50. Bölüm: Evet mi hayır mı?

1.2K 65 4
                                    

Ne kötüdür insanın aklıyla, yüreği arasında kalması...
Ne kötüdür an kadar yakın,bir asır kadar uzak olması...
Ve bilir misin;
Ne acıdır insanın bildiğini anlatamaması
''Ben" deyip susması, "Sen" deyip ağlamaklı kalması

~~NAZIM HİKMET ~~

BÖLÜM ŞARKISI: ÖMÜR GEDİK~GÖZYAŞLARIM ANLATIR

MULTİMEDİA: TÜM ÇİFTLER☺

~~DÜĞÜN GÜNÜ ~~

Nikah masasına oturana dek her şey daha kolaydı. Kalbim biraz daha yavaştı mesela. Ama şimdi yerinden çıkacak kadar hızlı çarpıyordu. Arday, sakin olmamı söylercesine elini elimin üzerine koyduğunda onunda ellerinin buz kestiğini fark ettim.

Nikah memuru konuşmaya başlayınca derin bir nefes aldım. Düğününde kalp krizinden ölen ilk gelin ben olacaktım herhalde. "Adınız Soyadınız?" Mikrofona eğildim ve inanın bana o an ne diyeceğimi unuttum. Öylece kalakalırken gözlerim anneme takıldı.

Güven verircesine gülümsedi bana. Sonra hemen yan taraftaki Mediha anne kafasını bir kez aşağı doğru eğerek konuşmamı işaret etti. "Maya," diye fısıldadı Arday. "İyi misin?" Şu an beni anlamasını umuyordum. Kızlardanda onaylayan bakışkar aldıktan sonra yutkundum ve boğazımı temizledim.

Son kez "Maya Soykan," diye konuştum. "Adınız soyadınız?"

"Arday Güçlü." Nikah memurunun klasikleşmiş konuşmasını yapmaya başlamasıyla heyecanım daha da arttı. Arday'ın elini hafifçe sıkarak yüzüne baktım. Şu nikah masası gerçekten çok kasvetli bir yerdi. İnsanların neden korkup kaçtıklarını şimdi daha iyi anlıyordum.

Eğer evleneceğim adam benim bu heyecanımı anlayabilen biri olmasaydı... Düşüncesi bile kötüydü. "Siz Zafer Vural Soykan kızı Maya Soykan, hiçbir baskı altında kalmaksızın Arday Güçlü ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?''

Evet diyeceksin sadece Maya. Zor değil, hadi kızım. Tam mikrofona eğilmiş dudaklarımı aralamıştımki bir şey oldu. Büyük beyaz perdede bizim fotoğraflarımız yerine bir video oynatılmaya başlayınca herkes oraya dikkat kesildi.

Önce bir yazı geldi perdeye.

Şimdi size bu evliliğin altında yatan gerçek nedeni göstereceğim.

Arday, ne göstereliceğini anlamış gibi hiddetle sandalyesinden kalktı. "Kapatın lan şunu! Ateş! Cenk! Sinan!" Elini tuttum. "Sakin olsana Arday." Bana sadece kafasını eğerek baktı. Özür diler gibi. Ekranda bir anda Arday belirdi. Bana evlenme teklif ettiği gündendi görüntü.

Kapıya bırakılan zarfı alıp içeri giriyordu. Evet, o anı bende hatırlıyordum. O zarfı çöpe atmıştı. Bir kez daha yazı belirdi beyaz perdede.

Şimdiki görüntü zarfın içinde ne olduğunu merak edenler için geliyor...

"Biri kapatsın artık şunu!" Birilerinin koşturduklarını gördüm ama ekranda gördüğüm belge herkesi silikleştirdi. En çokta Arday'ı. Zarfın içindeki belgede özellikle yuvarlak içine alınmış yere odaklandığımda babamların kaza yaptığı tarih olduğunu gördüm. Altında da şöyle yazıyordu:

On yıl önce o kızın kardeşini öldürdüğünüzü biliyorum. Sadece bende değil yakında herkes öğrenecek. Herkes.

On yıl önce o lanet gece canımı, kanımı, biricik kardeşimi kaybettiğim o kazaya sebep olan Arday'ın babasıymış. Ekrana gelen bir sonraki görüntü o tarihe aitti. O lenet geceye. Siyah bir araba karşıdan geliyordu. Görüntü çok net değildi ama görüldüğü kadarıyla o siyah araba bir zaman sonra yoldan çıkıp bizim arabaya çarpıyordu.

YÜRÜYEN KARİZMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin