Koltuktaki ceketimi alıp odadan çıkacakken Nadide kocaman açılmış Cemre'ye odakladığı gözleriyle elinde küçük bir kağıt tutarak odaya girdi.
-----------------------------------------------------------------
CEMRE
"Bu neykin gız?"
Nadide'nin elindeki kağıdı görünce ne yapacağımı şaşırdım. Hepsi bana bakıp bir açıklama bekliyordu ama ben sadece ağzımı açıp bir şey diyemeden kapatıyordum. Aklıma gelen her açıklama anında saçma gelip yerini başkasına devrediyordu. Bir şey diyemeyeceğimi anlayınca ayağa kalktım.
"Ben evime gitmeliyim. Burada çalışmak ta istemiyorum. Sadece eğer mümkünse iki günlük ücreti alabilirsem eğer"
Hiçbiri lanet çenesini açıp bir şey demedi. Emre kağıdı alıp okumaya başlayınca gözlerimi sımsıkı kapattım. Bir süre sonra gözlerimi açtığımda kağıt Ayaz'ın elindeydi ve okumayı bitirince kağıdı cebine koyup eline aldığı ceketini koltuğa geri atıp kendini de koltuğa bıraktı.
Üçü de konuşmadığı için cebimdeki Nadide'den aldığım parayı çıkarıp koltuğun üzerine bırakarak kapıya doğru ilerlediğimde Emre kolumu tutarak engelledi. İşte başlıyoruz.
"Bakın ben ödünç aldım. Geri verecektim. Yerimi yurdumu biliyorsunuz zaten. Neden tanıdığım insanlardan göz göre göre para çalayım ki? Gerçekten Nadide yemin ederim sana geri getirecektim. Sadece ödünç aldım."
Bu kadardı artık gözyaşlarımı tutacak gücüm kalmamıştı. Bu kadar tuttuğum için şimdi daha beter olmuş küçük çocuklar gibi ağlamaya başlamıştım.
"Cemre ben özür dilerim ama..."
İşte bu! Özür dilerim ama böyle bir şey kabul edilemezle başlayıp başımı yakacak cümle. Hemen sözünü kestim çünkü ağzından çıkarsa geri dönmeyebilirdi. Emre'nin dediğinden caymayan, söz ağızdan bir kere çıkar muhabbeti yapabilecek tavırları vardı.
"Lütfen polisi falan karıştırmayalım. Çalsaydım not bırakır mıydım? Açıklama yapmaz, ben almadım derdim. Lütfen yapayın. Toparlanmam uzun sürer. Ben, geri verecektim diyorum. İnanın amacım kötü değildi."
Emre bu arada konuşmaya çalışıyor ama bir türlü araya giremiyordu ve cümleyi tamamlamamak için girmemesi de gerekirdi ama benim açıklama sözlerim yerini gitgide yalvarma sözlerine bırakıyordu ta ki Ayaz bağırana kadar.
"Bir sus be kızım! Bırak adam cümlesini bitirsin."
Arkamdaki koltuğa çöküp dirseklerimi dizlerime dayayıp ellerimi saçlarımın arasına daldırdım ve sustum.
"Ben diyecektim ki. Özür dilerim ama Nadide bana hatırlatmadı. Biraz yoğunum bana yine hatırlatmalıydı. Senin paran olmadığını ilk gün söylemişti ve ben sadece o güne has bir durum sanmıştım ve aklımdan çıkmış ama dediğim gibi Nadide de hatırlatmadı ve evet çalsaydın her şeyini biliyoruz not bırakmazdın. Yani seni suçlamıyoruz."
Başımı kaldırıp gözlerimi elimin tersiyle silip Nadide'ye baktım.
"Gusruma bakmave sen benim he mi? Sez gedin üstünzü neyim deştirin gare ben de bi çay goyverem gızıma biraz rahatlasın. Sez de gelip içersinez gare. Heden bakem."
İki adam da Nadide'nin çocuklarıymış gibi lafını ikiletmeden odadan çıktılar. Nadide de mutfağa gittiğinde artık kendimi tutmayı bırakıp rahat rahat ağladım.
EMRE
İçeri girdiğimiz de Cemre tekli koltukta kıvrılıp uykuya dalmıştı. Ayaz, Cemre'ye iyice yaklaşıp baktı ve "Uyumuş bu." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz ve Ateş #Wattys2018
Roman d'amoursıcak ve soğuk buluşunca ateş ve buz karışınca karla güneş değince ilk nefesi alınca, son nefesi verince sevinçten ağlayinca, çaresizlikten gülünce bırakıp gidince, geride kalınca buz mu erir ateş mi söner?