BÖLÜM ŞARKISI: BURAK KARTAL~ SEN VARSAN HUZUR VAR
MULTİ: AtEc, CeMir ve TuğCen çiftleri
Beni daha önce görmediğim bir eve getirmişti. Daha önce göremezdim çünkü bu evi ikimiz için yeni aldığını söylemişti. Bence gereksiz büyüklükteydi ama o 'ilerisini düşünüyorum,' diyerek yanıtlamış ve kafamda soru işaretleri oluşturmuştu.
Biz evleneli bir hafta olmuştu ama onu sadece birkaç kez görmüştüm. Onunla konuşmak hatta karşılaşmak bile istemediğimden kendimi odaya -odamıza- kilitlemiştim. O da ben istemiyorum diye alt katın salonunda uyuyordu. O an ona evet dememdeki en büyük etken annemdi.
Eğer o olmasaydı asla ama asla evet demezdim. Annemi ve benim için mutlu olan arkadaşlarımı üzmek istememiştim. Yalnız bir şey vardı. Bütün arkadaşlarım bu duruma şaşırıp benden yana olurken sadece Ceren uzaktı.
O tepkisiz ve yorumsuzca olanları izlemekten öteye gitmedi. Onda bir haller vardı ama neydi bilmiyordum. Ayrıca bizim çocuklarada acayip sinir olmuştum. Onlarda bu durumdan haberdarlardı ve bana biri bile bir şey dememişti.
Aslında Cenk'ten ağzından kaçırmasını falan beklerdim ama kaçırmak şöyle dursun bir pot bile kırmamıştı. Onlarada ayrıca kırgındım ama bende olsam arkadaşımı satmayacağımdan uzatmayacaktım. Tabii Arday'a olan kızgılığım geçecek gibi değildi.
Kızgınlığım geçsede kırgınlığım geçmeyecekti.
"Maya, gelebilir miyim?" Gözlerimi yumup uyuma numarası yaptım. Saat muhtemelen on falandı bu saatte de uyumam normaldi herhalde değil mi? Ses gelmeyince içeri girdi. Gözlerim kapalı sırtım kapıya dönük kıpırdamadan durdum.
Parkede yankılanan ayak sesleri önce uzaklaştı. Muhtemelen dolaptan giysilerini almıştı. Bunu her gün yapıyordu. Ayak sesleri biraz sonra yatağın başına geldi. Yatağın tek tarafının göçmesiyle arkama oturduğunu anladım. Elini saçlarıma koydu ve usulca okşamaya başladı.
"Keşke böyle olmasaydık Maya'm. Sana doya doya sarılabilmeyi ne kadar özledim bir bilsen." Dudaklarını beni uyandırmayacak şekilde saçlarıma bastırdı. "Her gün gizli gizli kokunu çekmem çok saçma. Karımsın sen benim." Kendi kendine güldü. "Gerçi neredeyse bana hayır diyecektin. Evet dedin ya ben bunada razıyım."
Dudaklarını çekip yataktan kalktı. Kapının yavaşça kapandığını duyduğumda kalkıp elimi yatak başlığına vurdum. Böyle olmak zorunda değildi. Onu kocam diyerek doya doya öpebilirdim. O da dediği gibi bana doya doya sarılabilirdi.
Bunu benden saklamasaydı, söyleseydi ondan nefret mi edecektim? Onu mu suçlayacaktım sanki? Sonuçta o gece o mu vardı direksiyonda? Ben neysem o da oydu o gece. Masum ve çocuk. Kalkıp üzerimi giyindim ve okula gitmek için odadan çıktım.
Merdivenlerden iner inmez yukarı gelen Arday ile burun buruna geldim. "Ben çıkıyorum," dedim önünden çekilerek. "Nereye? Bende seni çağıracaktım."
"Niye?" derken mutfağın önünden geçiyordumki gördüğüm manzarayla geri dönüp bakma gereksinimi duydum. Bana kahvaltı hazırlamıştı. Üstelik masa müthiş leziz duruyordu. "Okulda yerim," dedim zar zor kendimi ikna etmeye çalışarak. "Gitmem gerek."
"Peki." O da suçlu olduğunu bildiğinden üstelemiyor, üstüme gelmekten kaçınıyordu. Ama onun bu yüz ifadesine ve aşırı üzgün sesine alışık olmadığımdan ister istemez omuzlarım düşmüş umursamaz cevaplarımla kamufle ettiğim özlemim günyüzüne çıkmıştı.
Benden sakladığı için pişmanlık duyuyordu belki ama bu yetmezdi. Kendimi toparlamak zorundaydım. Bu yaptığını bir daha tekrarlamayacağından emin olmadan onu affedemezdim. Çantamı takıp ona bakmadan evden çıktım. Acaba onu çok mu üzmüştüm?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜRÜYEN KARİZMA
Teen Fiction*Maya Soykan* Daha 19 yaşında tercih yapmak zorunda bırakılan bir genç kız...Ünüversite tercihi değil,hayat tercihi. Yaptığı tercihe sığındı,doğru olmasını umdu. Peki seçtiği kişi,yaptığı tercih doğru muydu? Aşk,belkide Dünya'nın en güzel duygusu...