Takılmamak için elbisemin eteklerini tuttum ve kapıyı açtım. Karşımda Arday'ı beklemediğim için ağzımdan kaçan hayranlık nidasına engel olamadım. Gözlerim üzerine indiği an kaşlarım havalandı,ağzım 'o' şeklinde açıldı ve gözlerim fal taşı gibi irileşti.
Onu bunca zamandır ilk kez takım elbise ile görüyordum. Spor takım elbisesi o kadar güzel durmuştuki üzerinde. Partiye gitmek istemedim onu başkaları görmesin diye. İki düğmesini iliklediği krem rengi ceketinin altına beyaz gömlek giymişti. Ve ceketi ince belini sarmıştı.
Altına giydiği kapalı renk kot pantolon kesinlikle onun bedeninin ölçülerine uygun dikilmişti. Emindim. Siyah deri kol saati gömleğinin siyah düğmeleriyle ayrı bir uyum içerisindeydi. Allah'ım… bir insana takım elbise anca bu kadar yakışırdı. ''Maya? İyi misin?"
İyi değildim. O çok yakışıklı olmuştu. Onu ilk kez takım elbiseyle görüyordum ve başkalarıyla paylaşacaktım bu görüntüyü. İstemiyordum. O sadece benim yanımda giymeliydi takım elbise. İçeri girip kapıyı kapattığında hâlâ kendimde konuşacak gücü bulamamıştım. "Hoş geldin oğlum."
"Hoş buldum Sevgi teyze." Arday anneme sarılıp öperken ben kaskatı durmaya devam ediyordum. "Of of çok yakışıklı olmuşsun."
"Teşekkür ederim Sevgi teyzem."
"Kızım?" Annemin sesine kulak verebilecek gibi değildim. Gözlerim Arday'a çivilenmişti sanki. "Yedin çocuğu gözlerinle," dedi annem kolumu dürterek. Sanırım bayılacaktım. "A-Arday?" Hayal görüyorda olabilirdim. "Efendim?" dedi çarpık gülüşüyle.
"Çok yakışıklı olmuşsun. Partiye gitmiyoruz." Tek nefeste hızlıca söylediğim şeyle annem ve Arday kahkaha atmaya başladılar. Komik olan neydi? "Ne?" dedi Arday boğazını temizleyerek. "Ben anlamam. Gitmiyoruz ya. Benim yanımda kalıyorsun. Hatta sokağa bile çıkma bu kıyafetle. Oha resmen taş gibi olmuşsun."
Arday güçlü bir kahkaha daha attığında Annem ''Deli kız," diyerek içeri gitti. Üzerine atlarcasına sarıldım Arday'a. "Ya seni kızlar falan görecek. Ben daha ilk kez görüyorum böyle. Olmaz! İzin vermem!"
Beni kendinden uzaklaştırıp gözlerime baktı. "Nasılmış Maya Hanım?" Kısasa kısas yapıyorsa çok yanlış yerden vurmuştu beni. "Sen sırtında bir metre açıklıkla gezerken bende aynısını yaşayacağım meraklanma."
"Hayır ya! Seni bu halde bırakmam!" Askılıktan siyah deri ceketimi aldı ve bana giydirdi. "Gidiyoruz Maya." Kolunu tuttum. "Hayır Arday. Lütfen gitmeyelim ya. Acayip yakışıklı görünüyorsun. Ne olursun." Elini alnıma götürüp bastırdı.
"Ateşin mi var senin Maya?" Kafamı iki yana sallarken onu tutma peşindeydim. Benide beraberinde çekerek dışarı çıktı. "Kullanmayacaksan bende sana bir şey diyeceğim," dedi fısıldayarak. "Çok güzel görünüyorsun." Pekâlâ. Aynada kendisine hiç bakmamıştı herhalde.
Şu an yeryüzündeki en yakışıklı adam olma yolundaydı ve bundan haberi yok muydu cidden? "Ya gitmeyelim lütfen Arday." Beni dinlemeden arabaya bindirdi. Kemerimi bağladı. "Gidiyoruz dedim."
"Kızlar üzerine atlarsa seni gebertirim!" Arabayı çalıştırınca kafasını bana çevirdi. "Hep yanımda olursan belki hani bir ihtimal kızlar falan atlamaz üzerime. Ama belki,'' dedi tüm 'belki' leri uzatarak. Bu sinirlerimi daha da bozmuştu.
"Partinin ortasında seni bırakır kaçarım Arday. Bunu biliyorsun değil mi?" Kıkırdayarak elime uzandı. Küçük elimi iri elinin arasına hapsedip dudaklarına götürdü. "Senin kıskanç halin bile ayrı güzel Maya'm." Elime bıraktığı öpücükler sayılamayacak kadar çoktu.
"Sende bunu biliyorsun değil mi?" Anlamıyordum. Tamam,güzel olmuştum. Bu elbise tam bana göreydi. Ama kendisini görse bana güzel demezdi bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜRÜYEN KARİZMA
Teen Fiction*Maya Soykan* Daha 19 yaşında tercih yapmak zorunda bırakılan bir genç kız...Ünüversite tercihi değil,hayat tercihi. Yaptığı tercihe sığındı,doğru olmasını umdu. Peki seçtiği kişi,yaptığı tercih doğru muydu? Aşk,belkide Dünya'nın en güzel duygusu...