11. Bölüm: Plan

2.4K 99 9
                                    

Henüz iki ders geçmişti. Bugün resmen zaman geçmiyordu. Tenefüs zili çalar çalmaz kendimi dışarı attım. Bunaltıcı bir hava etrafımı sararken hafif bir rüzgar esiyordu. Ceren ile sabah oturduğumuz banka oturdum. Yanımda bir hareketlenme oldu. Kafamı çevirdiğimde Sinan'ı gördüm. "İyi misin?"

"İyi gibi mi görünüyorum?"

"Sabah olanlar yüzünden mi bu haldesin Maya?"

"Senin o çok değerli arkadaşın ve o piercingli salak kız yüzünden Ceren ile aram bozuldu. İyi olmamı bekleme benden." Tabii Ceren ile aramızın bozulmasında o Emir denen çocuğunda katkıları büyüktü. "Maya,Arday'ı sen de biliyorsun. Yapacak bir şeyimiz yok. Ona ayak uydurmaktan başka."

Ayak uydurmaktan bıkmıştım artık. "Ne ayak uydurmasından bahsediyorsun sen Sinan? Ne diye gidip Emir ile kavga ediyor? Üstelik tüm okul onları yakın dost diye bilirken. Şimdi ne olacak biliyor musun? O salak kız gibi diğerleride üstüme gelecek. Okulda Arday'la yattı diye adım çıktığı yetmiyormuş gibi şimdi birde bu çıktı. Bu okula geldiğimden beri doğru düzgün bir günüm geçmedi."

Gerçekten öyleydi. İlk gün bile neredeyse arabanın altında kalıyordum.

'Seni Arday kurtarmıştı.'

diye bir hatırlatmada bulundu iç sesim. Sanki unutmak mümkünmüş gibi. İlk defa Ceren gibi bir arkadaş edinmiştim. Onu da kaybettim. Her şey Arday'ın yüzünden. Ailesizdim şimdi arkadaşsızda kaldım. Daha kimler Arday yüzünden çıkacak acaba hayatımdan?

Teneffüs zilini duymadığımı hatırlayınca oturduğum banktan kalktım. "Dersi unuttum," dedim telaşla. Ayağa kalkıp Sinan'ı bankta oturur vaziyette bırakıp koşar adım en üst kata çıkıp kapıyı tıkladıktan sonra sınıfa girdim. Hoca geçmemi söylediğinde yerimde Alev'in oturduğunu gördüm.

Ne arıyordu bu kız benim yerimde? Gözlerim Alev'in arkasındaki Arday'a kaydı. Gözünün altı morarmıştı. Emir'in ise dudağı patlamıştı. Gözlerimin üzerinde oyalanmasına daha fazla izin vermeyerek en arkadaki boş sıraya oturdum. Emir ile konuşmalıydım.

Şu saçma dedikoduya bir açıklık getirmeliydim. Emir'in benden falan hoşlandığı yoktu. Yani...olsaydı anlardım. Hem Alev Emir'in Ceren'den hoşlandığını söylemedi mi? "Maya öne gel kızım sen. Arkalarda dersten kopuyorsun," dedi Kimyacı Nevzat hoca.

"Hocam ben iyiyim böyle," diye direttim. "Peki,ya buraya gel ya da şu soruyu çöz. Hem o zaman dersi dinlediğinide ispatlamış olursun." Daha fazla inatlaşmayıp gösterdiği ön sıraya oturdum. "Sena, sende şu soruyu çöz bakalım." Sena denen çalışkan kız tahtaya kalktı.

"Sınava gireceksiniz ve dersler umrunuz bile değil," diye yine konuyu bana getirdi Nevzat hoca. "Hocam çıkabilir miyim?" dedim bıkkınlığıma engel olamayarak. "Hayır!" dedi sertçe. Sanıyorduki izinsiz çıkamayacağım. Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. İzin verip vermemesi umrumda değildi.

Nezaketen izin almıştım ve o da kabalık yapıp izin vermemişti. "Çık. Hatta sen de çık Emir! Ne konuşuyorsun sen orada?" Emir cevap vermeyip benden önce sınıftan çıktı. Şaşkınlığı üzerimden atıp bende arkasından çıktım. "Konuşmamız gerek," dedim kollarını bağlamış,duvara yaslanmış olan Emir'e.

"Biliyorum."

"Neyi?"

"Benimle konuşmak istediğini. Bu zamana kadar kaç kez sınıftan atılırken hocaya cevap vermeden çıktığımı gördün Maya?" Bilerek konuşuyormuş gibi yapmıştı. Sırf peşimden çıkabilmek için. "Emir bak-" sözümü kesti. "Kantin? Kantine mi insek?" Kafamı sallayıp önden kantine indim.

YÜRÜYEN KARİZMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin