Arday transa geçmiş gibi kağıda bakmaya devam edince elinden kağıdı almak için bir hamle yaptım. Anında toparlayıp kağıdı buruşturdu ve avcunun içine gizledi. "Versene neymiş bende bakacağım.''
''Çok polisiye izleyen küçük çocukların bir şakası işte. Önemsiz.'' Bana arkasını döndü ve elindeki kağıdı çöpe attı. "Sen iyi misin?''
"Evlenme teklifimi kabul ettin Maya. Daha iyi olamazdım,inan.'' Dibime kadar gelip alnıma derin bir öpücük bıraktı. "Şimdi müstakbel karımı evine bırakayım da kayınvalidem merak etmesin değil mi?''
"Bana karım diyorsun ya… havalara uçuyorum mutluluktan. Bu kelimenin senin ağzına bu kadar yakışacağı aklıma gelmezdi.''
''Niye?''
''Ne bileyim. Evleneceğimiz bile aklıma gelmezdi.'' Dişlerini göstererek güldü. "O kadar çocuğu evlenmeden-''
''Ya sus Arday!'' Kahkaha atıp bir kez daha alnımı öptü. Elimden tuttu. "Hadi gidelim.'' Evden çıkarken aklım çöpteki kağıttaydı.
~~ARDAY'DAN~~
Maya'yı eve bırakıp bizimkilerle Semir'deki odamda toplanmıştık. Onlara durumu en başından anlatmıştım. Teklifimden haberleri olduğu için tebrik etmişlerdi ama asıl kapıya konulan not kısmına gelince hepsinin morali bozulmuştu.
Onlarada benim gibi bu olanlara anlam vermeye çalışıyorlardı. Sinan elindeki kağıda baktı. Kağıt mı nereden çıktı diyorsunuz? Onu Maya'ya belli etmeden cebime koymuş ve onun için yazmaya çalışıp beceremediğim buruşturulmuş bir not kağıdını bu kağıdın yerine çöpe atmıştım.
"Oğlum lan inanıyor musun sen bu yazanlara?''
''Ne bileyim Sinan. Adam aslını değil kopyasını göndermiş ama düşününce tarihler birebir uyuyor.''
"Bakın belliki itin biri bizimle dalga geçiyor. Çok takmayalım bence.'' Umarım öyledir diye geçirdim içimden. Bunu araştıracaktım. Zaten yolda Oscar'a mesaj bile atmıştım. Bu mevzu çok derindi. Birazda biz derinleştirsek bir sorun çıkarmıydı bilmiyorum ama benim rahat durmaya niyetim yoktu.
~~ON YIL ÖNCE ~~
Annemin uyanması için Allah'a dua ettikten sonra koridora çıktım. Kazadan tam iki gün sonra babam polislerle konuşuyordu. Bir sorun olduğunu sezebiliyordum. Farklı bir şey vardı. Bana polislerle başı belada olan insanların konuşabileceğini söylemişti bir keresinde.
Başı mı beladaydı? Ağlayan bir kız gördüm. Hastane koridorunda polislerle konuşan babamın yanından koşarak yanımda durdu. Beni geriye doğru ittiğinde şaşkınlıkla gözlerimi büyüttüm. Benden daha küçük duruyordu oysaki. Beni nasıl itmişti o cüssesiyle? "Senin ve ailenin yüzünden kardeşim öldü!"
"Ne saçmalıyorsun sen?'' Kocaman yemyeşil gözlerini büyüterek gözlerime baktı. "Siz bize arabayla çarpmasaydınız kardeşim şimdi yaşıyor olacaktı!" Evet,yolda bir şeye çarpmıştık. Ben uyuyordum ve kulaklarıma dolan gürültüyle ve birde arabanın sarsılmasıyla uyanmıştım.
Babam bir şey yok diyordu. Açelya ve anem ise gözlerini yummuş yatıyordu. Ne olduğunu anlamamıştım. Sadece bir şeye çarptığımızı biliyordum. Ama o kadar. Biz…bu kızın ailesinin arabasınamı çarpmıştık? Kardeşini mi öldürmüştük?
Gözlerim dolarken kız beni bir kez daha ittirdi. "Siz yaptınız!"
"Özür dilerim." Kız akan burnunu koluna sürdükten sonra kızarmış yeşil gözlerini ovaladı. ''Özürle geçmezki! Kardeşim geri gelir mi şimdi?" Ne yapabilirdim? Bir şey yapmak istiyordum. Babam her zaman hatalarını düzeltmen için bir yol vardır derdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜRÜYEN KARİZMA
Teen Fiction*Maya Soykan* Daha 19 yaşında tercih yapmak zorunda bırakılan bir genç kız...Ünüversite tercihi değil,hayat tercihi. Yaptığı tercihe sığındı,doğru olmasını umdu. Peki seçtiği kişi,yaptığı tercih doğru muydu? Aşk,belkide Dünya'nın en güzel duygusu...