"Kamerayı verdiniz mi?"
"Evet," dedi Cenk bıkmış bir sesle. "Kayıt cihazı?"
"Evet," derken Ateş'in sesi bezgin geliyordu. Sinan'a kaydı gözlerim. Üzgünlüğü gözlerinden akıyordu. Arday sessiz kalandı. Sinan'ı en iyi anlayanın o olduğunu düşünüyordum. Gizem'in ses kaydı alınmıştı polis için. Sinan elleriyle polise teslim etmemek için böyle bir yol önermişti.
Herkeste kabul etmişti. En iyi avukatlar tutulacaktı ve Gizem'in itirafçı olması da onun lehinde tutulup en ucuz cezayla kurtulması sağlanacaktı. Bunun için ACAS grubu itinayla çalışmalarını sürdürüyorlardı. Neyse neyse. Bu konuyuda hakkettiğimize göre Arday'ın homurtularını duyulur hale getirebilirdim.
"Yaralı yaralı niye getirdimki seni ben buraya?"
"Ölmedim Arday,yaralıyım sadece. Ayrıca ben halimden memnunum." Kafamı kaldırıp suratına baktım. "Onu geçte. Hani sana dün bir soru sormuştum ya. Babam… babam niye yoktu hastanede demiştim. Cevaplamamıştın. Tekrar soruyorum. Babam niye hastanede değildi Arday? Benden bu kadar çok mu nefret ediyor?"
Gözpınarlarımdaki yaşları kovaladım hızlıca. Adem elmasının muhteşem bir kavisle hareketine şahit oldum. "Bir şey mi oldu?" diye sordum. "Bana söyleyemediğin mesela?"
"Yok," deyip kestririp attı. "Ne olacakki Maya? Babanın niye gelmediğini bilmiyorum. Belki böylesi daha iyi olmuştur."
"Deme öyle," dedim kırık bir sesle. "O benim babam." İç geçirip sarıldı bana. "Demedim bir şey. Üzülme sen." Sarılmamızı bölen onun cep telefonuydu. Ekrana bakıp açtığında bana da göz kırptı. "Efendim anne?"
"…"
"Evet, iki hafta."
"…"
"Biliyorum biliyorum anne. Unuturmuyum seni hiç?" Bana bakarak güldü. "Evet,yanımda." Dudağımı ısırdığımda bıyık altından güldü bana. "Selamı var. Öpüyormuş ellerinden." Panikle kafamı sallayıp kendi elimi öperek ona gösterdiğimde elini ağzına bastırdı gülmemek için.
"Ben alırım seni anne. Kendine dikkat et,görüşürüz." Kakahasını serbest bırakınca kötü kötü baktım ona. "Ne be?!"
"Çirkefleştin iyice," dedi hala gülerken. "Birde kendi elini öpüyor ya." Ona çemkirmeye hazır hissediyordumki Ateş seslendi. "Arday,çıkıyoruz biz." Arday'ın bedeni kasıldı, sadece kafasını sallayarak onayladı. Ateş bir bana birde Arday'a baktıktan sonra gitti. "Ne dedi annen?"
"İki haftaya burada olacak. Okulların tatil olmasına getireceğini söylemiştim sana."
"Ben nereye saklansam ya? Hı? Ya ben gittim kadına senin banyoda olduğunu söyledim. Ay beni kesin sana layık görmeyecek. Haklıda. Patavatsızın tekiyim. Beni sevmeyecek değil mi,Arday?"
"Senden daha iyi bir geli- yani insan mı bulacak sanki?" Bir saniye! O gelin mi demişti? Senden daha iyi bir gelin mi bulacak sanki? Demişti değil mi? Bana mı öyle gelmişti yoksa? "Sen az önce ne dedin?" dedim kaşlarımı kaldırarak. "Seni sever diyorum işte Maya."
Bozuntuya vermemesini anlıyordum ama öyle demediğinide biliyordum. Bu kadar tepkisiz kalıp mutsuz görünmesi canımı sıkmıştı. Bir anda durağanlaşmıştı. Ateş'ten sonra böyle olmuştu...nedensizce. "İyi misin sen?"
"Hıhı."
"Emin misin?"
"Evet güzelim."
"İnandır o zaman beni." Bana doğru eğildi,gözlerim kapanmaya meyilliyken soluğu uzaklaştı. Beni kandırmış mıydı o? "N'apsakki?" Ona kötü kötü baktım yine. "Seninkide var ya. Gösterip vermemek." Ne dediğimi idrak eder etmez pişman oldum. Dudaklarımı ısırsamda söz ağızdan çıkmıştı bir kere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜRÜYEN KARİZMA
Teen Fiction*Maya Soykan* Daha 19 yaşında tercih yapmak zorunda bırakılan bir genç kız...Ünüversite tercihi değil,hayat tercihi. Yaptığı tercihe sığındı,doğru olmasını umdu. Peki seçtiği kişi,yaptığı tercih doğru muydu? Aşk,belkide Dünya'nın en güzel duygusu...