalde?" Kafamı hızla iki yana salladım. "Bende öyle düşünmüştüm," dedi Murat hoca gülümserken. Murat hoca kararını değiştirmeden spor salonundan çıktım. Ne olmuştuda fikrini değiştirmişi bu hoca? Ne deniyordu böyle anlarda. Hah!

'Üzümünü ye bağını sorma' Bende tamda öyle yapacaktım. İşte bu iyi olmuştu. Hem takımdan kurtulmuştum hem de yok yazılmamıştım. Günün bu güzel olaylarından gaza gelerek Arday'ın numarasını tuşladım. Açarsa ona en tatlı dilimle konuşacaktım.

YÜRÜYEN KARİZMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin